Etnik ayrımcılık olmasın isterdim memleketimde.
Darbelere maruz kalmayan, güçlü bir demokrasi olsun isterdim memleketimde.
Adam kayırmanın olmadığı, hakkaniyetin üstün olduğu bir memleketim olsun isterdim.
Hak ve hukukun egemen olduğu, adaleti sağlam bir memleketim olsun isterdim.
Meydanlarında dilencilerin gezdiği değil, özgürlük şarkılarının söylendiği bir memleketim olsun isterdim.
Üniversitelerinde bilimin fışkırdığını görmek isterdim memleketimde.
Bütün seçimlerin güven içinde yapıldığı, hiçbir şaibenin olmadığı bir memleketim olsun isterdim.
Bu söylemlerim benim hayallerim, sevgili okurlarım.
Yerel seçimlere giderken hepimizi hayretler içerisinde bırakan, kötü kokular yayan haberler izliyoruz medyada.
Seçmen listeleri askıya çıkarılıyor ama çok yerde bir ailenin adresinde yüzlerce insan birlikte yaşıyor. Adrese dayalı sisteme hile katılıyor.
Çok sayıda İlçede, beldede, kentte nüfus katlanarak artırılıyor.
Adrese dayalı seçmen dağılımı ile ciddi biçimde oynanmaya çalışılıyor.
Bu dünyadan göçmüş ama hala 145 yaşında, 165 yaşında seçmenler görülüyor listelerde.
Bütün mesele, yerel seçimi bu yollara saparak kazanmak olsa gerek.
Eğer bütün iddialar doğruysa bu bir felakettir.
Memleketin içinde bulunduğu şu tabloya bak. Kim yapıyor bu düzenbazlıkları?
YSK, tarafsız olmalıdır. Çıkıp bu iddialara cevap vermelidir ve halkı bilgilendirmelidir.
Cumhuriyet Savcıları, bu iddiaların üzerine yürüyüp gerekli araştırma ve soruşturmaları yapmalıdır.
Sandıklara hile karıştırmak, ıslak imza ile örtüşmeyen sonuçlarla seçim kazanmak bir milli felakettir, ahlak dışı bir oyundur.
Bu tür olaylar demokrasi ile yönetilen, özgürlüklere saygı duyulan, adaletten güç alan ülkelerde asla olmaz.
Tiziano Terzani, “Atlı Karıncada Bir Tur Daha” adlı kitabında şöyle diyor:
“Bilgisiz bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse bile hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz.”
Tiziano Terzani’nin dediğinden anladığım şu ki:
Seçimine aklıyla karar veremeyen bireylerin ‘özgürlük sandığı’ tapınmadır, biattir.
İşte özgür olmamak budur!
Kendi iradesine hâkim, yoksulluktan, baskıdan korkmayan, rütbeye, şöhrete değer vermeyen,
midesini satmayan, güçlü, bilgili, irade sahibi ve aklını kullanan insanlar ‘özgürdür.’
Benim anladığım ve istediğim özgürlük işte budur.
Özgür olmak erdemliliktir. Özgürlük bir toplumun kıvanç kaynağıdır.
Erdem sahibi bir insan çevresini aydınlatır ve özgürlük erdemini çevresinde yaygınlaştırır.
Erdemlilik ruhunu taşımayan kişiler ise kölelik ruhunu taşır ve bu ruhu çevresine bulaştırır.
Ustaya sormuşlar:
“Usta neredeyse her şeyi kaybettik, ne yapacağız?”
Usta adamın gözlerinin içine bakarak cevap vermiş:
“Çay koy, yeniden başlayacağız.”
Samsun’dan doğan güneş gibi…
Yeter ki umut, inanç ve inat var olsun.