Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Paris'te düzenlediği ortak basın toplantısına Fransız bir gazetecinin Suriye’ye silah yardımı iddiası damgasını vurdu.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Fransız gazeteciyi sorduğu soru nedeniyle azarladı.

Erdoğan Fransız gazetecinin, MİT TIR'ları meselesini gündeme getirerek Türkiye'nin Suriye'ye silah göndermesini sormasına ise şöyle tepki gösterdi: “Sen şimdi FETÖ ağzıyla konuşuyorsun. Çünkü o operasyonu yapanlar FETÖ'nün savcılarıydı. Şu anda o savcılar içerideler. ABD'nin dört bin tır Suriye'ye getirmiş olduğu silahları neden sormuyorsun. Gazetecisin ya, bunların üzerinde de dursana? Bunları yazın. Sorularınızı sorarken, bu noktada hassas olun ve başkasının ağzıyla konuşmayın. Karşınızda da bunları da kolay kolay yutacak bir insan yok. FETÖ ağzıyla konuşmamayı da öğrenin” diye konuştu.



Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da, terörle mücadelede Türkiye ile işbirliği konusunda yöneltilen soruya, “Benim cevabım, bugün bütün bölgede Türkiye'yle iyi bir işbirliği içinde çalışıyoruz. Terör konusunda gerçekten iyi bir işbirliği var. Gelen bütün göçmenler Türkiye'ye de istikrarsızlık getirebilir. Bu kaliteli bir işbirliğidir. Terör konusundaki işbirliğimiz çok iyi. Çıkarlarımız aynı, Suriye'de kesin bir barış süreci oluşturmak. Bizim bugün tek bir hedefimiz var. Suriye'de kalıcı barışın oluşturulması - tüm azınlıkların dahil edilmesi - Tek bir Suriye içinde kalınması. Bu Türkiye'nin de çıkarınadır. Türkiye 900 km sınırı var, bu olmazsa birincil mağduru olur. O nedenle bu konuda birlikte çalışıyoruz” dedi.

Macron, terörle mücadelede Türkiye ile işbirliğinin süreceğini de belirtti ancak IŞİD sonrası Suriye ile ilgili, "Silahlı çatışmalar bittiğinde yeni bir süreç başlayacak. Masanın etrafında oturan herkesin çıkarları Erdoğan'ın çıkarlarıyla aynı değildir. Onlar kendi iktidarlarını güçlerini oturtmak istiyorlar. Suriye halkı kendi kaderini belirleyecektir” diye konuştu.

Bir başka Fransız gazetecinin ifade özgürlüğü ve Türkiye'de tutuklu işadamı Osman Kavala'yla ilgili sorusuna da Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kavala'nın avukatları var, iyi. Burada da bu avukatlar bayağı iş görüyorlar, çalışıyorlar. Ama İstanbul'daki 2013 Gezi olaylarının perde arkası bunlar. Gezi’nin geri planındaki aktörleri olduğunu ben hanımefendiye hatırlatayım da onun üzerinde de bir çalışma yapsın” yanıtını verdi.

Türkiye ile ilgili; Suriye, AB üyeliği süreci ve birçok farklı konuya değinilen toplantıya damgasını Erdoğan, AB sürecine ilişkin bir soruya “Ben beklediklerimi almış değilim. 16 fasıl açıldı ama kapanmış değil. 35 fasıl: Ne zamanki bunlar aç kapa yapılır ve üye oldunuz denir, o zaman bu sorunuza çok daha rahat cevap vereceğim. Bakanlarımız burada, çalışmaya devam edeceğiz” yanıtını verdi.

