Haber/ Serdar Çelenk

Lüks deyince aklımıza pahalı ürünler, arabalar, giysiler, şatafat, pahalı mobilyalarla döşenmiş zengin evleri gelir ilk etapta. Bir de herkesin ulaşamayacağı görkemli bir yaşantı. Lüksün tanımı aslında kişiye göre değişir. Bu kimine göre pahalı bir mal olurken, diğerine göre ise gerçekleşmesi çok zor olan bir deneyim olabilir.

Bu tanım kalmakla birlikte, kendisini biraz daha geliştirdiğini söyleyebiliriz. Lüks deyince herkesin ulaşamaması gerekir. Herkes bunu yapabiliyorsa, lüks olmaktan çıkar. Peki bu bir deneyim için de geçerli olabilir mi? Olur tabii. Daha doğrusu, özellikle turizmde eğilim pahalı araç, otel ve yemeklerden, çok az kişinin yapabildiği deneyimlere doğru kayıyor.

Yeni eğilimler

Yeni eğilimlere göre, lüks peşinde olan insanlar pahalı bir ürün almaktansa, böyle deneyim yaşamayı tercih ediyorlar. Bu çok zaman pahalı bir maldan çok daha pahalı olabiliyor. Lüksün ulaşılabilirliği kolaylaştıkça, ulaşılması daha zor olan lüks hedeflerin arayışı başlıyor. Burada da deneyim çoğunlukla materyalin önüne geçiyor.

Örneğin İsviçre Alpler’inde deniz seviyesinden 2000 metre yüksekte bulunan duvarları ve çatısı olmayan tek odalı otelde konaklamaya ne dersiniz? Otelin adı almancada “Sıfır Yıldız” anlamına gelen “Null Stern”. Buna karşın gece yatağa girdiğinizde binlerce yıldız size uykunuzda eşlik ediyor. Gürültünün, stresin, trafiğin hakim olduğu günümüz modern hayatına karşılık otelin kurucusu bu tür otellerin “elle tutulmaz ve soyut şeylere odaklandığını” söylüyor. Yani “boşluğu” satıyorlar gibi…

Belki de 1071 yılında Oxford kalesi olarak inşa edilmiş olan, daha donra hapisane olarak kullanılmış buram buram tarih kokan bir binada tatilinizi geçirmek istersiniz. Orada yıllarını geçirmek zorunda kalmış, hatta yaşamını sonlandıran insanların acılarını hissederek. Ama hapisane hücresinde yatıp, beyaz eldivenli garsonların servis ettiği yemeği yiyerek.

Ayasofya Müzesini akşam özel olarak açtırıp, bir rehber-tarihçi eşliğinde gezmek, aynı şekilde parayı bastırıp, kapalı bir günde Topkapı Müzesi’nde eski müze müdürü Prof.Dr. İlber Ortaylı ile sohbet ederek dolaşınca, insanlar kendini çok özel hissediyor. Üstelik bir grup için değil, sadece kendisi, en çok ailesi için yapılınca…

Aktiviteler önemli

Bazen de aktivitelerin destinasyonların önüne geçtiğine tanık oluyoruz. Ülkemizde bunun en iyi örneği Kapadokya. Eskiden sadece Peri Bacalarını görmeye gidilen bölgede balon deneyimi destinasyonun önüne geçmiş durumda. Sabah güneşin doğuşunu ve Peri Bacalarını balondan seyretmek bu bölgeye gelen pek çok kişinin ana amacı oldu.

Lüks ulaşılması zorlaştıkça pahalılaşıyor. Herkesin yapamadığını yapabilmek insana farklı bir doyum sağlıyor. Bunlardan biri de uzay seyahati örneğin. Virgin Galactic uzay gemisiyle uzay turu yapmak adına şimdiden bilet alan ünlüler heyecanlara uzaya çıkacakları günü bekliyorlar.

Lüks algısı ülkelere göre çok farklılıklar gösteriyor. Köklü ve zengin bir aileden gelen turist, lüks otel, araç ve servislerin yanında, çok özel deneğimlere odaklanırken, Çin ve Arap ülkeleri gibi sonradan zengin olan ülkelerden gelenlerse, alışık olmasalar da debdebeli bir lüks tatilin peşinde koşuyorlar.

Ütü üstünde sucuk

En pahalı otel odası, en lüks özel uçak, en pahalı yat, en şatafatlı restoran gibi. Bunu yaparken Çırağan sarayının lüks odasında, ütüyü ters çevirip üzerinde sucuk kızartanlar da olmuyor değil.

Dünyada sayısal olarak az olan lüks gezginler, parasal anlamda ise ciddi bir girdi sağlıyor. 2018 yılında 1,6 milyar dolara ulaşan lüks segment turizm, ülkemizdeki genel turizmin içinde sadece yüzde ikiyi oluşturuyor.

Katma değeri en yüksek turizm şekli olan lüks segment ülkemizde de hızla gelişiyor. Bir yıl once İzmir’e şube açan Aida Turizm bu konuda ülkemizdeki açık ara en önemli lüks segment acentası. Bu tür turizmi 17 yıldır sürdüren Adviye Bergemann konusuna hakim bir turizmci. “Eğer bu kişilerin yaşam tarzlarını bilmezseniz, Lüks Segment turizmde başarılı olamazsınız” diyor ve ekliyor;

“İstanbul’da 17 yıl önce başladığımız zengin turizmini Kapadokya, Antalya ve Bodrum’a taşıdık. Kendimin de buralı olmamdan nedeniyle, İzmir’e bir yıl önce bir şube açtık. İzmir bu konuda önemli bir potansiyel. Bu tip turist “gel” deyince gelmiyor. Bir yıldır sürdürdüğümüz çalışmalarla, İzmir için Lüks Turizmde farkındalık sağlamayı başardık. Zengin müşterilerimizden İzmir ve çevresi ile ilgili talepler almaya başladık. Bu İzmir için çok sevindirici bir durum.”

AIDA Turizmin başlattığı lüks turizm hareketinin diğer acentelere de örnek olmasını dilerken, Antalya’nın yanlışlarını yapmadan, katma değeri yüksek, çevreye saygılı, paylaşımcı bir turizm modelinin İzmir turizmine hakim olmasını umuyorum.