İzmir Araştırmaları Derneği Başkanı, Yaşar Ürük, İzmir Milli Kütüphane’de “Fotoğraflardan İzmir’i Okumak” söyleşisiyle Perşembe Konferansları’nın konuğu oldu

İzmir'i fotoğraflardan okumak

İzmir Araştırmaları Derneği Başkanı, İzmir tarihi üzerine kaleme aldığı kitaplarından tanıdığımız yazar, araştırmacı ve sanatçı Yaşar Ürük, "Fotoğraflardan İzmir'i okumak" başlıklı söyleşiyle İzmir Milli Kütüphane'de düzenlenen Perşembe Konferansları'nın konuğu oldu. Söyleşisinde eski İzmir fotoğrafları üzerinde yapılan yanlışlara değinen Ürük, İzmir'e ait eski tarihi fotoğrafları okurken nelerden yararlandığını, nelere dikkat ettiğini, bu çalışmaların püf noktalarını anlattı, deneyimlerini ve yaptığı araştırma yöntemlerini paylaştı.

İzmir tarihi üzerinde 50 yıldır çalıştığını, Milli Kütüphane'ye çocuk yaşlarında gelmeye başladığını anlatan Yaşar Ürük, "Burası benim için çok özel bir mekan. On kelime bilgim varsa bu şehirle ilgili, dokuzunu burada öğrendim" dedi. Bugüne kadar 200'ü aşkın konferansının 30'dan fazlasını Milli Kütüphane'de verdiğini anlatan Ürük, "Galiba kütüphane tarihinde en çok konferansı da ben verdim. Burası bir büyülü alan, bir mabet" diye konuştu.

Yaşar Ürük, internette çok sayıda eski İzmir fotoğrafının dolaştığını, bunların bazılarının tarihinin, bazılarının açıklamasının, bazılarının da yer bilgisinin hatalı olduğuna değindi. Sunum boyunca izleyicilerle 15 ayrı başlıkta 105 İzmir fotoğrafı paylaşan Ürük, bu fotoğrafların bazılarının internette ve sosyal medyada çokça paylaşılan ve daha çok yanlış yorumlananlardan seçildiğini anlattı. Yaşar Ürük, daha çok Konak, Kordon, rıhtım, Frenk Mahallesi; yani merkez çevredeki fotoğraflar üzerinden İzmir'deki değişimden de söz etti.

Ürük, fotoğraf okurken nelere dikkat ettiğini örneklerle açıklarken; fotoğrafların izini sürerek, İzmir'in farklı yerlerinin farklı dönemlerindeki gelişimlerini de ortaya çıkarmanın mümkün olduğunu dile getirdi. Yaşar Ürük, "Bazen gün ışığı, bazen gölgeler, kimi zaman binaların yapısı, kullanılan yapı malzemesi, yere döşenen taşlar, binalardaki saçaklar, gölgelikler ipucu olabiliyor. Bazen cami minarelerinin yüksekliği ya da değişimleriyle fotoğrafların tarihini, çekilen alanın neresi olduğunu, işgal dönemi mi, Cumhuriyet döneminde ya da Osmanlı döneminde mi çekilmiş anlamak mümkün" diye konuştu.

Ürük, neresi olduğuna emin olamadığı fotoğraflardaki mekanların bugünkü yerlerine gidip ölçüm yaptığını, kimi zaman da bazı eski fotoğrafları aynı açıdan çekerek tahmin yürüttüğünü anlattı. Yazar, araştırmacı Yaşar Ürük, 50 yıllık süreçte İzmir üzerine çalışmalarını kütüphanelerde, Osmanlı Arşivi'nde, kaynak kitapları tarayarak, eski İzmir planlarını ve haritalarını inceleyerek ve çok çalışarak gerçekleştiğini söyledi. Ürük, sunumu sırasında sorduğu soruları yanıtlayabilen izleyicilere İzmir temalı birer kitap armağan etti.

•••

“PİNAna” ve "Dulhane" kadına dokunan iki kitap

İzmirli gazeteci - yazar meslektaşlarım kısa bir süre önce ilk satırdan başlayarak okuru sarıp sarmalayan ve kadınlara dokunan iki güzel kitap yayımladı. Ayşe Başak Kaban’ın ikinci romanı “PİNAna” Nota Bene Yayınları’ndan çıktı. Duygu Özsüphandağ Yayman'nın "Dulhane" kitabı Yakın Yayınları'nca yayımlandı.

