Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nu dört yıldır düzenleyen Sema Gür: Bisiklete herkesin binebildiğini, hatta çok güzel bindiğini, o da yetmezmiş gibi süslü püslü bindiğini göstermek için 24 Eylül’de yollardayız.

Röportaj / Engin YAVUZ

SUSLU12Süslü kelimesi aslında bir duruş. Çünkü Türkiye’de kadın olmak çok zor. Süslü olmak; “Sana ne istediğim gibi bisiklete binerim” demek.
Yaptır saçları, sür parfümünü, giy kokoş elbiseni, tak şalını, sür rujunu-ojeni, giy topuklunu, bisikletini de süsle, çık yollara.Sema Gür 44 yaşında… 20 yıldan bu yana İzmir Amerikan Koleji’nde tarih öğretmeni olarak görev yapıyor. Ama O’nu İzmir’e tanıtan tarih öğretmenliği değil, Süslü Kadınlar Bisiklet Turu… Sema Gür’ün, 2013 yılında 200 kadınla başlattığı etkinliğe geçen yıl yaklaşık 3000 kadın katıldı. Kendisiyle öğretmenlikten, bisiklet sevgisinden, 24 Eylül’de yapılacak Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’ndan söz ettik.

Kendinizden söz eder misiniz, nerede doğdunuz, nerede okudunuz, mesleğiniz nedir?

1973 Bandırma doğumluyum. İlkokula kadar Aksakal Nahiyesinde elma ağaçlarının tepesinde köpeklerim, tavuklarım, kedilerimle büyüdüm. Anne ve babam öğretmendi. Tayinleri çıkınca maalesef şehre taşındık. İlkokula başladıktan 1 ay sonra şehir okuluna geçiş yaptık. Ben mutsuzluktan okuma yazmayı unuttum. Sonradan hatırlattılar! Liseyi Bandırma’da bitirdim. Liseden sonra İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Tarih Öğretmenliği bölümünü kazandığımı şaşırarak öğrendim. Çünkü o bölümü yazdığımı hiç hatırlamıyorum. Tarihi de hiç sevmezdim. Ancak zamanla öğrendiğim şeylerin tarih olmadığını, bambaşka bir şey olduğunu öğrendim ve sevdim. 1997 yılında İzmir Amerikan Koleji’ne tarih öğretmeni olarak mülakatla girdim. Yaklaşık 20 yıldır aynı özel kurumdayım.

38 YAŞINDA ÖĞRENDİM
Bisiklete ilginiz ne zaman başladı. Daha önce aile büyüklerinden bisiklet kullanan var mıydı?

Babam Bigalı. Biga’da bisiklet doğal hayatın bir parçasıdır. Ama herkesin bisikletle dolaşıyor olması o zamanlar benim hiç ilgimi çekmedi. Küçüklüğüm haricinde bisiklete 38 yaşıma kadar binmedim. Bisiklet kullanma fikrim 38 yaşımda arkadaşlarımın bisiklet turlarına gitmeye başlaması ile oluşmaya başladı. Yaz tatilinde Bandırma’da babama bisiklete binmeyi bilmemenin eksiklik olduğunu anlattım ve o da bana “hadi gel geç de olsa öğren o zaman” dedi. Böylece Bandırma’da bisiklete binmeyi 38 yaşımda öğrenip İzmir’de arkadaşlarıma sürpriz yaptım.
Ailemde bisiklete kimse binmiyordu. Babam gençliğinde çok severmiş. Şimdi ablam da öğrendi o da biniyor.

Bisiklet nedir sizce, bisikleti neden seviyorsunuz?

Bisiklet bir yaşam tarzı. Yani ona çok özel anlamlar yüklemiyorum aslında. Doğal hayatımın bir parçası oldu 5 yılda. Bir yere gidilecekse bisiklete binilir ve gidilir. Bisikleti beklemezsin otobüs bekler gibi. Biner gidersin işte. Özgürlüktür, yüzüne vuran rüzgardır bisiklet. O yüzden seviyorum.

SUSLU13

DOĞA İLE BÜTÜNÜZ

Bisiklet dışında doğa ile ilişkili neleri seviyorsunuz?

Hayatımın bir kısmı köyde geçti. Her zaman doğanın içindeydim. Şehri çok sevmemiştim. Şimdi de sık sık şehirden kaçıyoruz dostlarımla. Bisiklet turlarında dağlarda çadırda kalıyoruz. Ayrıca her zaman kedim köpeğim oldu. Doğanın parçası her şey sevilir ki. Biz doğa ile bir bütünüz.

Okulda öğrencilerinize bisikletin tarihini de anlattınız mı?

Okulum özel okul ve öğrencilerime sadece tarih anlatıyorum. Sanayi Devrimi konusu geldiğinde tabii ki bisiklet dersimin konusu oluyor. Zaten bisikleti uzun uzun anlatmama gerek yok. Yaşayarak görerek onların da hayatlarına bisiklet girmeye başladı.

Süslü Kadınlar Bisiklet Turu fikri aklınıza nereden geldi, bu organizasyon ile neyi amaçladınız?

