Ülkelerin sağlık politikalarının ana amaçları hizmet kalitesini yükseltmek, imkân ve kaynakları verimli, eşit ve ulaşılabilir kılmaktır. Böylece, gerek yeni doğan bebeklerle çocuklara ve gerekse toplumun tamamına yönelik koruyucu hekimlik ile tüm nüfusu kapsayan tedavi edici hekimlik alanlarında tatmin edici sonuçlar alınabilir.
Ülkemizde, 1920-30’lu yıllarda yapılan ilk yasal çalışmalar ve kuruluşları gerçekleşen Hıfzısıhha Enstitüleri ile sıtma, frengi ve trahom gibi hastalıklarla mücadele dönemlerinden 1960 yıllardaki Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleşmesine dair kanunlara ve son 15 yılda yapılan Sosyal Güvenlikte herkesi kapsayan Genel Sağlık Sigortası ve Sağlık Çalışanları için Tam-Gün çalışma prensipli reformlarına kadar geçen sürede takdir edilmesi gereken bir süreç başarı ile tamamlanmıştır. Bu başarıda şu ana kadarki tüm hükumetlerin ve sağlık çalışanlarının hakkı teslim edilmelidir. Böylelikle 1000 canlı doğumda ölüm oranları 200’lerden 30'lu rakamlara indirilebilmiş, toplam doğurganlık ise kadın başına 5'lerden 2'li rakamlara düşürülebilmiştir ancak bu konuda ulaşılan istatistiksel rakamlar halen ideal oranda değildir.
80 milyonu aşan ülkemiz nüfusunun yüzde 40’ı 15 yaş ve altı kişilerden oluşmakta, 20 milyona yakın kadın da doğurganlık yaş grubunda (17-50 yaş arası) bulunmaktadır. Bu demografik yapı doğum, yenidoğan ve çocuklara yönelik tıp hizmetlerindeki önceliğimizi ortaya koymaktadır. Bilindiği üzere gelişmiş ülkelerde genç nüfus sayısının azlığı ve buna paralel yaşlanan bireylere yönelik geriatrik (yaşlı bakım)tıp ön plandadır. Ülkemiz nüfus popülasyonuna yönelik önümüzdeki 20 yılı kapsayan projeksiyonlarda 25-54 yaş grubu nüfusun şimdikinin 2.2 katına çıkacağı ve yaşlı nüfusun genelin yüzde 10’una ulaşacağı öngörülmektedir. Yaşlanma kronolojik olarak 65 yaş ve üstü olarak kabul edilmektedir. Dünya sağlık örgütü ve Gerontoloji örgütleri bu tanımda birleşmekteler. Yaşlılık, kendi içinde genç yaşlı (65-74 yaş), orta yaşlı (75-84) ve ileri yaşlı (85 ve üzeri) olarak sınıflanmakta. Türkiye’de nüfusun yüzde 7.7’si yaşlıdır ve 2023’lerde yüzde 10’una çıkacaktır. Bu oran Japonya’da yüzde 24 ve Avrupa genelinde yüzde 20’ler oranındadır.
Halen ülkemiz bireyleri için doğuşta beklenen yaşam süreleri kadınlar için 80.7, erkekler için 75.3’dür. Tahmin edilebileceği üzere, bir kuşak içinde ülkemizin bebek ve çocuklara yönelik sağlık sistemi öncelikleri yaşlılık ve yaşlı bakım hizmetlerine doğru hızla kayabilecek ve buna yönelik sistem değişiklikleri gerekecektir. Bu nedenle, 18-24 Mart, geriatrik nüfusumuza yönelik algı farkındalığı amacı ile 'yaşlılar haftası' olarak kutlanmaktadır.
Ancak sağlıkta dinamik ve değişken bir süreç sözkonusu olduğundan mükemmel sistemler ve uygulamalardan bahsetmek çok güçtür. Bugünün en gelişmiş ekonomileri olarak addedilen ABD ve AB ülkelerinde bile bitmek bilmeyen sağlık politikaları değişiklikleri ve sağlık reformlarından bahsedilmektedir. Kuşkusuz aslolan sürdürülebilir sağlık ve sosyal politika finansman sistemleri inşa etmektir, bunun aksi ülke bütçesi için kaldırılamaz bir yük olur.