İzmir hafta başında Nisan yağmurlarıyla yıkandı.

Son zamanlardaki en sevindirici olaydı diyebilirim. Çünkü, korona salgınının daha ne kadar süreceğini bilemiyoruz. Hijyen bir numaralı gereklilik olduğu için ister istemez eskisinden daha çok su kullanıyoruz. Barajlarımızın bir an önce dolması lazım ki, yazı sorunsuz geçirelim.

O yüzden de kendi adıma bu aralar yağmurun sesini duyunca mutlu oluyorum.

Tabii bir de özlem hissi ile doluyorum…

***

Sağanak yağmur, gür sesiyle her bastırdığında, bizim mahallenin sakinleri de balkonlarından ya da pencerelerinden kafalarını dışarı uzatıyor.

Havadaki tertemiz kokuyu içine çekiyor karşı apartmandaki amca…

Kucağında bebeği ile dışarı çıkan baba, gökyüzüne bakıyor hayranlıkla…

Bir başka pencereden kafasını sarkıtan 20 yaş altı genç, gözlerini sokağa dikiyor. Hipnotize olmuşçasına yerdeki su birikintisine düşen damlaları izliyor. Kim bilir ne geçiriyor aklından?

Ben de hem yağmuru, hem de bizim mahalle halkını izliyorum.

Sadece benim değil herkesin içinde inanılmaz bir özlem var; belli…

Sokağa çıkıp hayata karışma özlemi bu…

Sırılsıklam oluncaya kadar yürümenin özlemi…

Koştur koştur hızlıca bir kafeye sığınabilmenin, arkadaşlarla kahve içip dışarıdaki yağmur eşliğinde hoş bir sohbete koyulmanın özlemi…

“Bugün hava yağmurlu, sinema mı yapsak” diyebilmenin özlemi…

Eminim ki korona günlerinde yağmuru izlerken hiçbirimizin aklından; “Oh ne güzel bu sağanakta evimdeyim” düşüncesi geçmiyor. Kimse son sağanakta nasıl da feci şekilde ıslandığını ve sinirlerinin tepesine çıktığını hatırlamıyor bile…

Özlem böyle şey işte… Kötülükleri silip sadece ve sadece güzellikleri getiriyor akla.

Yağmurda dışarı çıkma özgürlüğüne kavuştuğumuz günler de gelecek elbet. Biraz daha sabretmemiz lazım.

Bu arada da hayat hepimize, maddiyat bir yana, aslında daha 1-2 ay öncesine kadar ne kadar zengin olduğumuzu öğretiyor… Eh, bu da paha biçilmez ama bedavaya aldığımız bir ders bence. Değerini bilelim…

***

Bu arada Nisan sonuna kadar yağmurlar aralıklı olarak devam edebilir. Yani bu aralar sokak hayvanları için dışarıya koyduğumuz mamaları güvenli ve ıslanmayacak noktalara bırakmaya dikkat etmekte fayda var.

Sağanak yağmurun olduğu gün kendi bölgemdeki birçok yerde kuru mamaların açıkta bırakıldığı için ıslanıp şiştiğini gördüm. Keza yemek artıklarından hazırlanan mamalar da maalesef su içinde kalmıştı. Kendi adıma uyarabildiklerimi uyardım.

Şu günlerde sokakta hayat durduğu için, kediler, köpekler ve hatta kuşlar bile karınlarını doyurmakta zorlanabiliyor. O yüzden onlar için koyabildiğimiz her kap mama çok değerli. Mamaları korunaklı noktalara bırakalım ki, canlar için çabamız boşa gitmesin…