Böyle bir Haziran günü kaybetmişiz büyük şairi.
En sağlıklı, en yaşama bağlı olduğu günlerde, 3 Haziran 1963'de aramızdan ayrılmış bu ülkenin, belki de dünyanın en iyi şairlerinden biri olan Nazım.
'Başım ucunda bir de çınar ağacı varsa
Taş maş da istemem' demiş bir şiirinde.

Anadolu'da bir köy mezarlığına gömülmek istemiş, ama bu isteği yerine getirilmemiş.

Memleket hasreti ile yaşadığı Moskova'da toprağa verilmiş.
Müthiş şiirlerinin yanına, yaşama dair ilginç saptamalar da yapmış usta ozan. Bakın Vâlâ Nureddin'e gönderdiği bir mektupta yaşama bakışını nasıl anlatıyor; “Üç türlü yaşamak var. Birincisi yaşadığının farkında olmazsın yani yaşadığını ve yaşamak denen hadiseyi bütün azametiyle idrak etmeden yaşarsın. İnsanların büyük bir çoğunluğu gibi.İ kincisi nerede olursan ol, hangi şartlar içinde bulursan bulun, yaşamak bir saadettir senin için.

Düşünmek, okumak, sevmek, dövüşmek, görmek, işitmek, çalışmak, işkence etmek, nefret etmek hasılı bütün bu maddi ve manevi şeyler bir saadettir senin için. Yani bizatihi yaşamak saadettir.
Üçüncüsü, yaşamak sadece bir vazifedir senin için.

Bazen ölmek nasıl bir vazife olursa, yaşamak da öyle bir vazifedir.

Verilmiş bir sözü getirmektir.

Benim için yaşamak denen hadise, ister hapiste olayım, ister dışarıda, ister sevgilinin eli elimde ay ışığını seyredeyim, ister hapisanedeki odamın tavanında yürüyen tahta kurusunu.

Yaşamak bir saadettir.

Hatta sanırım bizim Türk edebiyatında ''Yaşamak ne güzel şeydir'' diyen ilk şair kulunuzdur.
Şimdi iş değişti.

Yaşamak benim için sadece bir vazife oldu.

İşten bundan dolayı da korkunç, kahrolası bir kuvvete ulaştım.

Taşın, demirin, kuru tahtanın kuvveti.

Niçin bu hale geldim?

Zayıf bir insanken,sadece insanken ne kadar bahtiyardım.

Niçin bu bahtiyarlığı kaybettim?

Niçin böyle kuvvetli bir insan oldum?

Bunun sebebi bir değil yığınla...

Yazmaya değmez.
Yaşamak vazife haline gelince elden geldiği kadar da uzun yaşamak icabediyor.''
Nazım'ın mektubu özetle böyle.

Sanki o günlerden bugünleri anlatıyor.
Üç aya yakın bir süredir evlerine hapsedilen 68 kuşağının yaşamayı bir vazife olarak kabul etme zamanı şimdi...
Zamanında Nietzsche söylemiş zaten;
''Bizi öldürmeyen güçlendirir.''