Çek yazar Kundera (1929) “Yazmak benim için herkesin söylediğinin tersini söyleme zevkidir. Yani herkese karşın tek başına haykırmanın direnci…” diye yanıtlamış gazetecinin sorusunu.

Alman yazar Heinrich Böll (1917-1985) “Yazmak benim için yaratmaktır” diyesi olmuş.

Brezilyalı yazar Amado’nun (1912-2001) yazma konusundaki yanıtı da ilginç: “Yazmadan duramam. Halkın üzerinde bir etki yaratmak istiyorum. Daha iyi bir yaşam düzenine ulaşmak için yazıyorum. Askeri diktatörlüklere karşı."

Bunları şimdi 97. yaşını sürdüren ünlü yazar, gazeteci, romancı Hıfzı Topuz’un Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşe yazısından aldım (27 Mayıs 2020). Yazmasalar olmaz mıydı? diye soruyor Topuz?

“Her şeyden önce düşüncelerini paylaşma ihtiyacı. Ama yazı yazmak için yetenek gerekir. Yeteneksizlerin karaladıklarını kim okuyacak!”

Yazmak, üretmek, kitaplar yayımlamak, okura ulaşmak ne güzel eylemlerdir sevgili dostlar inanın.

Tanımaktan dost olmaktan, aynı kenti paylaşmaktan onur duyduğum, saygı duyduğum, yaşlarını dert etmeyen İzmir’de yaşayan Hidayet Sayın, Mevlüt Kaplan, Zeki Büyüktanır Mehmet Sadık Kırımlı gibi yazar ve şair ağabeylerin yazma eylemini sürdürdüklerini görmek bile ne mutluluk…

***

İlk şiiri Feryad-ı Vatan'ı 3 Temmuz 1913'te yazdı; yani 11 yaşında. Yaşamında hep şiir vardı; ama oyunları, öyküleri, romanları, senaryoları, fıkraları, inceleme yazıları, mektupları, çevirileri de onun yazın yaşamından eksik olmadı.

Ölene dek hep yazdı. O Nâzım’dı; hasretin, sevginin, aşkın, sevdanın, umudun, devrimci savaşımın, toplumcu gerçekçiliğin adıydı.

Ölümünden ölümsüzlüğe geçişinin 57. yılı bugün. Saygımızı, sevgimizi bir kez daha yineleyerek…

“Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey. / Dünyanın en güzel sesinden / En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey... / Fakat artık ümit yetmiyor bana. / Ben artık şarkı dinlemek değil, / Şarkı söylemek istiyorum.”

***

Önemli düşünce insanlarımızdan yazar, şair, felsefeci Oruç Aruoba da ölümsüzlüğe göçtü!

Nietzsche, Kant, Rainer Maria Rilke, Paul Celan ve Matsuo Basho gibi düşünür, yazar ve şairlerin yapıtlarını Türkçeye kazandırdı.

Haiku’nun başarılı örneklerini şiirimize kattı. Avusturyalı ünlü filozof Wittgenstein'ın yapıtlarını ilk kez Türkçeye çevirdi.

Aforizmalara dayalı felsefi metinleri başarılı biçimde kaleme aldı. Türkiye’nin Nietzsche’si olarak anıldı. “İle, Uzak, Yakın, Hani, Yürüme, De ki İşte, Tümceler, Ne ki Hiç”le ölümüne yazmanın seçkin örneklerini verdi.

Anısına, yazdıklarına, kitaplarına saygıyla, değerle…

***

Özgen Seçkin Damar Dergisini aralıksız on yedi yıl yayımladı. Damar Yayınlarını yirmi yıl yönetti. Türkçe ve edebiyat ders kitapları yazdı.

Sesini acıların ve sevinçlerin örgüsünde aradı. Güncel, toplumsal konuları işleyen şiirleriyle ödünsüz bir dünyayı yaşatmanın savaşımını verdi.

Ankara’dan İzmir’e taşındı, dingin yaşamın, doğanın içinde şiiri gündeminden hiç çıkarmadı.

2019’da Şükran Kurdakul Şiir Ödülü’nü “Külden Büyüttüm Narı” dosyasıyla kazandı. Ekinsanat dergisinin Hüseyin Atabaş adına başlattığı, Seçici Kurulda Turgut Koçak, Selami Karabulut, Aslıhan Tüylüoğlu, Zerrin Taşpınar, Serdar Koç’un bulunduğu şiir ödülünün ilkini de "Kime Gitsem Hercai” dosyasıyla kazandı.

Yazmanın olgun, verimli zamanlarını yaşayan şair Özgen Seçkin’in ödülünü kutluyorum.

***

Yazmak yaşamaktır, yazmak kalıcı yapıtlar, üretimlerdir. Yazana, emek verene, üretene saygıyla…