GENEL

Ünlü iklim bilimciden korkutan uyarı: Ekimdeki yağışlar kuraklığı bitirmeyecek

Türkiye'nin son iki yıldır boğuştuğu şiddetli kuraklığa ilişkin Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Murat Türkeş'ten endişe verici bir açıklama geldi. Son günlerde başlayan yağışların bir aldatmaca olduğunu belirten Prof. Dr. Türkeş, "Yaşadığımız uzun süreli tarımsal, ekolojik ve hidrolojik kuraklığın etkisi ekimdeki yağışlarla da geçmeyecek. Yıl sonuna kadar kuraklığı giderebilecek yeterli yağış beklemiyoruz," dedi.

Abone Ol

Türkiye'nin dört bir yanından gelen yağmur haberleri, barajlardaki doluluk oranları ve çiftçilerin yüzünü bir nebze olsun güldürse de, uzmanlardan gelen açıklamalar bu iyimser havayı dağıtacak cinsten. Türkiye'nin önde gelen iklim bilimcilerinden, Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, son iki yıldır ülkeyi etkisi altına alan kuraklığın birkaç günlük yağışla geçiştirilemeyecek kadar derin ve kalıcı olduğunu belirtti. Prof. Dr. Türkeş, atmosferdeki genel dolaşım sistemlerinin, Türkiye'ye bereketli yağışlar getirmesi beklenen hava sistemlerinin önünü kestiğini ve bu durumun yıl sonuna kadar devam etmesinin beklendiğini söyledi.

'Yüksek basınç sistemleri yağışları engelliyor'

Prof. Dr. Türkeş, kuraklığın devam etmesinin ardındaki meteorolojik nedenleri de açıkladı. Özellikle sonbahar aylarında Türkiye'ye yağış getiren ana sistemlerin, bu yıl rotalarını değiştirdiğini belirten Türkeş, "Ekim, kasım ve aralık aylarında Türkiye'nin kuzey ve doğusundaki, özellikle Rusya'nın doğusu ve Sibirya üzerindeki yüksek basınç sistemlerinin normalden daha kuvvetli ve uzun süreli olması bekleniyor. Bu durum, yağış getiren orta enlem ve Akdeniz kökenli cephesel alçak basınç sistemlerinin Türkiye üzerinde etkili olmasını engelliyor," dedi.

Bu atmosferik blokaj nedeniyle, yağışlı sistemlerin daha çok Marmara, Kuzey Ege ve Batı Karadeniz gibi ülkenin kuzeybatı kesimlerinde sıkışıp kaldığını ve iç, güney ve doğu bölgelerine yeterli yağışı bırakamadığını vurgulayan Prof. Dr. Türkeş, "Büyük olasılıkla ekimin kalanında da Karadeniz ve kuzeybatı dışında Türkiye'nin büyük bir bölümü, eylül ayı gibi yağışsız ve kurak geçecek. Genel atmosfer dolaşımı, Türkiye'deki kuraklığı giderebilecek hava sistemlerinin ülkemize ulaşmasına elverişli bir yapıda değil," ifadelerini kullandı.

Tarımsal, ekolojik ve hidrolojik kuraklık kapıda

Prof. Dr. Türkeş, yaşanan bu durumun sadece barajlardaki su seviyesini değil, hayatın her alanını etkileyen üç farklı kuraklık türünü de tetiklediğini belirtti.

  • Tarımsal Kuraklık: Topraktaki nem eksikliği nedeniyle tarım ürünlerinin yeterli suyu alamaması, rekoltenin düşmesi ve gıda güvenliğinin tehdit altına girmesi.

  • Hidrolojik Kuraklık: Yüzey ve yeraltı sularının (akarsular, göller, barajlar, yeraltı su rezervleri) uzun süreli yağış eksikliği nedeniyle kritik seviyelerin altına düşmesi. Bu durum, içme ve kullanma suyu sıkıntısından enerji üretimine kadar birçok soruna yol açıyor.

  • Ekolojik Kuraklık: Doğal ekosistemlerin, ormanların, sulak alanların ve yaban hayatının su kıtlığı nedeniyle zarar görmesi ve biyolojik çeşitliliğin azalması.

"Yaşadığımız bu uzun süreli tarımsal, ekolojik ve hidrolojik kuraklığın etkisi, birkaç haftalık yağışla geçmeyecek. Maalesef, yılın kalan aylarında da bu üç kuraklık türünü giderebilecek geniş ölçekli ve bereketli yağışları beklemiyoruz," diyen Prof. Dr. Türkeş, durumun ciddiyetinin altını çizdi.

'2040'lardan sonra çok daha sıcak ve kurak bir türkiye bizi bekliyor'

Prof. Dr. Murat Türkeş, yaşanan bu kurak dönemin münferit bir olay olmadığını, küresel iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki etkilerinin somut bir göstergesi olduğunu da sözlerine ekledi. İklim modelleri üzerine yapılan bilimsel projeksiyonların, Türkiye için hiç de iç açıcı bir gelecek öngörmediğini belirten Türkeş, "Orta ve kötümser iklim değişikliği senaryolarına dayalı projeksiyonlar, Akdeniz Havzası'nın büyük bir bölümünün ve dolayısıyla Türkiye'nin, 2040'lı yıllarla birlikte çok daha sıcak ve kurak iklim koşullarıyla karşı karşıya kalacağını ortaya koyuyor. Gelecekte, bugün yaşadığımız kuraklıkların sıklığının, süresinin ve şiddetinin çok daha fazla artabileceğini öngörüyoruz," uyarısında bulundu. Bu uyarı, su kaynaklarının yönetimi, tarım politikaları ve kentsel planlama gibi alanlarda acil ve radikal adımlar atılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.