Yıllardır üreticilerin, tarım uzmanlarının, sivil toplum örgütlerinin ve daha nicelerinin ‘tarımda üretim planlaması’ diye diye dillerinde tüy bitti.

Neden bu kadar önemli bir konu bu? Neden üstüne basa basa her seferinde üretim planlamasından bahsediyorlar? Çünkü, domatesi 50 liradan yemememiz, bitkisel yağda başka ülkelerin ellerine bakmamamız için…

Doğru planlamayla hem üretici yaşadığı ve çalıştığı yerde doyum mutlu olabilir hem de son tüketici daha uygun fiyatlardan gıdaya erişebilir.

Basit bir örnekle anlatacak olursam; geçtiğimiz sezon bitkisel yağda arz sıkıntısı çekildiği ve yağ üretiminde kullanılan bitkilerin fiyatı fahiş arttığı için domates eken üretici domatesten vazgeçip üretimini bu alana kaydırdı.

Yani domates ekilmesi gereken çoğu tarlada şimdi ayçiçeği ekiliyor. Peki bu durum sorunu çözüyor mu? Hayır, bu sefer sıkıntı yaşadığımız ürün değişiyor, belki ayçiçeği rekoltesi artacak ama kez domates ihtiyaca cevap veremeyeceğinden domatesin fiyatı uçuk rakamlara ulaşacak.

Tabi bu bir örnekti, sorun keşke sadece böyle bir iki üründe yaşanıyor olsaydı! Seralardaki maliyetlerin artması da domatesin, örtü altında yetişen ürünlerin pazardaki fiyatına yansıyacak. Seraları ısıtmak zorunda kalan üretici artan enerji fiyatlarıyla da baş etmek zorunda kalacak.

Ancak tabi tarımda üretim planlaması yapılsa ve doğru teşvikler sunulsa ne üretici topraktan vazgeçecek ne de son tüketici varlık içinde yokluk çekecek. Tüm bunların yanı sıra tarımda üretim planlaması üreticinin emeğini de korur. Köyden kente göçü azaltır, enflasyonu dizginler, ne bileyim büyükşehirlerdeki fahiş kiralara bir nebze çözüm olur.

Daha dengeli bir nüfus dağılımı hizmet sunumunu da kolaylaştırır. Şimdi şunu diyebilirsiniz; ‘ek, biç, sula’. Ama işte sadece bunları yaparak ürün elde edemiyorsunuz. Toprağın tavına hazırlanması, ardından tohumun toprakla buluşması, can suyunun verilmesi, gübrelenmesi ve hastalık bulaşmaması adına ilaçlanması gibi bir çok işlem yılda 3-4 defa tekrarlanıyor.

Tüm bu emek, koruma, tek tek ilgilenme işlemi; fahiş oranlarda artan girdi maliyetleri, teşviklerin yetersiz kalması, doğal afetler, ekonomik sıkıntılar gibi nedenlerden dolayı karşılığını bulamıyor.

Bunların karşılık bulması, son tüketicinin de uygun fiyata güvenilir gıdaya ulaşması için tarımda üretim planını acilen hayata geçirmek gerekiyor. Aksi takdirde bu kış domatesi ya da salçayı 50 liralardan tüketirken bir sonraki kış ise başka bir ürünlere ancak vitrin camından bakabileceğiz.

Demem o ki, bu ülkenin yeterli toprağı, insan kaynağı, üretim tecrübesi ve her şeyden önce 85 milyon nüfusu ile dinamik bir iç pazarı var. Kaldı ki, bugün gıda namına ihtiyacınızdan fazlasını üretip de dışarıya satamayacağınız hiçbir ürün yok.

Siz yeter ki üretin, ürettirin… Üretim yapacak kadar çiftçinin nefes almasını sağlayın, planlama yaparak önünü görmesine imkan tanıyın…