Filipinler Cumhuriyeti, Pasifik Okyanusu'nun batısında yer alan bir Güneydoğu Asya ülkesi. Ülke irili ufaklı 7 bin 645 adet ada ve adacıktan oluşuyor. Bunların ancak 880 tanesinde yerleşim bulunuyor. 4 bin adanın ise hala ismi bile yok.

Hazırlayan / İsmail Ragıp GEÇMEN

Makati.original
Seyahatimizin son durağı olan Filipinler'in başkenti Manila, 4,5 saatlik bir uçak yolculuğundan sonra nemli, bunaltıcı havasıyla karşılıyor bizi. (Cebu Pasific Air/Saigon-Manila 108 $)
Filipinler, resmî adıyla Filipinler Cumhuriyeti, Pasifik Okyanusu'nun batısında yer alan bir Güneydoğu Asya ülkesi. Ülke irili ufaklı 7 bin 645 adet ada ve adacıktan oluşuyor. Bunların ancak 880’inde yerleşim bulunuyor, 4 bin adanın ise hala ismi bile yok. Adaların bazıları muazzam büyük şehirlere ev sahipliği yaparken, bazıları ise ancak üzerinde uzanılıp güneşlenecek bir kıçlık büyüklükte. Ülkede 100 milyonun üzerinde nüfus yaşıyor. Filipinler’in başkenti Manila’nın da bulunduğu Luzon, orta kesimde Visayas ve güneyinde Mindanao olmak üzere başlıca üç ada grubu bulunuyor. Başkent Manila 12 milyona yaklaşan nüfusu ile ülkenin en büyük şehri. Filipinler para birimi Peso (PHP) ve 1 USD yaklaşık 50 Pezo. Filipinler, Türk vatandaşlarına 30 güne kadar vize uygulamıyor. Alkışlarımız onlara.

Manila-(1)

Başkent Manila, kalabalık ve gürültülü caddeleri, tıka basa dolu metro istasyonları ve jeepneylerin altüst ettiği bir trafik içerisinde kaotik bir yaşam sürüyor. Egzozdan kaynaklı ciddi bir hava kirliliği var. Manila merkezindeki caddelerin biraz dışına çıkıldığında, teneke evlerden yapılmış barakalarda yaşayan yüz binlerce insan bulunuyor. Kucağında daha 1 yaşını doldurmamış bebekleriyle, kaldırımda kartonda yaşayan insanları görmek şaşırtıcı değil burada. Her biri trafik canavarı olan gürültülü jeepneylerin tıkadığı trafik, korna sesleri, çöp dolu idrar kokan sokaklar, yol kenarlarında yatan çıplak insanlar, dilenen çocuklar, sokak satıcıları… Yoksul yaşamlarını köylerde bırakıp, umutlarla şehre sığınmış insan yığınlarının yaşadığı bu şehir, tüm bunlara rağmen Asya’da en fazla yerleşik yabancının yaşadığı başkentlerin başında geliyor.
Manila böyledir ama çoğunlukla büyüler adamı Filipinler. Ucuzdur bir kere. Manila’nın dışında doğası, denizi, insanı, havası güzeldir. Rahatlatır adamı, dönesin gelmez, ayakların geri geri gider. Birçok adada yol bile yoktur. Birçok adada elektrik de yoktur. Teknelerle veya motorlarla adaları gezebilirsin ancak. Bu adaların çoğunda araba, polis, asker yoktur. Kulağa hoş geliyor değil mi?

80

Tropik bitkileriyle harika manzaralı adaları, bozulmamış beyaz kumlu kumsalları, yağmur ormanları, doğa harikası ilginç yerleri, gelişmiş otel ve hizmet kültürü, her türlü yemeği bulabilme şansı ve en önemlisi belki de fiyatların ucuzluğu ile dünyanın turizm cennetlerinden biri Filipinler.
İster sualtına aşık bir tüplü dalışçı ister kayalıklardan atlamayı seven maceraperest, ister bembeyaz kumlarda tembel tembel yatmayı seven bir tatilci, isterse yerel lezzetlere düşkün bir gurme ya da etnik kültürleri ve inançları öğrenmeyi seven bir kâşif olun, Filipinler hepsini karşılayacak bir ülkedir.

