Bilindiği gibi ülkemizde 14 Nisan 2021 tarihinden itibaren kısmi kapanma, 29 Nisan 2021 tarihinden itibaren tam kapanma tedbirleri alınmıştı. 17 Mayıs itibari ile de kademeli normalleşme olacağı açıklandı. Salgın biliminde (epidemioloji) karantina gibi terminolojiler varsa da ‘sıkı’,’kısmi’ ve ‘kademeli’ olan nitelemeleri ortaya çıkarmak için ilgili bürokratlar bir hayli efor sarfediyor olmalı!.

Neyse SARS-CoV-2 pandemisi küresel bir problem ve bilim rehberliğinin bize dayattığı çözüm bireysel olarak, maske, hijyen, fiziksel uzaklık ve toplumsal dayanışmanın gerçekleştirilmesi... Burada ‘sosyal mesafe’ yerine toplumsal dayanışma ve fiziksel uzaklığı özellikle kullandım. Çünkü pandemi ile mücadele, sosyal izolasyonla değil, fiziksel mesafe korunarak yapılır. Devlet olarak da toplum sirkülasyonunun kesilmesini gerektirir yani gıda, sağlık ve güvenlik sektörü dışında tüm iş kollarının kapanmasını. Çünkü, Kovid-19, solunum ve temas yoluyla bulaşan bir hastalıktır, bulaşma riskinin bulunduğu her yer kapatılmalıdır.

***

Pandemi ile mücadele sadece sağlık hizmeti ile ilgili değildir. Pandemi mücadelesinin olmazsa olmazlarından biririsi de sosyal yani kişi ve ailelerin ekonomik olarak desteklendiği sosyoekonomik politikaların ihdasıdır. İsteyene ücretsiz aşı tedariği, kolay ve ulaşılabilir test ortamı ama illaki sosyal destek programları. Sadece İngiltere 3 aylık tam kapanma döneminde 330 milyar poundu vatandaşlarına dağıttı. ABD ve AB’nin bireylere desteği 2 trilyon doları geçti.

İşte, toplum sirkülasyonunun kesilmesi için ayrılan 4-8 haftalık dönemde de bir toplumsal kampanya gibi nüfusun yüzde 70’ini aşılayarak salgın ile mücadelenin son maddesi gerçekleştirilir ki bu da ülkemiz için yaklaşık 60 milyon kişinin aşılanmasıdır. Ülkede hedef nüfusun yüzde 70’i değil, henüz yüzde 15’i aşılanmış durumda. Pandemi ile tam başarı için maalesef alınacak bir hayli yol söz konusu.

Ülkemizde iyileşen vaka sayısı 5 milyonu aştı. Halen 5 milyon 117 bin 374 vaka sayımız var. Asemptomatik olarak nitelenen ve hiçbir belirti vermeden hastalığı geçiren vatandaşımız da en az bu iki rakamın toplamı kadardır. 12 milyon civarında da aşılama yaptık. Demek ki nüfusun yaklaşık yüzde 50’si kabaca bu salgından doğrudan etkilendi. O zaman hızlıca ilk aşamada yeni 30 milyonluk bir kitleyi aşılama başarısı oluşturduğumuzda rahatlamak için umutlanabiliriz. Bu noktada gerek Pfizer-BioNTech ve Moderna firmaları yetkililerinin gerekse Almanya'da Kovid-19'a karşı geliştirilen aşıları inceleme ve onaylamaktan sorumlu Robert Koch Enstitüsü Aşı Komisyonu Başkanı Thomas Mertens gibi bilim insanlarının iki doz aşı yaptıranların gelecek yıl üçüncü doz aşı olmaları gerekebileceğine yönelik beyanlarını da hatırlatmakla yetineyim.

***

Sadece ülkemizin değil, küresel bir sorunun parçası durumundayız. Öyle ki refah düzeyinin en yüksek ve sağlık alt yapısının en iyi olduğu Avrupa kıtası için bile ciddi hezimetleri yaşattı bu salgın. Dünyadaki pandemi nedenli ölüm sayısı olan 3.3 milyonun 700 bini Avrupa’da gerçekleşti. Yine dünyadaki 160 milyon infeksiyonun da 40 milyonu Avrupa’da kayıtlara geçti. Dolayısı ile çok ciddi moral ve ekonomik erozyonları oluşturan faturayı tüm dünya ödemeyi sürdürüyor. Ama ülkemiz özelinde değerlendirirsek, acilen 60 milyon vatandaşımızın aşılanması, mutlak ve tüm sektörleri kapsayan tam kapanma ve tüm bireylere ve hedef gruplara gerekli ekonomik yardım ve desteğin yapılması dışında bir çözüm olmadığının farkında olmak gerekli. Bunlar yapılıncaya kadar ‘sıkı’,’kısmi’ ve ‘kademeli’ tedbirlerin açıklanmasını duymaya devam edeceğiz…