Sen kalk evinde beslediğin papağana işkence yap ve bunu utanmadan sosyal medyada paylaş…
Şöhretin iyisi kötüsü yoktur mantığıyla hareket ettiyse bunu başardı.
Artık hepimiz Murat Özdemir’i tanıyoruz.
Aşçılıkta o kadar hünerli olmasına karşın televizyonda düzenlenen bir yarışmadan garip tavırları nedeniyle kovulan bir adam…
Kesinlikle normal biri değil.
Zaten sicili de kötü.
Uyuşturucu var, şiddet var…
Mahkeme heyeti akıl sağlığının araştırılmasını istemiş.
Yirmi gün hastanede yatacak ve hekimler tarafından incelenecekmiş.
Akıl sağlığı yerinde olsa bile ruh sağlığı kesinlikle yerinde değil.
Orası artık net…
Adamın papağana yaptığına gösterilen tepkiyi hayvan haklarına duyarlılık anlamında çok olumlu buldum.
Kabul edilebilir bir şey değildi ve tepki gösterilmeliydi...
Hatta Haluk Levent gibi iyi insanların çıkıp papağana bakmayı talep etmesi de güzel bir gelişmeydi.
Ama…
İşte bundan sonrası biraz karışık.
Tepkilerin içeriğini görünce irkilmedim diyemem.
Küfürleri hiç hesaba katmıyorum.
Anlık sinirle yazılmıştır, hoş karşılanabilir…
Hapislerde sürünmesini istemek, yargı sürecinde tutuklu kalmasını istemek, hücrede kalmasını istemek?
Bir tek “İdam edilsin” dememişler…
Zaten birisi hızını alamamış infazı kendisi yapmaya kalkmış.
“O adamı elime verseler gözümü kırpmadan öldürürüm” demiş.
Papağanı severken insanı öldürmeyi düşünebiliyor.
Bunu da hayvansever kisvesi altında yapıyor.
Acaba diyorum hiç özeleştiri yaptı mı?
Hiç aynaya bakma ihtiyacını hisseti mi?
Yani “Ben ondan daha cani biriyim” demek istiyor.
Bunu da göğsünü gere gere sosyal medyadan paylaşmayı ihmal etmiyor.
Bu oldu mu şimdi?
Hayvanseverlerin tepkisine umut bağlamışken, içinde cani taşıyanların sayısını görünce endişem daha da arttı.
Doğayı hayvanı sevelim zaten.
Ama bir sevgi ötekini götürmesin, yok etmesin.
Çok tuhaf bir toplum olduk.
Vahşeti vahşetle yenmeye çalışıyoruz. Bence asıl tehlike bu…