JEEPNEY ÇILGINLIĞI

Sabahın ilk saatlerinde karşılıyor bizi Filipinler. Nemli, gürültülü ve boğucu bir Manila günü daha başlıyor. Yorgun ve uykusuzuz. Hemen hostelimize gidip birkaç saat uyku çekmeye can atıyoruz. 16 saatlik tren yolculuğu ardından 4,5 saat süren uçak yolculuğu perişan ediyor insanı, ayağını uzatıp uyuyamamak ne kadar kötü ne yaparsan yap dinlenemiyorsun. Uyku düzeni değişiyor, iklim, saat değişiyor, sersemliyorsun. Önceden rezervasyon yaptırdığımız hostel cehennemin dibinde bir yerdeymiş, oda yine penceresiz üstelik yine birleşik yataklı. Üstelik saat 2’den önce giriş yapamıyorsunuz, “yapmak isterseniz bilmem ne kadar daha pezo ödemeniz gerekir” denince orada kalmaktan vazgeçiyoruz. Gerçi 1 gün kalacağız Manila’da sadece ama yine de uyku uyuyabilmek çok önemli, ayakta zor duruyoruz. Kendimize biraz daha yüksek fiyata ama iyi bir yerdeki uygun bir otelde oda buluyoruz. (Otel Red Planet 1250 Peso=25$).
Manila’da fiyatların yüksek olması bir yana birçok konaklama yerinde yer de yok. Uzakdoğu’da özellikle Filipinler’de konaklama konusunda booking.com'dan daha çok kullanılan agoda.com adında bir site daha var. Bazı yerlerdeki fiyatları çok uygun ancak booking.com’un aksine rezervasyon yapamıyor, doğrudan parayı ödüyorsunuz, bu yüzden de beğenmezseniz geri dönüşü olmuyor. Rezervasyonu yapmadan yeni yerimize yollandık. Resepsiyondaki kız 25 yerine 34 $ isteyince agoda.com'daki fiyatı söyledik. Kız “evet, ama oradan yaparsanız o fiyat” diyor, kestirip atıyor. Yine rica minnet wi-fi şifresini alıp, ‘agoda’ üzerinden paramızı ödeyip odamıza çıkıyoruz. Şehrin iş ve eğlence merkezi konumundaki Makati bölgesindeki otelimizde, dışarıdan gelen yeni günün ışıklarına engel olmak için perdeleri kapatıp tertemiz çarşaflı yataklarımıza uzanıyoruz. Kalktığımızda hava çoktan öğleden sonraya dönmüş, sabahtan başlayan sıcak hava kalabalık ve boğucu gürültüyle birleşip şehrin üstüne bir kâbus gibi çökmeye başlamış.

DSC_0050_3
Bu ilginç ülkede dikkat çeken bir özellik, ülkenin şehirlerindeki toplu taşıma araçları olan Jeepney denilen araçlar. II. Dünya Savaşı sonrasında ülkeden ayrılan Amerikalıların bıraktıkları askeri jeepler, bugün ülke kültürünün sembollerinden birisi haline gelmiş. 1953’lü yıllardan itibaren bu araçlar modifiye edilmeye başlanınca, dünyaca ünlü ‘Jeepney’ denen araçlar ortaya çıkmış. Birçoğu el emeği ile detaylarına dikkat edilerek yeniden yaratılan bu eski Amerikan Jeepleri, yetenekli ellerden geçerek ortadan kesilip uzatılıyor ve yeniden yaratılıyor. Bugün Manila sokaklarındaki jeepneylere dikkatli bakarsanız birbirinin aynısı olan iki Jeepney dahi göremezsiniz. Filipinler yaz kış sıcak olduğundan bu araçların ön camı dışında başka yerlerinde cam bulunmaz. Oturduğunuz bölüm oldukça basık olduğundan şoföre para uzatırken kafanızı tavana vurmamaya dikkat etmeniz gerekir. Vurdum oradan biliyorum. E-jeepney olarak adlandırılan elektrikle çalışan modelleri üzerinde çalışmalar sürüyormuş. Ancak çok gürültülü çalışmaları ve yarattıkları çevre kirliliği çözülemezse jeepneylerin geleceği pek parlak görünmüyor.

