Sakarya'nın Hendek ilçesindeki köylülerin okulların tatil olmasının ardından 111 yıllık geleneksel yaylaya zorlu göç yolculuğu başladı.

Dikmen Mahallesi'ndeki kadınlar, günler öncesinden yöresel kıyafetlerini hazırladı, erkekler de koyun ve keçileri yıkayıp boyadı, inekleri örme şeritlerle süsledi.

Okullarda tatil zilinin çalmasının ardından toplu olarak şenlik havasında yaylaya giden mahalle sakinleri, geleneksel kıyafetleriyle kemençe eşliğinde horon teperek yaylaya çıktı.

Yazın hayvanları için serin olması nedeniyle kentin yüksek kesimi olan Dikmen Yaylası'na doğru zil ve çan sesleri eşliğinde yola düşen köylüler, 10 kilometrelik zorlu dik yolu yüzlerce hayvanla katetti.

Traktörlerle eşyalarını ve yavru hayvanlarını taşıyan göçerler, yaylaya geldiğinde meydanda toplanıp bir süre hep birlikte eğlendi. Göçü izlemeye gelenler de yöresel kıyafet giyip bu eğlenceye ortak oldu.

"Okulların zili kapandı hayvanların zili çaldı"

Dikmen Mahallesi muhtarı Menderes Ayvaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bin 750 rakımlı yaylaya göçün başladığını söyledi.

Göç için köylülerin yaklaşık bir hafta öncesinden hazırlanmaya başladığını belirten Ayvaz, "Okulların zili kapandığı an aynı zamanda hayvanların zilleri başlar. Akşamdan hayvanları yıkar süsleriz yöresel kıyafetlerimizi giyeriz. Bu bize atalarımızdan kalma bir mirastır. Bu mirası en güzel şekilde taşımaya devam ediyoruz." dedi.

Hayvanları yıkayıp süsleyip boyadıktan sonra onlara püsküller yaptıklarını anlatan Ayvaz, Trabzon Şalpazarı'ndan gelme dedelerinin kültürünü aynı şekilde burada yaşatmaya çalıştıklarını aktardı.

Ayvaz, 340 hanenin göç ettiğini dile getirerek, "Dikmen Mahallesi'nde 840 hane var, 340'ı yaylaya göçüyor. Mahallenin 2 bin 300 nüfusu var. 6-7 Temmuz'da yayla şenliğimiz var. Yaylanın tepesindeki şehitlikte 17 Ağustos'ta tüm şehitler için Kur'an-ı Kerim okuturuz. Sonbaharda da aynı şekilde köye göç yaparız. Bu yolculuk sonunda da buraya gelmenin güzel bir mutluluğu ve heyecanını yaşıyoruz. Zorlu bir yolculuk ama buraya çıkınca o yorgunluğu rahatlıkla atabiliyoruz." diye konuştu.

"Karadenizli olur da kemençesiz olur mu?"

Köylülerden Hanife Köseoğlu, atalarından kalan geleneği sürdürmek için yöresel kıyafetler giyerek göç yolculuğuna katıldığını ifade etti.

Yayla zamanı ve düğünlerde böyle kıyafetler giydiklerini dile getiren Köseoğlu, "Hayvanlarımızı yıkıyoruz, püsküllüyoruz kendimiz süslenip püslenip yaylaya çıkıyoruz. Kemençesiz olmaz hani üç öğün yemek yiyoruz ya öyle de kemençe dinliyoruz. Karadenizli olur da kemençesiz olur mu? Bu yayla olmasa biz hayvan yapamayız. Gençlerimiz hep boş iş sahası yok iki hayvan veriyoruz, önüne yolluyoruz yaylaya ama ne yazık ki yaylayı elimizden alıyorlar, almasınlar büyüklerimiz duysun benim dediklerimi." ifadesini kullandı.

Trabzon'un Maçka ilçesinden babalarının göç ettiğini dile getiren Fatma Yıldız da köylülerin sabah erken kalkıp ineklerin süslendiğini ve yöresel kıyafetini giydiğini anlattı.

Hazırlandıktan sonra kemençe eşliğinde şenlikle köycek toplanıp yaylaya çıkıldığını ve eğlenceye yaylada devam edildiğini ifade eden Yıldız, "Akşamdan hazırlığımızı yaparız, yüklerimizi hazırlarız. Sabahtan kalktık mı hayvanları yedirir, içirir, püskülleriz onları hazırladıktan sonra biz giyinir hazırlanıp hep beraber müzik eşliğinde yaylamızın açılışını yaparız toplu bir şekilde dedelerimizden ninelerimizden ne gördüysek öyle devam ediyoruz. Yazın buradayız. Benim hayvanım yok ama yine geleneklerimizi uygularız. Biz neredeysek Karadeniz yöresi de oradadır, bize her yer Trabzon." sözlerine yer verdi.

Kaynak: aa