YENİ BİR DÜNYANIN ŞİFRELERİ

Abone Ol

İnsanoğlu, bu dünyada yaşamaya başladıktan sonra tekerleği icat edinceye kadar yüzbinlerce yıl, matbaayı buluncaya kadar onbinlerce yıl, içten yanmalı motoru icat edinceye kadar binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen son 100–150 yılda bilimde, teknolojide ani bir atak yaparak analog çağdan dijital çağa, son 15 - 20 yılda da dijital çağı da aşarak kuantum çağına girdi.

Şimdilerde, daha önceden bildiğimiz birçok şeyi unutup onların yerine ikame olan tamamıyla farklı yeni teknolojileri, kavramları, anlayışlara adapte olmaya çalışıyor, bu hızlı ilerleyişin girdaplarında boğulmadan su üzerinde kalmaya gayret ediyoruz.

Tabii ki bu tespitlerim daha çok bu çağın göçmenleri olan bizim yaşıtlarımızı anlatıyor. Bizim gençlik yıllarımızda televizyon yoktu, cep telefonu yoktu, internet yoktu dediğim zaman şimdinin gençleri böyle bir dünyayı anlamakta bile zorluk çekiyor. Ama dijital çağın yerlileri olan bu gençlerin önemli bir kısmının dahi son zamanlardaki gelişmeleri anlamakta ve bunlara ayak uydurmakta zorluk çektiklerini açıkça görüyorum.

Prometeus tanrılardan ateşi çalmış ve dünyaya indirmişti. Burada ateşin gerçek anlamının dışında bir anlamı yani teknolojiyi ifade ettiğini anlamak zor değildir. Bugünün dünyasında da yeni prometeuslar yepyeni ateşleri (teknolojileri- bilimsel yenilikleri) dünyaya indirdiler ve belirli bir kesim bunu kullanmaya ve geliştirmeye başladı.

Dünün dünyasının şifreleri daha basit, anlaşılabilir ve çözülebilir nitelikteydi. Bugünün dünyasının şifreleri ise tamamıyla farklı. Bugün, dünün eğitimleri ile öğrenilmesi ve algılanması adeta imkansız olan yepyeni bir uzaya adım atmanın eşiğindeyiz. Hatta bunun ilk adımları atıldı bile diyebiliriz.

Öyleyse artık dünün öğretim sistemlerini hızla terk edip çocuklarımızı bu yeni dünyaya hazırlayabilecek farklı bir eğitim modelini geliştirmek ve uygulamaya koymak zorundayız.

Yeni dünyanın şifrelerinin başında Yapay zeka uygulamaları geliyor. Bir kısım bilim insanı yapay zekayı ’’anında ve düzenli cevap sağlamak“ olarak görme eğiliminde. Böylece problemlerin herhangi bir yanlış anlaşılmaya meydan vermeyecek şekilde çözülebileceğini öne sürüyorlar.

Ama konu bu kadar basit değil. Yapay zeka artık ’’Bir düşünme ortağı“ olarak nitelendirilemeyecek kadar ileri boyutlarda yaşamımıza girdi. Sadece soru sorulan ve cevap alınan bir yöntem olmaktan çıkıp, pek çok alanda direkt olarak uygulamayı kendisi yapan, yaratan bir yapı haline geldi.

Artık kendi kendine düşünen ve kendisini bilişsel olarak geliştiren bir yapıdan bahsetmeye başlanıldı. Bunun sonunun nereye varacağı ise birçok bilim insanını endişeye sevk ediyor.

Çağımızın bir diğer şifresi olan Kuantum fiziği alanındaki gelişmeler birçok bilim dalının kökten değişmesine yol açar bir mahiyet kazandı. İşin felsefesine girmeden küçük bir örnek vereyim. Bir şey ya kapalı ya açıktır değil mi? Kuantum fiziğine göre bir şey aynı anda hem kapalı hem de açık olabiliyor.

Konuyu daha uzatmak mümkün. Ama biz sadede gelelim. Yarının Türkiyesi’nin dünya üzerinde hakkettiği yeri alabilmesi için bu yeni dünyanın zorlu şifrelerine ayak uydurabilecek gençler yetiştirmek zorunda olduğumuz belli. Bunu mevcut eğitim sistemimizle yapamayacağımız da açıkça ortada. Bu nedenle eğitim sistemimizin derhal gözden geçirilmesi gereği vardır.