Manila

BERBAT BİR DÜNYA

Çıkıp bir şeyler atıştırdıktan sonra Ercan ‘ben burada biraz fotoğraf çekmek istiyorum’ deyince buluşmak üzere yer ve saat belirledikten sonra ayrılıyoruz. Büyük ve geniş bulvarlardan geçip ara sokaklara dalıyorum. İnşaatlar, otobüsler, gürültüyle arka arkaya bizim dolmuşları aratmadan kornalarla geçen jeepneyler... Akşamüstü Ercan’la yeniden buluşup hem yemek yemek hem de eğlence caddesi Burgos’u görmek için önce şehrin gelişkin bölgesi Makati caddelerine dalıyoruz. Biraz yürüdükten sonra “gel otur eğlence garanti” diye bas bas bağıran ve her yerinde Küba’dan izler taşıyan Havana Clup’ta oturup biralarımızı yudumluyoruz.
Duvarlardaki posterlerde Fidel purosunu tüttürürken, yakışıklı devrimci Che ağız dolusu gülüyor. Bir başka fotoğrafta binlerce insanın önünde yürüyen Fidel, Raul, Che ve devrimin diğer liderleri birbirlerinin kollarına girmiş, Havana caddelerinden bize bakıyor. Küba’nın o rengârenk bayrağı... Masalar, yaşlı batılı erkekler ile el ele tutuşmuş 18-20'lik Filipinli dilberlerle dolu. Birkaç masada henüz kendine böyle kavalye bulamamış olan kızlar taliplerini bekliyor.
San Miguel biralarımızı içip Manila’nın eğlence kalbi Burgos caddesine yürüyoruz. Burgos, sokaklara taşan müzikleri, neredeyse Havva annemiz kılıklı kızları ile Amerikan filmlerinde gördüğümüz gece kulüpleri ile dolu bir yer. Bu kulüplerin kapısında yakışıklıca adamlar ve güzelce kızlar sizi ısrarla içeriye davet ediyor, girişte para falan yok, oturmak zorunda da değilsin, gir dolaş çık. Burada herkes devamlı gülümsüyor. Biz de bir kulüpten diğerine girip çıkıyoruz. Yarı çıplak kızların bir kısmı masalarda, bir kısmı barda bir kısmı da sahnede dans ediyor. Genellikle içerideki müşterilerin etrafında 5'er 10'ar kız da kendilerine içki ısmarlatıp işletmeye para kazandırmanın derdinde oluyor. 15-25 yaşları arasındaki kızların üstlerinde hiçbir şey yok, altlarında ise hiçbir şeyden bir fazlası var, sadece iç çamaşırları. Burgos ve aslında tüm Makati bölgesindeki hareketli sokakların çoğunda dünyanın en eski mesleğini icra eden genç kızlar son derece rahat bir şekilde size yanaşıp saatlik ve gecelik ücretlerini söylüyorlar. İlgilenmediğimizi söyleyince de uysalca uzaklaşıyorlar. 30 yaşın üstünde birini de görmedim, sanırım acımasız rekabet onları uzaklaştırıyor. Berbat bir dünya...
Manila’dan sonra yolumuz dünyada yıldızı giderek parlayan Coron adası olacak. Öğleden sonraki uçuşumuzdan önce Manila’yı bir kez daha tavaf ediyoruz.

