İnsan önce nelere sahip olduğunu bilmeli diye başlasam yazıya, biraz basma kalıp olacak ama, sahip olduğumuz değerleri tanımayınca, elimiz böğrümüzde “Ne olacak bu İzmir Turizmi’nin hali?” demekten ileri gidemiyoruz.

Sahi bu doğru mu? İzmir’in turizm için kullanılacak çok değeri var mı? Bu soruyu değişik versiyonlarda herkes soruyor. Soruyor ama, cevaplar yamalı bohça gibi. Bilen bilmeyen, ağızı dili olan kendini bir cevap vermek zorundaymış gibi hissediyor. Konuşuyor da.

İzmir Vakfı bu konuda derinden başlayan bir çalışma içinde. İyi niyetle, gösterişe düşmeden çalışıyorlar. Ancak tanıtmak var olan, satışa hazır hale getirilmiş ürünler için yapılır. Haydi gelin önce, tanıtım ne menem şeymiş, kısaca bir bakalım.

TANITIM AMA NASIL?

İki türlü tanıtım yapılabilir. Birincisi global, genel tanıtım. Bu kentin genel imajı için yapılır. Ama satılabilir değildir. Yani somuta indirgemede çok faydalı, ama turizm olayının gerçekleşmesinde elle tutulur, ölçülebilirliği zordur.

Turizmcileri ve onları destekleyen sektörleri ilgilendiren taraf ise, somuta indirgenmiş turizm. Bu ne demek? Adam memleketinden kalkacak, uçağa, trene binecek İzmir’e ayak basacak. Ama Kuşadası’na, Didim’e gitmek için havaalanına ayak basmasından bahsetmiyoruz. Gelecek mesela, şöyle bir Kemeraltı’nda yürüyecek. Yemek yiyecek, alış veriş edecek. Otelde kalacak. Hem de mümkün olduğunca uzun.

MODA TASARIMCISI GİBİ

Birinci tanıtım için genel kavramlar kullanabilir, kentin imajını yukarı taşıyıp, İzmir’e gelme isteği uyandırabilirsiniz. İkincisi biraz daha farklı. Bunun için ürün geliştirmeniz gerekiyor. Bir moda tasarımcısı, otomobil tasarımcısı gibi. Tur tasarımcılığı desek abes olmaz.

Ürün tasarlarken de, hedef kitle yaratmaktan başlayabilirsiniz. Varolan hedef kitlelerin yapısını, istek ve ihtiyaçlarını iyice tahlil etmek, doğru sonuçlara ulaşmak ve dinamik olan bu olayı sürekli mercek altında tutmak zorundasınız. Örneğin pandemi sürecinde günlük değişen durumların ışığında.

ZOR AMA ZORUNLU

Zor bir iş değil mi? Evet zor. Zor ama zorunlu. Eğer kentin turizmini yükseltmek istiyorsanız. O nedenledir ki, İzmir’in turizmi ağır aksak gidiyor. Çünkü satacak ürünü geliştir(e)miyoruz. “Kopyala yapıştır” kolayımıza geliyor, özgün içerikli turlar üretemiyoruz. Çünkü, başta söylediğimiz gibi bilmek her şeyin başı. Bilmek için, öğrenmek, öğrenmek için okumak gerek. Zor iş yaaa!

Sizin bunları öğrenmek için zamanınız mı yok? Olabilir, o zaman bilen birileri ile çalışmak zorundasınız. İster seyahat acentesi olun, ister turizmi yönlendiren belediye. Hani bunlar da, hafta sonu evde kalıp okunulacak, hemen öğrenebilecek şeyler değil ayrıca. Bilen biri için oldukça kolay olan konular, bilemeyen kişiler için okuyamadıkları çivi yazısı gibidir. Bu her branş için böyle değil mi?

NE VAR, NE YOK

Peki İzmir’in nesi eksik ki, olayı bir milyon turiste bağlamışız. Ne bir adım ileri, ne bir adım geri. Pandemi süreci hariç tabi. Peki İzmir’de turizm anlamında kullanabilecek nelerimiz var? Önce deniz kenarında ferah bir kentimiz var. Güzel insanlarımız var. Her kente nasip olmayan 8 bin 500 yıllık bir tarihimiz var. Çok zengin bir gastronomimiz var. Çok fazla ellenmemiş doğamız var. Üzüm, incir, zeytin başta olmak üzere doğal tarım ürünlerimiz var. Öykülerimiz var öykülerimiz, çok değerli olan. Yürüyüş yollarımız, sörf için rüzgarımız, bisiklet yollarımız, antik kentlerimiz...

MALZEME BOL, ÜRÜN YOK

Gördüğünüz gibi malzememiz bol. Ama ürün haline getirip sunabildik mi? Hayır. Sizden yemek isteyen birisinin önüne, sebzelerin en tazesini, zeytinyağın en kalitelisini, tuzunu, biberini koysanız, ona bir faydası var mı? Yok. Adam sizden yemek istiyor, yemek malzemesi değil. Bizim de turizme ürün hazırlamamız, bu ürünü tanıtmamız gerekir. Ve de katma değeri yüksek olarak satabilmemiz.

OTEL BİR ÜRÜN MÜ?

Bence değil. Otel, uçak, sevahat acentesi, turist rehberi gibi turizmin bir bileşeni. Yani sadece otel yapmış olmakla turizmin gereğini yerine getirmiş olmuyoruz. Turizmin geliri sadece otel geliri değil zaten. Biraz komik olacak ama, turistin oturanı değil, gezeni makbul. Gezen turist yani...