Macron da, “Bazı şeylerin mümkün olduğu hissettirildi ve bazı ikiyüzlü yaklaşımlar beslendi. 35 başlıktan 16'sı açıldı ve son dönemde Türkiye tarafında da bazı değişiklikler oldu. Herkesin egemenliğine saygım var. Ama başlıkların açılması için koşullar bunlar değildi. AİHM konusunda da bazı endişeler dile getirildi. Dolayısıyla yeni başlıklar açacağız dersem, vakit kaybına yol açmış olurum. Bu konuda Avrupa Konseyi adına konuşmak istemiyorum ama bu kurumlara güveniyorum. Tıkanıklık yaşanan konuları konuşsak, zaman kazanılır diye düşünülüyorum. Belki bir işbirliği ve ortaklık çerçevesinde çalışılır. Türkiye'nin ve Türk halkının Avrupa'nın içerisinde, Avrupa'da kalmasını istiyoruz. Bu sürecin belli bir iki yüzlülüğü oldu, bunun açıkça konuşulması lazım. Geçmişte açık konuşulmadı ama bunun bir faydası da olmadı. Sorumluluklar iki taraflı. Türkiye'nin çıpasının Avrupa'da olması gerekiyor” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ortak basın açıklamasında, Türkiye'nin 54 yıldır AB kapısında bekletildiğini; bu konuda Türkiye gibi başka bir ülke olmadığını söyledi ve bunun için bir gerekçe sunulmadığını belirtti. Erdoğan, “Bu bizi ciddi manada yorduğu gibi milletimi de ciddi manada yoruyor. Bizi belki de bir karara doğru sürükleyecektir. 'Ne olur artık bizi de alıverin' diyecek halimiz yok” dedi.

Suriye'de Astana ve Soçi sürecine Fransa'nın dahil olup olmayacağına ilişkin bir soruya ise Macron, “Astana sürecinin zamanında bir faydası oldu. Silahtan arındırılan bölgeler oldu. Fakat silahlı savaş sona erdi, IŞİD sonrası siyasi bir sürece geçeceğiz: Astana formatı bu nedenle tam da uygun değildir diye söylüyorum. Masanın etrafında oturan herkesin çıkarları Erdoğan'ın çıkarlarıyla aynı değil. Kapsayıcı bir barış aramıyorlar. Kendi güçlerini artırma arayışındalar. Bugün örneğin 3 milyondan fazla Suriye'deki göçmen IŞİD'den değil Esad'dan kaçtı. Kanada'ya ABD'ye Avrupa'ya kaçanlar Esad yönetiminden kaçtılar. Suriye'de bütün hassasiyetlerin ve azınlıkların bu sürece dahil edilmesi gerekiyor. Kaçanların çoğu Esad rejiminden kaçıyor ve Başar el Esad rejiminden kaçanların da masada ifade bulması gerekir. Bu yeni süreçte Suriye halkı kendi kaderini belirleyecektir. Dolayısıyla Esad'a çok taviz veren bir sistem fayda getirmeyecektir” dedi.

Erdoğan ise “Astana süreciyle ilgili bu süreci başlattık ve sekizinci bölümünü yaptık. Süreç devam ediyor. Bu sadece Rusya-Türkiye-İran'ın katıldığı bir süreç değil. ABD dahil, Ürdün gibi gözlemci ülkeler de sürece dahil. Soçi ve Astana Cenevre sürecine alternatif değil, tamamlayıcı niteliktedir. Çünkü Rusya'nın ve İran'ın Suriye'de çok önemli bir etkinliği var. Hedefimiz Esad'lı bir çözüm değildir. Hedefimiz Esad'sız Suriye halkının kendi iradesiyle bir çözüm üretmektir. Bunun için elimizden gelen desteği ortaya koyacağız” diye konuştu.

Terörle mücadele konusuna da değinen Erdoğan, “Ülkemizde ve sınırımızda IŞİD karşı verilen mücadelemiz var. Aynı şekilde YPG'ye karşı da aynı mücadeleyi bizim beraber vermemiz gerekiyor. Diyaloğumuz Suriye konusunda da kararlı şekilde devam edecekö diye konuştu.

Erdoğan, “Suriye'nin kuzeyinde terör koridoru oluşturulmasına müsaade etmeyeceğiz. Böyle gelişme olursa gereğini yaparız. Bütün mesele YPG-PYD; PKK'nın yan kuruluşları olarak kuzeyden Akdeniz'e girmenin yollarını arıyorlar. Ne yazık ki NATO'da dostumuz olan ABD'nin kalkıp hala bunlara TIR'larla silahları vermeleri bizim üzüntü kaynağımızdır. Bizim hedefimiz Esad'lı bir çözüm değildir. Bizim hedefimiz Esad'sız ve Suriye halkının kendi demokratik iradesiyle bir seçim gerçekleştirmektir” değerlendirmesini yaptı.