Ayşe Başak Kaban’ın PİNAna romanı daha önceki öykü kitapları ve romanında olduğu gibi yine bir kadın romanı. Kitabın tanıtımında “Sert gerçekliğin içinde yeşeren bir kadın masalı” olarak tanımlanmış roman. Masal çağrışımları bulunan roman bir Ege koyunda, birbiriyle kan bağı olan olmayan bir grup kadının buluşmasıyla kuruluyor. Farklı yerlerden, farklı dertlerden çıkıp gelen, farklı yaşamları olan kadınları ortak bir mekanda buluşturuyor. Doğayı okuma becerisine sahip bilge bir büyük anne ve torununun çevresindeki ilişkilere de odaklanan “PİNAna” da gücünü sevgiden, dayanışmadan ve doğadan alan kadınlara, kadınların dayanışmasına, doğa ve hayvan sevgisine, sevgisini açık yüreklilikle paylaşan ve çevresiyle sadelikle iletişim kurabilmeyi başaran insanlara yer veriyor.

Ayşe Başak Kaban bu romanında da güçlü gözlem yeteneğini okurlarla paylaşıyor. Kaban'ın “Garnik ve Şaşik” adlı öyküsü “2010 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Ödülleri” birinciliğine değer bulunmuştu. “Ben, Kendim ve Bergen” ve “Ne Malum” isimli öykü kitapları ile “Kırık Kalp Sendromu” adlı romanıyla özellikle kadın okurların kalplerini fethetmişti.

Çok kısa bir süre önce yayımlanan Duygu Özsüphandağ Yayman'nın "Dulhane" kitabının da ana teması kadınlar. Dulhane, kapısından içeri giren incinmiş, yaralanmış, kimi terk edilmiş, kimi terk etmiş, yersiz yurtsuz kadınları kanatları altında toplayan demirden çimentodan bir yapı aslında. Mahalle kanununda hala geçerli olan dulluk müessesinin üyesi, "Güvenli, temiz ev arayan" dul kadınların, koca şiddetinden kaçan taze gelinlerin sığınağı mekandaki kadınların öyküleri son derece tanıdık.

Dulhane'nin kanatlarının altındaki kadınları anlatırken, "Dul demişler kadınlarıma; halt etmişler! Onların tanımları yıktığını bilmemişler. Odalarımdan, koridorlarımdan, avlumdan gelip geçen, durup kalan sesler; kendilerine belletileni silip baştan yazdılar. Bir tarihle kalmazdılar. Bir coğrafyaya sığmazdılar. Onlar her yerin, herkesin ve tüm zamanların hikâyesiydi" diyor yazar. Yayman, şiir tadındaki kitabında akıcı üslubu, içtenlikli betimlemeleri, metaforlarıyla hepimizin çevresinde var olan ama belki de görmezden gelinen günümüzün dulhanelerine de dikkat çekiyor, başarılı bir gönderme yapıyor.

•••

Yeni Çıktı

Olaf Stapledon'un bilimkurgu kitapları ilk kez Türkçe'de

"Son ve İlk İnsanlar" ile "Star Maker"

Galaksiler, kozmik dünya, Mars'ta yaşam, yeni türler, üçüncü türlerin yaşamı, uzayda yolculuk, gelişmiş beyinlerin duygusal, sosyal yaşamı... Bilimkurguya meraklı olan okurlar için Cem Yayınevi, bu alanda en önemli yazarlardan biri olarak görülen Olaf Stapledon'ın "Star Maker" kitabını yayımladı. Duygu Alçul'un çevirisiyle yayımlanan kitap çağdaş bir dünyalı olan anlatıcısı aracılığıyla okuru evrenin en uzak noktalarına seyahat ederek zeka izlerinin peşinden koşan bir keşif ekibine dahil ediyor. Heyecan dolu bir yolculuğun romanı olan kitap, bilimkurgu ustalarınca kilit önem taşıyan bir klasik olarak tanımlanıyor.

Cem Yayınevi, daha önce Stapledon'un 1937 yılında kaleme aldığı "Son ve İlk İnsanlar" kitabını yayımlamıştı. Altay İlhan Aktürk'ün çevirisiyle Türkçe'ye kazandırılan "Son ve İlk İnsanlar" yine uzak geleceğin öyküsünü gelecekte yaşayan bir yazarın bakışından anlatıyor. Yayınevi bu iki kitapla Türk okurları Arthur C. Clark'tan Stanislaw Lem'e pek çok bilim kurgu ustasını etkilemiş öncü bir yazarla tanıştırıyor.

