Umutlar tükenmeden
Anayasa değişim teklifinin ikinci turu bugün başlıyor. Bu turun ilk turdan daha fazla önem taşıdığını belirtmemiz gerekiyor. 330'un altında oy alan maddeler düşecek ve paket dışında kalarak, olası referanduma götürülemeyecek.
Elbette gönül, paketin tamamının reddedilmesini ve bu kaos ortamında, gündemden çıkarılmasını istiyor. Ancak çıkarılan her madde de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin sonunu getirecek bu teklife bir darbe olacak. Yalnızca Meclis'in sonu mu? Elbette hayır. Cumhuriyetin sonu, demokrasinin sonu, özgürlüklerin sonu...
Egemenliğin kayıtsız şartsız Cumhurbaşkanına devredildiği, Yasama yetkisinin Meclis'ten alınarak tek adama verildiği, yargıda tek kişinin söz sahibi olduğu, yürütmenin Meclis'e değil, Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olduğu bir düzene milletvekillerinin onay verdiğini gelecek kuşaklara nasıl anlatacaksınız?
Bu onay milletvekillerinin göreve başlarken ettikleri yeminle taban tabana zıt değil mi? Devleti tek adam iktidarına bırakmak milletvekillerinin seçilme amaçlarını ortadan kaldırmıyor mu?
Bu toz duman içinde erken seçimden tutun da Devlet Bahçeli'nin Başkan Yardımcılığı'na kadar bir çok söylenti de ortalıkta uçuşuyor. İktidar partisinin, MHP'ye attığı oltalar da birbirine karışmış durumda. AKP bir taraftan erken seçim tehdidini öne sürerken, diğer yandan Burhan Kuzu, seçim barajının düşürüleceğini vaad ederek MHP'ye mavi boncuk gönderiyor.
Aslında bu vaadin hiçbir zaman yerine getirilmeyeceğini, getirilse bile bunun artık Bahçeli'nin başında bulunduğu MHP'ye hiçbir yararı olamayacağını herkes biliyor.
Devlet Bahçeli diyor ki; "Fırtınalı denizlerde seyir halindeyken, felaketlerden uzak durmak için hem doğru pusula, hem de rota düzeltmeleri gerekir."
Fırtınalı denizlerde bulunduğumuz doğru. Peki pusulanız? 14 yıldır AKP'nin nasıl bur pusula olduğunu anlayamadınız mi? Ya rotanız? Felaketin tam üstüne gidiyorsunuz. Gemiyi batırmak üzeresiniz.
Hala umut var. Gerçekleri görün. Gemiyi kurtarın. Yoksa tarih sizi hiç affetmeyecek...