El sanatlarıyla ünlü Tire’nin en eski ustalarından 85 yaşındaki semerci Kamil Bezcioğlu, iyice yaşlandığı halde mesleğini hala severek yapıyor.

Röportaj / Engin YAVUZ

SEMERCI09Bu meslek bir-iki yılda öğrenilecek bir meslek değil ki. Ben tam anlamıyla öğrenmek için 20 yılımı verdim.

Birçok eski el sanatının, ustaların birer birer göçüp gitmesinin ardından güçlükle yaşatılmaya çalışıldığı Tire’de, ilerlemiş yaşına karşın hala yıllar önceki mesleğini ısrarla sürdüren ustalar da var. Bu ustalardan 85 yaşındaki Kamil Bezcioğlu, hala yılların verdiği alışkanlıkla Yeni Mahalle Soğanpazarı Sokak’taki dükkanını erkenden açıyor, eskisi kadar gücü olmasa da gün kararıncaya kadar küçük dükkanında siparişleri karşılamaya devam ediyor. Geçenlerde Kamil ustanın dükkanına uğradık, çayını içtik, sohbet ettik. Gazete 9 Eylül okurları için kendisini tanımak istedik.

Bize kendinizden söz eder misiniz, bu mesleğe nasıl başladınız?

Tireliyim. 85 yaşındayım. Sonradan kayınpederim olan beyefendinin dükkanına henüz 15 yaşındayken çırak olarak gelmiştim. Yıllar geçti, mesleği öğrendim, büyüdüm, askerliğimi yaptım ve sonra ustamın kızıyla evlendim. Tam 68 yıldır Tire’de semercilik yapıyorum. Bu işi yapan sadece iki kişi kaldık Tire’de. Bizden sonra devam edecek kimse var mı diye sorsanız hiç sanmıyorum. Evliyim torunlarım var. Aslında bu yıllar evde oturup ailemle, torunlarımla ilgilenmem gereken, dinlenmem gereken yıllar. Ama eşim felçli, 13 yıldan bu yana eşime bakıyorum. Keyfimiz hiç yerinde değil. Her sabah bu dükkanın kepengini açarak moralimi düzeltiyorum aslında. Akşama kadar oyalanıyorum burada. Bunun dışında zamanımın tamamı evimde, eşimin yanında geçiyor. Her dakika, her saat hayır duasını alıyorum ya bu yetiyor bana…

Ürettiğiniz semerlere eskisi gibi ilgi var mı hala?


Yıllar önce günde en az bir tane semer hazırlıyordum. Son zamanlarda artık üç-dört günde bir semer. Zaten semere eskisi gibi talep yok. Ova taraflarında hayvancılık bitti. Otomobiller, traktörler, motosikletler çoğaldı. Ama dağ köylerinde hala ata binenler var, yük taşıyanlar var. Semerleri genelde yük atları için kullanıyorlar. Dağdaki bahçesinden ceviz, kestane, incir topluyor, atla taşıyor evine ya da pazara. Semerlerin çoğunu atlar için yapıyorum ama arada evlerine dekor olsun diye semer siparişi verenler var. Son zamanlarda turistik yerlerden de daha küçük boyutta semer siparişleri almaya başladım.
ZOR AMA KEYİFLİ


Nasıl bir meslek semercilik?

Semercilik çileli, zor ama keyifli bir meslek. Semer yaparken ağac, deri, saz ve keçe kullanıyorum. Süslerken de renk renk boncuklar ve renkli keçelerden yararlanıyorum. Çok genç geldi çalıştı yanımda ama bu iş pek ilgilerini çekmedi. Gençler artık böyle mesleklerle ilgilenmiyor. Bana göre bu meslek bitti. Geçenlerde Tire Halk Eğitim Merkezi’nden geldiler, öğrenmek isteyenlere kurs verir misin dediler. Bu meslek bir-iki yılda öğrenilecek bir meslek değil ki. Ben tam anlamıyla öğrenmek için 20 yılımı verdim.

SEMERCI06

At sahipleri semer fiyatları için ne diyor?

Bir semer 500-600 liraya satılıyor. Malzeme olarak bakmayın yalnızca, harcadığım emeğin bedeli yok. Artık insanların alım gücü çok zayıfladı. Atına semer yaptırmak isteyene bu fiyatı söylediğimde şaşırıyor,

SEVEMEDİM TERZİLİĞİ.


Semercilik gençliğinizde istediğiniz bir meslek miydi?

Kendim de yıllarca at ve eşek besledim. Merak vardı bende. Sanırım dedemlerden kalan bir alışkanlık. İlk mesleğim terzilikti, pantolon dikmeyi öğrendim. Ama sevemedim terziliği. Bu mesleği seçtim. Çok yaşlandım ama yalnızca Tire’de değil birçok yerde müşterilerim var. Kemalpaşa’dan geliyorlar, Şirince tarafından geliyorlar, dağ köylerinden geliyorlar. Gücüm yettiğince karşılıyorum siparişlerini.