Manila.original

NERELERİ GÖRMELİ

Tabi Manila’ya ilk kez gelenler için görülecek çok yer var. Malay, İspanyol, Amerikan, Çin ve Arap kültürü etkisi altında harmanlanmış bir şehir olan Manila, İspanyol döneminden kalma eski kilise ve katedralleri, renkli gece hayatı ile öne çıkıyor. Gökdelenleri, plazaları, lüks otelleri ve gece kulüpleri ile Makati bölgesi orta ve üstü bütçeli gezginlere hitap ederken, Adriatico Caddesi ise düşük bütçeli sırt çantalı gezginler için uygun. Her iki bölge çevresinde çok sayıda hostel, otel, restoran, gece kulübü ve bar bulunuyor.
Manila’da 1589’dan kalma San Agustin Kilisesi, Asya’nın ilk üniversitesi ‘University of Santo Thomas’, ulusal kahraman Dr. José Rizal’ın anıtının da bulunduğu Rizal Park ve Manila Bay, Ulusal Müze, Greenbelt Park ve 4,5 km uzunluğundaki tarihi ‘Intramuros’ surları gezilecek yerlerin başında geliyor.

ASYA'NIN FANTASTİK ÜLKESİ

Filipinler, 20’den fazla aktif volkanı, dünya mirası 2 bin yıllık pirinç tarlaları, 100’den fazla etnik topluluğu, şahane tropikal adaları ve güler yüzlü insanlarıyla Asya’nın kıyısında, fantastik (ne demekse), şahane ülkelerden birisi. Dünyanın en uzun kıyı şeridine sahip ülkelerinden olan Filipinler’in, adalarının ve kumsalların güzelliği boru değil, dillere destan.
Filipin Adalarına ilk Malaylar göç etmiş. Bunu Hintli ve Çinliler takip etmiş. Portekizli kâşif Ferdinand Macellan, 1521’de Filipinler’e varan bilinen ilk Avrupalı olmuş. Ünlü denizci Macellan, yerli savaşçıların lideri Lapu-Lapu ile girdiği bir çatışmada öldürülmüş.
333 yıl boyunca İspanyol hâkimiyetinde kalan ülkenin ismi, İspanyol Kralı II. Filip’ten geliyor.
İspanyollar 1565’ten itibaren 333 yıl ülkeyi sömürge olarak kullanmış. 1898’da İspanyol-Amerikan savaşı sonrası Amerikalılar, 20 milyon dolar ödeyerek Filipinler’i İspanyollardan satın almış. Filipinler Cumhuriyeti ise resmen 1946’da kurulmuş.
Ferdinand Macellan’ın 1521’de ülkeye gelmesiyle Filipinler Hristiyanlıkla tanışmış ve kılıç zoruyla Hristiyan olmuş. Günümüzde ülkenin yaklaşık yüzde 86’sı Hristiyan. 14. yüzyıldan itibaren İslamiyet’le tanışan Filipinler nüfusünün yaklaşık yüzde 10’u da Müslüman. Müslümanların çoğu ülkenin güneyindeki Mindanao adasında bulunuyor.

Uzakdoğu (1) Malezya

Uzakdoğu (2) Penang ,Malezya

Uzakdoğu (3) Phnom Penh, Kamboçya

Uzakdoğu (4) Sihanoukville, Kamboçya

Uzakdoğu (5) Kamboçya

Uzakdoğu (6) Samloem, Kamboçya

Uzakdoğu (7) Vietnam

Uzakdoğu (8) Vietnam

Uzakdoğu (9) Vietnamın Cennet Köşeleri

Uzakdoğu (10) Can Thao, Vietnam

Uzakdoğu (11) Ho Chi Minh City , Vietnam

Uzakdoğu (12) Hoşçakal Vietnam