Çanakkale direnişimiz sırasında siperlerimizde en değerli şey cephane kadar morfin ağrı kesiciydi. Sedyeciler hiç durmadan cepheden yaralı taşımaktadır. Doktorlar, yaşama şansı olan askerlerle ilgilenebilmekte, son derece az olan ağrı kesici iğnelerden yapabilmektedir. Her askerin başında saatlerce durmayı, yaralarını en büyüğünden en küçüğüne kadar tek tek elden geçirmeyi hepsi de gönülden arzulamaktadır ama bu olanaksızdır. Bir doktor, ayağı kopmak üzere olan ve bağırsakları dışarı taşmış bir halde sedyeyle önüne getirilen askeri görünce, taşıyıcılara seslenir: Bunu kaldırın!

Bu sözü, savaşın her günü kim bilir kaç kez söylemektedir: Bunu kaldırın!

O an, can çekişmekte olan tahminen 16-17 yaşındaki asker inilti halinde seslenir: Baba! Beni tanımadın mı Baba, yardım et.

Tanık olduğu bu olayı anılarında anlatacak olan Dr. Salih Dörtbudak duyduğu bu ses karşısında taş kesilmişcesine duran eliyle yüzünü kapatmış arkadaşına bakar. O doktor; oğlu can çekişen Tarık Nusret’tir!

Dr. Nusret çaresizlik içinde elini indirir, oğlunun kanlı yüzünü siler ve sedyecilere şunu söyler: Bunu gölge bir yere kaldırın!

Her gün onlarca defa söylediği sözde, oğlu için istediği tek ayrıcalık; ‘gölge bir yer’dir!..”

***

Dr. Tarık Nusret; o ağrı kesiciyi vurmadı. Çünkü biliyordu ki ameliyat edilse bile yaşayamazdı. Onun görevi ağrı kesiciyi hayatta kalabilecek olanlara kullanmaktı; evladı da olsa yapmadı, yapamazdı. Sunay Akın’dan dinlemiştim biricik oğlunu ölümü bekleyenlerin arasına gönderen babanın dramatik öyküsünü. Öyküyü şu sözle bitirmişti Sunay Hocam;

“Bir milletin zenginliği hisse senetleri değil, hissi senetleridir!”

***

Çanakkale; inancın zaferidir, ölüme gülümseyerek gidenlerin! Mustafa Kemal Atatürk ve O’na inanları da yüreklendiren, kurtuluşa kuruluşa doğru umut çiçekleri açtıran ışıktır. 96 yıllık Cumhuriyetimizin yapı taşıdır!

***

Bu öyküyü bağlarsak… Emperyalizmin gücü, hegomanyası, tehditleri; ancak milli değerlerden uzak, Dr. Tarık Nusret gibi Yahya Çavuş, Yüzbaşı Yusuf Kenan, Seyit Onbaşı, Nezahat Onbaşı, Mücahide Hatice Hanım, Nene Hatun, Miralay Reşat Çiğiltepe gibi onurlu mütevazı kahramanları -olmayanlara- söker! Bir Mustafa Kemal çıkaramayanlara söker! Kafa kesici canavarları BOP’da kullanmak ve hedef ülkelerde kan dökmek için kullananlar!

Trump gibi … “PKK bizimle birlikte çalıştı onlar kendi toprakları için savaşıyorlar, silah ve büyük miktarda para verdik” diyen -saati saatine uymaz- dengesizler! Şunu bir kez daha iyi bilin: Bu coğrafya Anadolu yaylası; hakkı olmadığı için bir tek ağrı kesiciyi bile oğluna vermeyip ahlak ve yurtseverlik dersi veren o paslanmaz yürekli cesur kararlı insanlarca vatan yapılmıştır!.. Bizler de hissi senetleri paha biçilemez o vatanı, bu toprakları gırtlağımıza kadar dolu dolu severiz. Bağımsızlığını şehit kanlarıyla kazanmış bir ülkeyiz biz!

Yaşasın Türkiye...