Ben bisiklete binmeyi geç öğrendim. İlk başladığım zamanlarda bana yardımcı olan yakın arkadaşlarım olmasaydı cesaret edip de bisikletimle yollara çıkamazdım. Ben de İzmir kadınlarına cesaret vermek istedim. Çevremde 38 yaşımdan sonra nasıl cesaret edip de turlara gittiğimi, bu yaştan sonra nasıl uzun turlara gittiğimi soran çok kadın oldu. Çoğu insandan duyduğum ise, bisikletlerinin balkonda, bodrumda çürümüş olduğuydu... Beni cesaretlendiren arkadaşlarım vardı, o zaman evlerinden bisikletlerini çıkarıp kadınları yollara dökecek bir şey yapmam gerektiğini düşündüm. Bisiklete binmeyi az bilen kadınlar da varolan turların erkek egemen tavrından yakınıyordu. Onları cesaretlendirecek bir hareket yapabileceğimi düşündüm.
Başlangıçta derin bir felsefe ile başlamadım aslında.Ufak bir dokunuş olur diye düşündüm. Süslü kelimesi aslında bir duruş.Türkiye’de kadın olmak çok zor. Çünkü açık ya da üstü kapalı, bir şekilde sizin nasıl davranmanız,ne giymeniz gerektiğine toplumsal baskı karar veriyor. Süslü olmak aslında “Sana ne istediğim gibi bisiklete binerim” demek. Yani amacımız dikkat çekmek, daha çok kadının bisiklete binmesini sağlamak.

SUSLU14

Bu yıl nasıl bir etkinlik planladınız, detaylı olarak anlatırsanız sevinirim…

Turumuzu hep sosyal medya üzerinden örgütledik.2013 yılında öylesine başlamıştı. 5-10 kişi ya gelir ya gelmez demiştim arkadaşlarla gülmüştük. Biz bize takılır döneriz diye Konak Meydanı’na gittiğimizde yaklaşık 200 kişi görünce şok olmuştuk. 2016 yılında yaklaşık 3 bin kadın gelmiş. Muhteşem bir görüntüydü. Şimdi çok büyüdük. Bunu sosyal sorumluluk projesine nasıl dönüştürürüm diye düşündüm ve bir bisiklet fabrikası bizim için EÇEV’e kız çocukları için burs parası yatırdı. Bu benim hayatta beni tatmin eden en önemli gelişmeydi. Bu yıl EÇEV de bizimle olacak.
Turumuz 24 Eylül saat 17.00’de Konak Meydanı’nda etkinlik ile ilgili basın bültenimizi okumam ile başlayacak ve Alsancak Havagazı Fabrikası’nda sona erecek. Kısa ve yavaş bir sürüş olacak. Tur bitiminde Hakan Doğanay bizlere güzel bir eğlence armağan ediyor. Turda müziğimiz de olacak. Bisiklete biraz estetik, biraz eğlence kattık ve bu daha çok kadını teşvik edecek biliyorum. Bu yıl 50 şehirde aynı gün, Otomobilsiz Kentler Günü’ne de vurgu yaparak turumuzu gerçekleştireceğiz.

KUTU01

Otomobilsiz yaşam

22 Eylül Dünya Otomobilsiz Yaşam Günü’nde, bir günlüğüne kişisel araçların kullanılmaması çağrısı yapılıyor. Bu günde yapılan etkinliklerle toplu taşımanın, bisiklet sürmenin ve yürümenin yaygınlaşması destekleniyor.
Dünyada otomobil kullanımını azaltmakla ilgili ilk etkinlikler, 1973 yılındaki petrol krizine dayanıyor. O dönemde farklı tarihlerde bazı  geçici etkinlikler düzenlense de, ilk planlı projeler 1990’lı yılların ortasında başladı. 1994’ten sonra ilk olarak İzlanda, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde çeşitli etkinlikler düzenlendi. 1995 yılında ise, dünya genelindeki Otomobilsiz Yaşam Günlerine destek vermek amacıyla Dünya Otomobilsiz Yaşam Günü Konsorsiyumu oluşturuldu. Otomobilsiz günler 2000 yılından sonra Dünya Otomobilsiz Yaşam Günü olarak küresel bir konuma geldi.
Etkinliklerin düzenlenmesindeki amaç, daha az aracın kullanıldığı bir yaşam tarzının mümkün olduğu fikrini vermek. Bu tarihte, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de bazı etkinlikler düzenleniyor. Konsorsiyum, 22 Eylül’de şehirlerin bölgenin veya grubun otomobil kullanılmayan ve özenle hazırlanmış bir etkinlik günü düzenlemesini istiyor.Etkinliği düzenleyenlerin gün boyunca yapılan çalışmaları, yakın bir şekilde takip ederek, elde edilen sonuçları halkla paylaşması da son derece önemli.

SEMAGuRAB DESTEKLİYOR

Avrupa Birliği de kendi yürüttüğü kampanyalarla bu hareketi destekliyor. ‘Otomobilim olmadan, şehirde’ isimli kampanya, 1998 yılından bu yana otomobil dışındaki ulaşım araçlarının daha fazla kullanılmasını teşvik ediyor. Avrupa Birliği sınırlarını da aşan söz konusu kampanyaya, 2007 yılında 35 ülkeden, 2.000’in üzerinde şehir ve kasaba katılmıştı. Avrupa Birliği Avrupa Hareket Haftası ile bu kampanyanın kapsamını genişleterek 1 haftaya yaydı.Avrupa Hareket Haftası her yıl 16-22 Eylül tarihleri arasında düzenleniyor.