Yarın sabah yaşıyor olacak mısın?

Nefes nefese yaptığın yarışın anlamı kalacak mı?

Yaşamda kalma savaşın, hiç ölmeyecek gibi yürüdüğün hayat yolu, aslında ne kadar kırılgan…

Belki bir serseri maganda kurşunu, bilemedin, üç kuruşluk gasp mağduru, olmadı ağır bir trafik kazası, hepsini atlattın bir kalp krizi belki…

Kaçınılmaz değil ölüm…

Korkunç senaryoları atıyor bir bir beyin, unutuyor hemen…

Yok sayıyor…

Korkuyor çünkü ölümden…

Ya da diyor ki “Ben ölmem” , “Daha var.”

Hangi yaş almış dostumla konuşsam aynı cümle;

“Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım.”

Ölüm kalleş de, insanoğlu dağlar kadar kendine güvenli.

Kibirlice “Ölmem ben” demek beynin bir oyunu…

Sel var, yıldırım var bilumum afet yaşam yolunda…

Ama her şeyi bilen insanoğlu, kendi ömrünü de biçiyor kibirlice…

“Ben ölmem…”

Ölürsün kardeş…

Önlemini almazsan ölürsün.

Ne olduğunu anlamadan…

….

10 Nisan 2003 idi tarih…

13 saniye süren bir İzmir depremi yaşandı…

Eşyalar havalarda uçtu.

Şiddeti 6'ya yakındı…

Mahalleli sokaklara dağıldı…

Günlerce evlere giremedi kimse…

Unutmakla görevli beyin …

Ne oldu sonuçta?

Yükselen dualar, tanrıya yakarışlar…

Gerisi hikaye, unutuldu gitti…

İzmir 2003 ders olmadıysa, İstanbul sarsıldı geçen gün.

Bilgili profesörler konuştu, toplanma alanları sayılmaya başlandı…

İzmirli ne yaptı…

“Vaah vaaah geçmiş olsun….”

….

Gökmen Ulu arkadaşım bir röportaj yapmış.

Yer bilimci Prof. Dr. Atilla Uluğ diyor ki;

“Bayraklı’ya, Mavişehir’e 50 katlı binaları nasıl dikiyorlar, hayret ediyorum.”

Çünkü buraların altı yumuşak, balçık…

Zamanın belediye başkanı Yüksel Çakmur, bu gökdelenlere sürekli dava açıyordu.

Sürekli muhalefet ettiği için adamın adını İzmir düşmanına çıkardılar.

Para hırsı, işte bu demek…

Bak profesör Uluğ ne diyor?

“İzmir'de her an 6.5-7 büyüklüğünde deprem olabilir…”

Depremle bir hafta geçirdik…

Bir adet büyük küçük belediye başkanı veya valilik veya kaymakamlıktan bir açıklama geldi mi?

“Toplanma yerlerimiz buralarıdır” diyen oldu mu?

“Acil durum senaryomuz budur” diyen var mı?

İzmir’de Hatay caddesinde, Gültepe’de Şirinyer’de, bilumum kalabalık ve eski yerleşim yerlerinde, toplanma alanı neresidir?

Bilen var mı?

Yok…

Vur patlasın çal oynasın…

Hepiniz oturun…

Bizim için sorgulayan bir kişi var…

Hollandalı büyük düşünür Ryan Babel İstanbul depremi sonrası, bir aforizmasında şöyle der;

“What’s your emergency plan?” (Acil durum planınız nedir?)

Söyleyeyim planı;

“Alttan vurdu, çok fenaydı.”

Al sana acil durum planı…

***

Aforizma

Kötülüğünün dokunmadığı biri senden sebepsizce nefret ediyorsa; o, kendinde olmayan bir şeyin,

sende oluşundandır…

***

İl başkanı tartışması

CHP’de il başkanı tartışması başlamış…

Gözler, Tunç Soyer’den önce, Rıfat Nalbantoğlu’na çevrili…

Malum bugünkü natürmortun ressamı kendisi…

Yakışır mı yakışır, ama Rıfat Nalbantoğlu’nu kesmez artık il başkanlığı…

Zannımca hedef Milletvekilliği…

Her ne kadar doğal aday il başkanı Deniz Yücel ve Mehmet Ali Çalkaya’nın ismi geçse de;

Müneccim değilim ama, dengelerden anladığım yeni il başkanı Devrim Barış Çelik…

***

Rüyamda gördüm

Birileri sıkışmış İzmir trafiğine el koymuş…

Köprülerde, kavşaklarda;

“Verdiğimiz rahatsızlık için özür dileriz” falan diyor…

Dozerler kepçeler, delici, kırıcı bil umum uzay aracı…

Yetmiyor, çekik gözlü mühendisler bizimkilerle birlikte.

Proje haritaları açık, kafalarında sarı baret…

Çözecekler belli ki…

Bir sırıtarak uyandım ki;

Aha benim oda…

Alttan da “Çav bela” tınısı falan geliyor uzaktan

Hayaller Paris, gerçekler Smyrna.,..

Batı cephesinde değişen bir şey yok…

Ha Ali Veli, Ha Veli Ali…

***

Böyle de var

Bir insanı sürekli alttan aldığın ve idare ettiğinde, o kişi, zamanla en çok tahammül edemediğin ve öfkelendiğin kişi olur… Sevim H.Tolunay (Psikiyatrist)

***

DELİ ZİYA; “Eğer hala yalnızsan, Allah seni birilerinden koruyor demektir.”