Yaşar Aksoy: Dedemin Tıp Çantası

Abone Ol

Değerli dostum Şerif Antepli’nin çıkarmakta olduğu “Collection” dergisinin geçmiş sayılarını karıştırırken sevgili arkadaşım Yaşar Aksoy’un, “Dedemin Tıp Çantası” başlıklı yazısına rastladım.

“Dedem Aşıcı Ahmet Efendi’nin 70 yıldır kapalı duran aşı çantasını açtım. Babamdan devraldığım ve hayatım boyunca içini görmediğim çantayı açtığımda içinde tedavi ve cerrahi operasyonlara hazır bir manzara ile karşılaştım. Çantanın içinde zaman sanki durmuştu.

“Gürcistan Ahıska Türklerinden olan dedem Ahmet Hamdi Aksoy, Çarlık Rusya’sında tıp okumuş, ancak daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’na sığınınca Yıldız Sağlık Okulunda yeniden aynı tahsili görmüştür. Rusya ve Almanca’yı iyi derecede bilen dedem, Cumhuriyet’in ilanından sonra Uşak Belediyesi’nde uzun yıllar sağlık memuru olarak çalışmış. Aşıcı Ahmet Efendi!

“Tıp çantasını, ne olur ne olmaz diye maske takıp eldiven giyerek ve güneş gören balkonumda masa üstünde açtım. İçinden çıkanları sıraya dizdim. Cumhuriyetin ilk yıllarında, veba, verem, kolera, tifo salgınları için kullanılan ilaçlar, reçetelerin altına basmak için mühürler, ameliyat düzenekleri, aşı aparatları, şırınga iğneleri, sünnet aletleri, pamuklar, gazlı bezler, ilaçlar ampuller.”

Yazı ilginçti ama ben yazıyı okuduktan sonra Yaşar Aksoy’u düşündüm; onun kişiliğini, donanımını, İzmir’e adanmışlığını.

Bundan yirmi beş yıl önce, bazı yetkilere sahipken, İzmir hakkında bir çalışma yapılmasını düşündüğümde aklıma ilk gelen sevgili Yaşar Aksoy olmuştu. Çünkü o, bir yüksek mühendis olmasına rağmen kendini, İzmir’i merkez alan tarihçiliği, yazarlığı ve gazeteciliği ile kendini Cumhuriyete ve Atatürk ilkelerine adamış bir düşünce insanıydı. Yazdığı kitaplar bu sayfayı dolduracak kadar çok, aldığı ödüller bir odayı dolduracak kadar zengindir. Ayrıca o, adının verildiği sokak ve kültür merkezleri ile de taçlandırılan bir İzmir sevdalısıdır.

YENİLMİŞLİĞİN DEĞİL DİRENİŞİN KALEMİ

Onun kaleminde İzmir, yalnızca bir kent değil; bir direniş duygusu, Cumhuriyetin gururlu bir belleğidir. Yazılarında, İzmir’in başına gelenleri bir yenilmişlik duygusuyla değil gururlu bir direnç simgesi olarak anlatır, kırgınlık ve kızgınlık yerine sorumluluğu öne çıkarır.

“Dedemin Tıp Çantası” nedeniyle kendisinden söz etme şansı bulduğum sevgili Yaşar Aksoy’a selamlarımı gönderiyorum.

Bazı insanlar sadece yazdıklarıyla değil, karşı tavırlarıyla ve “susturulamaz” yanlarıyla da kalıcı olurlar. Yaşar Aksoy işte böyle biridir.