Yazan/ Özge GÜNERKEN

Yasaklı köpekler konusunun iki temel ayağı var. Birincisi; kötü insanların başta pitbull’lar olmak üzere yapı itibariyle kaslı, kuvvetli köpek cinslerini şiddetle terbiye ederek yetiştirmesi…  Kimileri var ki zavallı köpekleri korkunç şartlarda eğiterek yasadışı dövüşlerden büyük paralar kazanıyor. Kimileri merdivenaltı yetiştiricilik yaparak bu hayvanları en ilkel koşullarda üretip satıyor. Bir de çevrelerine hava atmak için yasaklı köpek “alıp” bilerek yanlış yetiştiren; sokaklarda insanlara, kedilere, küçük köpeklere saldırtan sözde hayvanseverler var.

İşte bu insanlıktan nasibini almamış kişiler nedeniyle ülkemizde bazı köpek cinsleri yasaklı. Bu kişiler durdurulmadıkça, hayvana değil insana yasak getirilmedikçe, “yasaklı köpekler” düğümünü de çözebilmek mümkün değil.

Konunun ikinci ayağında ise “cezalandırılan masumlar” var. İnsanların el bebek gül bebek büyüttükleri; sevgiyle, ilgiyle yetiştirdikleri saldırgan olmayan köpekleri, sırf cinsleri yüzünden toplatılıp barınaklara kapatılıyor. Ve burada bir daha gün yüzü göremeden ölüp gidiyorlar. Öyle manzaralarla karşılaşıyoruz ki; insanın ne yüreği ne aklı ne de ruhu dayanır.

BAKAN SOYLU’YA SESLENDİ

Yasaklı köpeklerin dramını bitirmek adına son olarak Hayvan Hakları Federasyonu - HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya çağrıda bulundu. “Ölüyorlar Sayın Bakanım” başlığı ile bir dilekçe kaleme alan Önder, Hayvan Hakları Yasası’nda tüm hayvanların acı çekmeden, mağdur edilmeden yaşamaları ve korunmaları maddesinin bulunduğunu; ancak sonradan getirilen yasaklı köpekler genelgesinin kanunu ihlal ettiğini hatırlattı. Önder, şu ifadelerle Bakan Soylu’ya seslendi:

“Ülkemizde yasaklanmış olmasıyla bu ırklar için amaç dışında her türlü acı, eziyet ve ıstırap başlamıştır. Bu genelge üzerine tüm ırklarla ilgilenen yetkili kişilerin itirazı, basın açıklamaları, el konulacakların nerede nasıl barındıracakları görmezden gelinip, onlar ölüme mahkum edilmişlerdir.

İçişleri Bakanlığı tarafından temmuz ayında uygulamaya konan ‘Haydi’ (Hayvan Durum İzleme Mobil İhbar Uygulaması) hattı ile hayvanseverlerin, hayvanlara yapılan şiddet, işkence vb. şikayetlerini ilgili kuruma ulaştırabilecek olması bizleri çok mutlu etmiştir. Ancak Haydi'nin de devreye girmesiyle husumet sonucunda en uysal evde bakılan 3 aylık yasaklı olan ırklara el koyma daha da artmıştır.

Devamlı itirazlarımız sonunda TBMM Dilekçe komisyonu 2019’da tekrar toplanıp, yasaklı ırklar için

Bakımevlerinde hayvan refahına yönelik ihlaller doğduğunu ve yeterli altyapının bulunmadığını kabul etmiş; el konularak bakımevine gönderilen hayvanların çoğunlukla aile yanında yaşayan köpekler olduğu, dövüştürülmek üzere bilinçli olarak yetiştirilen ya da agresyon gösteren köpeklerin ise sahiplerinin elinde kayıt dışı olarak yaşamlarını sürdürdüğü ve bunu denetleyecek bir mekanizma oluşturulmadığı bildirilmiştir.

Dünya Veterinerler Birliği hiç bir hayvanın doğuştan saldırgan olmadığını çok net açıklar.

Irk yasaklamanın fayda sağlamayacağı gibi onları barınak ortamında hapsedilmeleri onlar ve sahipleri için en büyük eziyettir Bu köpekler sadece yanlış yetiştirilirse agresif olur.

Önlemler ağızlık takmak, gezdirmede belli tedbirler almakla olur.

Irklar konusunda Uzman Prof. Tamer Dodurga da şöyle der; bir araba kazası olduğunda ceza nasıl arabaya değil de sürene kesiliyorsa, yasaklı köpek veya başka bir köpek bir kişiye zarar verirse cezasının da sahibine verilmesi gerekiyor.”

İŞTE TALEPLER

HAYTAP Temsilcisi Esin Önder, acilen yapılması gerekenleri ise şu şekilde sıraladı:

-Kanun çıkana kadar TBMM araştırma komisyonunun maddelenmiş görüşleri de incelenerek, evde bakılan uysal cinslere el konulmamalıdır.

-HAYDİ ve diğer yetkili kurumlara yeni bir genelge gönderilmelidir.

-Bu zaman zarfında evden el konulan canlar ilgili belediyece kısırlaştırılıp sahiplerine teslim edilmeleri konusunda yeni bir genelge yayınlanmalıdır.