Tamam, adam dedi ki, ben gezmek istiyorum. Tek başına aylak aylak da dolaşabilir. Bu bir şekil. Ama sizin destinasyon haline getirdiğiniz bölgeleri de, bilerek, anlayarak, harcama yaparak dolaşabilir. Makbul olanı tabii ki de bu. Planlanmış, gelir getirmeye odaklı. Çünkü turizm “nam olsun, şan olsun” diye yapılmaz. Bunun bir getirisi olması gerekir. Bu nedenledir ki, turistin sayısından çok, kalitesi üzerinde durmak gerekir. İyi turist, harcama yapan turisttir.

OLMAYAN TURLAR

Turları yerli ve yabancı turistler için ayrı ayrı tasarlayabiliriz. Tabi bu durumda, ortaya farklı kitlelere hitap edecek farklı turlar çıkar. Eskiden İzmir Turu deyince aklımıza gelen, Kadifekale, Agora, Hisarönü ve Asansör gelirdi. Çünkü biz kendimiz yaşadığımız kenti tanımıyorduk. Okudukça öğrendik, öğrendikçe tanıdık, tanıdıkça daha çok sevdik İzmir’i. Hem de daha çok sevdirdik turizmciler olarak. Yeter mi tabii ki yetmez. İzmir çok daha fazlasına layık.

Bir Kemeraltı turu örneğin, 6-7 yıl önce rehber arkadaşlarım bile güldü ilk turlarımı yaparken. "Anlatılacak ne var Kemeraltı’nda” diye. Bugün en sevilen turlardan biri “Kemeraltı Tarih ve Lezzet Turu”. Bir diğeri Kadifekale’den başlayan, yürüyerek Roma Tiyatrosu, Patlıcanlı yokuşu, Agora ve Basmane’de sona eren tur. Tadına doyulmuyor.

“Öyküleri ile Bornova” ise sizi farklı bir dünyaya götüren, gökyüzündeki siyah madalyonlu yeşil papağanları, levanten köşkleri, kağıt müzesi, Arkas deniz müzesi, uzun çarşı ve güzel insanları turuna ne dersiniz?

“Atatürk’ün İzmir’i” turu size Atatürk’ün İzmir’e olan sevgisi ve anıları ile tanıştıracak. “Kültürpark Turu” da ne demeyin lütfen. Kültürpark İzmir yangınından başlayan, kentin ekonomisinden, eğlence merkezlerine tarihini film şeridi gibi gözünüzün önünden geçiren bir tur. Botanik zenginliği, kültürel yaşamı, kuşu, böceği, heykellerini öyküleri ile tanıtan sıcacık bir tur. Arkeoloji müzesi de bonusu.

İZMİR DENİZ KENTİ Mİ?

İzmir bir deniz kentimidir yoksa deniz kenarında bir kent mi? Pandemi süreci öncesi Boğaziçi’nde hergün yapılan onlarca tekne turu benzeri bir tur, neden haftada bir gün bile olsa İzmir’de yapılmaz. Örneklerini daha önce yaptım, biliyorum. Bir buçuk saat süren, denizden kıyı kıyı gezerek körfezi dolaşan bir turda İzmir’in tarihini, semtlerini, öykülerini dinlemek size keyif vermez mi?

Amazonların kurduğu söylenen Smyrna yani İzmir bir kadın şehirdir. Kadına değer veren, kadının özgür olduğu bir şehir. Atatürk’ün eşinin şehri. Annesini emanet ettiği şehir. Onlarca ünlü kadın sanatçı yetiştirdi. Peki İzmir’de kadının izini süren bir tur sizce ilginç olmaz mı? Bunların sayısını çok rahatlıkla 10-15 tura çıkartabilirsiniz.

Velhasıl insan niyet ettikten sonra, yapamayacağı bir şey yok. Çünkü malzememiz çok ve çok değerli. Bundan bir yemek çıkartamıyorsak, hata bizde, bizim beceriksizliğimizde.

MÜZELERİMİZ EKSİK

Bir de İzmir’de müzelerimiz eksik. Yine onlarca müzeye yetecek malzememiz var ama, şöyle göğsümüzü gere gere gezdireceğimiz müzemiz yok gibi. Varyant Arkeoloji Müzemiz “Allah aşkına gelmeyin” modunda. İçi zengin, sunum sıfır. Etnografya müzesi bakımsız. Kültürpark’taki arkeoloji müzesi güzel. Diğer müzeler etkisiz.

Gastronomisi ile gurur duyduğumuz İzmir’in bir Mutfak Müzesi yok. Galenos, Rufus, Soranos başta olmak üzere ünlü hekimler yetiştirmiş kentimizin bir sağlık müzesi yok. Parşömen’e adını veren Bergama bunu sergileyemiyor. El sanatları müzemiz yok. İzmir’e gelen konukları oyalayacak etkinlikleriniz, müzeleriniz olmazsa, kısa süre kalır dönerler. Turizmde önemli olan turist saısından çok geceleme sayısıdır.

TURİZM = GELİR MİDİR?

Mutlu turistlerin ülkemize sempati duyması, dünyada sempatizanlarımızın artmasını bir tarafa koyarsak, bana göre turizm, turizm geliri için yapılır. Duygusal bir eylemden ziyade, ekonomik bir olaydır. Hem de ciddi ciddi ekonomik bir girdidir ülke için. O zaman bunu ayıplamanın da bir anlamı yoktur.

Madem turizm ciddi bir iştir, o zaman turizmi ciddiye almamız gerekir. Koşarken, yandan yandan yapılacak bir iş değildir. Gereği nedir, onu bulur çıkartırsınız, bir profesyonelel olarak gereğini yaparsınız. Yapmak zorundasınız. Tembellik yapamazsınız. Bilmek, öğrenmek zorundasınız. Yoksa el yordamı ile yapılan turizm, turizm olmaktan çıkar.