SEMERCI02

İlçeye gezmeye gelenler arasında ürünlerinize ilgi gösteren var mı?


Yeni Mahalle Soğanpazarı Sokak’taki bu işyerinde yıllarım geçti. Bir süre önce buradaki bütün sokaklar, bütün eski yapılar Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edildi. Eskiden kepenkleri tahtadandı şimdi daha sağlam malzemeden yaptılar. Son zamanlarda çok turist gelmeye başladı. Hele benim semerci dükkanını görünce çok şaşırıyorlar, çok ilgileniyorlar, bol bol fotoğraf çekiyorlar.
Sizin gibi, yıllar önceki mesleğini hala sürdürenler var mı Tire’de?
Keçeciler var, urgancılar var, terlik yapanlar var, hasırcılar var, nalbant kaldı mı bilmiyorum. Bu mesleklerin gelecek nesillere aktarılması gereken ama ne kadar başarılı oluyorlar bilmiyorum. Bu meslekleri sürdürenlerin çoğu benim gibi yaşlı. Biz gittikten sonra yaşayacak mı, unutulacak mı hep merak eder dururum.

URGANCI

Tire’de yaşayan eski el sanatları Urgancılık

Tire’nin sembolü olup urgancılık deyince kenevirden üretilen kendir urgancılığı akla gelmektedir. Tarihi antik çağa kadar uzanan el urgancılığının Tire kültür tarihinde oldukça eskiye dayanan bir geçmişi vardır. Küçük Menderes ovasının verimli topraklarında yüzyıllar boyunca bölgenin en kaliteli kendiri yetiştirilmiş ve beyazlığı ve sağlamlığı ile tüm yurtta ün kazanmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethederken, Tire’li ustaların ördüğü urganla gemilerini karadan Haliç’e çektirdiği rivayet edilir. Osmanlı Donanması’nın halatları da Tire’de dokunmaktaydı. Bu nedenle kent yüzyıllar boyu Kendir Vergisi’nden muaf tutulmuştur. Osmanlı döneminde binden fazla olan çark sayısı, 1951 yılında Tire Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yayınlanan kitapta 600 çark olarak geçmekte iken günümüze 50 çark kalmıştır. Şu anda 50 kadar aile evlerinde urgancılıkla geçiniyor.

Nalıncılık

Yöresel özellikleriyle öne çıkıp üne kavuşan, kadife üzerine sırma ile işlenmiş nalınların ilk kez Tireli ustalar tarafından yapıldığı söylenir. Çeyiz sandıklarının en önemli eşyalarından, turistlerin hediyelik olarak tercih ettikleri, günümüzde birçok mekanın şark köşelerini süsleyen nalınlar artık Tire’nin en önemli simgelerinden biri. Anlatılanlara göre daha önce evlerin banyolarında ve hamamlarda kullanılan nalınlar, önceleri genç kızlara düğün hediyesi olarak götürülürmüş. Nakışları hafif olanları evlenme yaşındaki kızlara, işlemeleri çok ağır olanlar ise yeni gelinlere götürülürmüş. Tire nalınlarının en önemli özelliği yontulması kolay olduğu ve ıslandığında zarar görmediği için kavak ağacından yapılıyor olması.

SEMERCİPLAKETNalbantlık

Tire’de unutulmak üzere olan alınteri işçiliklerin biri de nalbantlık. Yıllar önce siparişlere yetişemeyen nalbantlar artık motorlu araç teknolojisinin gelişmesiyle zor günler yaşıyor.

Keçecilik

Tire’de el sanatlarının en zor olanlarından biri de keçecilik. Günümüzde fabrikalarda keçe üretimi yapılsa bile Tire’de hala geleneksel yöntemlerle keçe üretimi devam ediyor. Kuzunun ilk kırkımı olan Ağustos yününden keçenin en iyisi, koyunların ikinci kırkımının yapıldığı Nisan yününden ise ikinci kalite keçe imal ediliyor. Günümüzdeki modern evlerde süsleme olarak kullanılan keçe yapımında yün önce hallaç tarafından tel tel ayrılır. Gerekli renk ve motifler hazırlandıktan sonra hasır zemin üzerine dökülen keçe hasırla birlikte düzgünce dürülür ve 3-4 kişi tarafından bir saat bolunca tepilerek dövülür. Ter ile yoğrulmuş yün hamuru denilen keçe sabahtan akşama kadar hazırlanamazsa kalitesi düşer.Tuzuk, süt keçesi, at, deve keçesi, ayakkabı, minder keçesi gibi çeşitleri olan keçeden günümüzde şal, terlik, takı, cüzdan, kemer, yelek, yastık, çanta da üretiliyor.