Sınavdan geçiyoruz.
Yalnızca hükümet, muhalefet, parlamento, siyasi partiler, devlet kuruluşları, özel sektör, yargı, sağlık kuruluşları değil, halkımız da sınavdan geçiyor.
Hal böyle olunca medyayı soyutlayabilir misiniz?
Televizyonların kafa karıştıran programlarına hiç girmeyelim.
Yazılı basındaki rezaleti görebiliyor musunuz?
Yandaş, yalaka, tetikçi medya söz birliği etmiş, üzerindeki virüsü çevreye yaymaya çalışıyor.
Birkaç dakikanızı ayırın, bu yalaka medyanın son 15 gündeki manşetlerine bir göz atın, eminin utanacaksınız.

'Biz ne ara bu hale geldik?' diyeceksiniz.
Bir bakıyorsunuz Korona ile mücadelede dünyada bir numara olduğumuzu, kolonya ve maske dağıtan tek ülke olduğumuzu manşetlerine taşıyorlar.
Bir bakıyorsunuz işten çıkarma yasağı altındaki düzenlemeyi çalışanı aç bırakacak olmasına rağmen 'Çalışana Destek' başlığıyla veriyorlar.
Peki bu paçavraların köşe yazarlarına ne demeli?
Ar damarları çatlamış, hayasızca sosyal medyada veya köşelerinde kin kusuyorlar.
Hangi birini anatalım.
Bir tanesi sağlıkçıların gece balkonlardan alkışlanması önerisinde bulunanlara 'pislikler' diyor, ertesi gün Erdoğan aynı öneride bulununca paylaşımını yalayıp yutuyor.
Biri iki saat önceden sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi üzerine sokaklara çıkanlara 'Ayı, Alt tabaka, Lümpen' diyor.
Diğeri 'GeriZekalılar' nitelemesi yapıyor.
Aslında geri zekalının önde gideni kendisi.
Bütün hafta çalışmış, çarşıya, markete gidememiş, alışverişini hafta sonuna bırakmış vatandaşın çaresizliğini anlayamıyor.
Ayrıca vatandaşın bu hükümete güvenmediğini, yasağın haber vermeden daha da uzatılabileceğini düşündüğünü idrak edemiyor.
Bu zeka özürlü yalaka bir makalesinde de bu salgına iyi ki Erdoğan'ın merkezinde bulunduğu Başkanlık Sistemi içinde yakalandığımızı, en zor ve hayati kararların anında alındığını iddia ediyor.
Bir zamanlar solcu olarak bilinen ve maalesef aynı dönemde TRT'de çalışma durumunda kaldığımız bu sıkılmaz adam için yiğit gazeteci rahmetli Uğur Mumcu bakın neler yazmıştı;
''Erkek papatya, Özal'ın yağdanlığı bu fırdöndü. Her türlü arsızlığın, yüzsüzlüğün ve yolsuzluğun sözcüsü ve gözcüsüdür.''
İşte mal bu.
Bir başkası “İki günde kimse aç kalmazdı. Hele bir türk evinde, illa ki buzluğu, kileri doludur. Hayretler içindeyim” diyor.
Biz de hayretler içindeyiz. Bu hatun kendi buzluğunu, kilerini vatandaşın kileri ile karıştırıyor. Hele gazeteci(!) kimliği taşıyan bu hanımefendinin Gaziantep Belediyesi'nin açtığı ballı ihaleye tek başına girip 555 bin lirayı cebe attığını duyunca daha çok hayretler içinde kalıyoruz.
Bunların içinde CHP'li belediyelere saldırmak da bir moda. Sokağa çıkma yasağı mı istiyorsun? O zaman teröristsin.
Dertleri bu belediye başkanlarını gözden düşürmek. Bir tetikçi de İstanbul Belediye Başkanı'nın terör örgütleriyle ortak tavır eylemi içinde olduğunu iddia edecek kadar rezilliğin içinde.
Bakın bunlardan birinin sabıka kaydına; tehdit, yaralama, resmi belgede sahtecilik, hakaret, Atatürk'ün anısına hakaret. Adamın toplam 16 mahkumiyet kararı var.
İşte en az Covid-19 kadar tehlikeli viral medya. Var güçleriyle kendi enfeksiyonlarını yaymaya çalışıyorlar.
Geride namusuyla halkın haber alma hakkına hizmet eden, kahramanca mücadele eden 3 televizyon, 3 buçuk gazete...
Erdoğan 'Asıl virüs medyada' demiş.
Doğrudur. Sorun virüsü iyi teşhis edebilmekte...