Bilim kurgu dünyasının büyük saygı duyduğu ama adı o dünya haricinde çok az tanınan bir yazar olan Olaf Stapledon, eserlerinde genetik mühendisliği ve başka gezegenleri yaşanır kılma konusunda, fanteziden bilim kurguya geçişin ilk örneklerini vermiş. 2014 yılında Bilimkurgu Fantezi Onur Listesi'ne alınan yazarın "Geleceğin Tarihi" başlıklı kitaplar dizisi, çağdaş bilimkurguyu besleyen başlıca kaynaklar arasında yer alıyor, bilimkurguya yeni temalar kazandıran eserler olarak biliniyor.

••••

Mevlüt Kaplan'dan üç şiir kitabı

Kıbrıs, Irak, Balkanlar, Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu (KIBATEK) Derneği Başkanı şair, yazar, öğretmen Mevlüt Kaplan'ın Tunç Yayıncılık'tan çıkan şiir kitapları raflarda yerini aldı. Kaplan'ın "Aşka İmza", "Yıldız İmecesi" ve "Tomurcuklar Umuda Açar" kitaplarının her birinde 60'ı aşkın şiir yer alıyor. Adını ilk kez 15 yaşında yayımlanan şiirle duyuran Mevlüt Kaplan, 600'ü aşkın kitaba emek vermiş, ulusal ve uluslararası alanda çok sayıda ödül almış üretken bir yazar. Adına ödüllü edebiyat yarışmaları düzenlenen ve eşiyle birlikte açtıkları Ayten-Mevlüt Kaplan Kitaplığı'nda çalışmalarını sürdüren Kaplan'ın şiir kitaplarının yanı sıra masal, öykü, roman kitapları ve incelemeleri de bulunuyor.

••••

Ne Okudum?

Mavra / Adnan Turgut / Duvar Yayınları

Adnan Turgut'un Duvar Yayınları'ndan çıkan kitabı "Mavra", ağırlıkla Bodrum'da geçen bir sevda öyküsü. "Mavra", fırsatları değerlendirerek ülkeye kaçak gözlük getiren Murat'ın Bodrum'da hızlı başlayan, gençlik hataları nedeniyle bitmek zorunda kalan ancak sızısı ömür boyu süren aşkının romanı. Eşrefpaşalı bir gencin Kemeraltı Birinci Beyler'deki gözlükçülerde başlayan öyküsü, okuru Bodrum'un en keyifli, "ebedi maviliklerin ülkesi" olduğu zamanlara götürüyor. İstanbul'da Çiçek Pasajı'nda Madam Anahit'in akordeonu eşliğinde en tatlı rüyaları yaşatıyor. İzmir'in Kemalpaşa ilçesinde doğan ve gençliği Eşrefpaşa Atilla Mahallesi'nde geçen yazar Adnan Turgut, uzun yıllar ruhsatlı gözlükçülük yapmış ve İzmir Gözlükçüler Derneği'ni de kurmuş. Bu arada, merak edenler için "mavra", daha çok argo dilde "ortaya karışık sohbet" anlamında kullanılıyor.

***

Çok satanlar

- Yapısal Reformlar ve Türkiye / Mahfi Eğilmez

- Yaklaşan Kasırga / Levent Gültekin / Doğan Kitap

- Anka Kuşu / Yılmaz Özdil / Sia

- Tiamat / İhsan Oktay Anar / Everest Yayınları

- Hayatını Seçen Kadın - Hocaların Hocası / Sedef Kabaş / Remzi Yayınevi

- İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? / İlber Ortaylı / Kronik

- Size Yalan Söylediler / Barış Terkoğlu / Kırmızı Kedi

- Hayat Kaybettiğin Yerden Başlar / Miraç Çağrı Aktaş / İndigo Kitap

- Yeni Tarım Düzeni / Ali Ekber Yıldırım / Sia Kitap

- Ortadoğu'nun Şahları Vezirleri Piyonları / Nur Batur / Kırmızı Kedi

Bu liste Duvar, Kırmızı Kedi, Remzi ve Yakın kitapevlerinin katkılarıyla hazırlandı.