Bir kentin kimliğini oluşturan ögelerin en başında sanat etkinlikleri gelir. Dünya üzerinde pek çok kent, kimliğini düzenlediği festivallerle pekiştirmiştir. İlk akla gelenlerden birkaçını sıralayalım: Bienali ve Film Festivali ile Venedik; Opera Festivali ile Bayreuth; Dans Festivali ile Lyon; tiyatro festivalleri ile Avignon ve Edinburgh; film festivalleri ile Cannes, Berlin, Locarno, Rotterdam, San Sebastian; caz festivalleri ile Montreux, Nice, Pula, Kopenhag, New Orleans; caz ve film festivalleri ile Montreal, klasik müzik festivalleri ile Salzburg, Viyana, Bath, Leipzig; Rock, Metal vb türlerdeki müzik festivalleri ile Kopenhag (Roskilde), Sziget (Budapeşte), Novi Sad, Gydnia, Barcelona…

Peki, ülkemizden örnekler verebilir miyiz? İKSV’nin müzik, caz, film festivalleri ve bienali ile ününü dünyaya taşıyabilmiş İstanbul dışında bu alana yatırım yapan tek bir kentimiz yok. Evet, bazı kentlerimizde farklı alanlarda festivaller düzenleniyor, ama uluslararası profil açısından hiçbiri yukarda adını andığım -bir kısmı bizim kentlerimizle kıyaslandığında oldukça mütevazi boyutlarda olan- kentlerle boy ölçüşebilecek durumda değil.

Bunun başlıca nedeni, kentlerimizi yönetenlerin sanata yeterince önem vermemeleri olmalı... Yerel yönetimlerin sanat alanlarına ayırdıkları bütçenin genel bütçeye oranını, dünyanın pek çok kentiyle kıyasladığınızda ortaya çıkan tablonun hiç parlak olmadığını göreceksiniz. İKSV’nin ve bazı sermaye kuruluşlarının sanat kurumlarının düzenledikleri etkinlikler nitelik olarak üst düzeyde, ama kent nüfusunun yüzde kaçına ulaşabiliyor? Kentlerimizi yönetenlerin sanatı kentin tüm katmanları ile buluşturabilmek için ciddi çaba harcamaları, sanat alanlarına popülist bakış açısıyla yaklaşmanın yanlışlığını görmeleri gerekiyor.

Son bir haftayı İstanbul’da geçirdim. Yılın en önemli sanat olaylarından birini, İstanbul Uluslararası Caz Festivali’ni izlemek için. Katılabildiğim üç konser, birbirinden güzeldi. Kübalı iki sanatçı, caz piyanisti ve besteci Alfredo Rodriguez ile Perküsyon ve vokalde Pedrito Martinez’in Esma Sultan Yalısı’ndaki dinletileri heyecan vericiydi. Volkswagen Arena’daki Joss Stone konseri de öyle. İngiliz söz yazarı-şarkıcı Stone, farklı müzik türlerini harmanlayan repertuarı ile Arena’yı dolduran her yaştan dinleyicinin kalbini kazanmayı bildi (ne var ki, oturmalı biletler 120 TL’en başlayıp, önlerde 350 TL’ye ulaşıyordu. Basın kontenjanı olmasa bizim gibi sıradan vatandaşların yakınından geçemeyeceği rakamlar). Üçüncü konser ise nefes kesiciydi. İtalyan trompetçi Paolo Fresu ile İsveçli kontrbas ustası Lars Danielsson’un Venedik Sarayı bahçesindeki “Summerwind” adlı dinletileri ve onlardan önce sahne alan Cem Tuncer Kuartet’in dinletisi, İstanbul Caz Festivali’nin düzeyinin dünyanın önde gelen caz festivallerinden geri kalmadığını gösteriyordu. Umalım ki, önümüzdeki yıllarda yerel yönetimlerin düzenleyeceği ‘nitelikli’ etkinlikler sanatın geniş kitlelerle paylaşılmasının yolunu açar.

Ne yazık ki, Anadolu’daki durum pek parlak değil (En yeni gelişme: Çanakkale Belediyesi’nin bu yıl Truva Festivali’ni iptal etmesi), ama güzel haberler de var: Bozcaada Caz Festivali, Bodrum ve Gümüşlük Müzik Festivalleri gibi…

Gençlere yönelik festivaller de ard arda geliyor: Kuşadası Gençlik Festivali, Zeytinli Rock Festivali, bir yana, çoğunun adı İngilizce: One Love Festival, Big Burn, Festtogether… Yorumu okura bırakıyorum.

İstanbul’un birkaç ilçesinde yerel yönetimler sanata değer verdiklerini kanıtlayan etkinlikler düzenliyor.Büyükçekmece Belediyesi Kültür ve Sanat Festivali ile, Kadıköy Belediyesi, Tiyatro Festivali’nin hemen ardından başlattığı Çocuk Tiyatrosu Festivali ve Kalamış Parkı’nda KADFEST çerçevesinde ‘Yıldızlar Altında Sinema’ programıyla; Şişli Belediyesi Açıkhava’da Yaz Sineması etkinlikleri; Adalar Belediyesi ‘Adalar Kitap Günleri’ ile sanat alanına popülist bir tavırla yaklaşmadıklarını gösteriyor. İzmir’in ilçe belediyelerinde yaprak kımıldamıyor, ama İzmir Büyükşehir Belediyesi, geçen yaz başlattığı ‘Yaz Sineması’ etkinliklerini ‘Kültürpark Buluşmaları’ kapsamında sürdürüyor. Bu Salı, “Güvercin” filmi ile başlayan gösterim ve söyleşiler, haftaya (23 Temmuz’da) “Sibel”, 30 Temmuz’da “Anons”, 6 Ağustos’ta “İçerdekiler” filmleri ile sürecek.