Siz de aynı sorunu yaşıyor musunuz bilemiyorum ama pandemi yüzünden günleri birbirine karıştırır oldum. Pazartesi’yi Cuma, Perşembe’yi Pazar sandığım oluyor sık sık… Ve her seferinde buna şaşırıyorum.

Sadece günler değil, mevsimler de karıştı.

Koskoca sonbaharı bitirmişiz bile! Tarihe bakınca gözlerime inanamadım.

Kasım ayının ve aynı zamanda sonbaharın son yazısı neşeli bir konu olsun isterdim. Ama bugün konumuz; Pamuk köpek.

***

Samsun'un Havza ilçesinde ayakları kesilen Pamuk köpeğin dramını duymayan kalmadı. Yürekleri dağlayan fotoğrafı ve sonrasında ortaya çıkan skandal olay geçtiğimiz hafta gündemi epeyce sarstı.

Maalesef “şiddet” bu ülkemizin bir gerçeği haline gelmiş durumda.

Hayvana, çocuğa, kadına şiddet her yerde… Üzerimize sinen ve hiçbir deterjanla, parfümle bastırılamayan kötü, mide bulandırıcı bir koku gibi… Koku ne zaman burnumuza çalsa, kendimizden, insanlığımızdan tiksinme noktasına geliyoruz.

Pamuk olayında da; daha önce şiddet mağduru olan birçok canda olduğu gibi, yine aynı duyguları yaşadık. Üzüldük, ağladık, kurtulsun diye dua ettik, öfkelendik, hiddetlendik, karamsarlığa kapıldık, utandık, tiksindik…

Bu konuyu sıcağı sıcağına yazmayı tercih etmedim. Önce Pamuk’tan iyi haberler almayı umut ettim.

Öyle de oldu. Pamuk köpek, başına gelen korkunç olaya rağmen hayata tutundu.

***

Pamuk HAYTAP’ın himayesinde tedavi ediliyor. Resmi hesaplarından da her gün Pamuk köpeğin durumu ile ilgili bilgilendirme notları paylaşıyorlar.

Son durumu size özet geçeyim ki olumlu haberlerle birazcık umutlanalım:

  1. Havza Cumhuriyet Başsavcılığı sonunda soruşturmayı açtı. Olayla ilgili 3 kişi de gözaltına alındı. Polisteki ifadesinin ardından 1 kişinin serbest bırakıldığı, 2 kişinin de adliyeye sevk edildiği kaydedildi. Savcıya ifade veren 1 kişinin savcılık tarafından 1 kişinin de sevk edildiği mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı kaydedildi. HAYTAP bu işin peşini bırakmıyor, biz de sesimizi daha gür çıkartarak kamuoyu oluşturmaya devam edeceğiz.

  2. Pamuk köpek yediemin olarak HAYTAP'ın sorumluluğuna bırakıldı. Tedavilerinin tamamını HAYTAP'ın üstlenmesini de kapsayacak şekilde Samsun Valiliği ile resmi protokol imzalandı. Yani Pamuk bir daha eski sahibine ve o korkunç komşunun yakınına dönmeyecek!

  3. Son olarak Pamuk köpek hayata tutundu. Klinikteki durumu giderek düzeliyor. Yemek yiyor, onun için çabalayan veteriner hekimler ve hayvanseverlerle birlikte mücadele ediyor. İnşallah tam olarak sağlığına kavuşacak, inşallah bol sevgiyle yaşadığı travmayı unutacak ve inşallah umudun adı Pamuk olacak.

***

Can dostlar için çalışmalar tam gaz

Bir yandan pandemi, diğer yandan ekonomik kriz, bir diğer yandan da depremin ortaya çıkardığı zorluklarla uğraşan İzmir belediyeleri yine de can dostlarla ilgili çalışmaları ihmal etmiyor.

Bu hafta belediye haberlerini tararken iki farklı konu ilgimi çekti.

Birincisi İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Temmuz ayında temelini attığı Bornova Gökdere'de kurulacak Köpek Rehabilitasyon ve Sahiplendirme Merkezi ile ilgiliydi.

Biliyorsunuz, bu bakımevi “Satın alma sahiplen” temasıyla kuruluyor. Yani öncelikli hedef canların sahiplendirilmeleri; bir yandan da bakımevinde kaldıkları müddetçe en iyi şekilde bakılmaları… Bol yeşil alan, az beton anlayışıyla inşa edilen bir merkez olacak burası.

HAYTAP (Hayvan Hakları Federasyonu) heyeti de geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ile birlikte bakımevi inşaatını ziyaret ederek çalışmaları yerinde inceleme fırsatı bulmuş.

HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder, izlenimlerini şöyle paylaşmış:

“İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Yıldız Sezgin, Çevre Daire Başkanı Şükran Nurlu, Veteriner İşleri Müdürü Hande Özyoğurtçu Gültekin, Işıkkent RM Veteriner Hekimi Saygun İsteokadar ve HAYTAP Basın Sözcümüz Şule Baylan ile sahiplendirme ve geçici rehabilitasyon merkezini ziyarete gidip, yapım şefimizden bilgi alıp, karşılıklı önerilerde bulunduk.

Temmuz sonunda bitmesi planlanan yerin %50’sinin yeşil alan olarak düzenlenmesi çok güzel.

Ayrıca ziyaretçilerin köpekleri gezdirme ve sevme olanağı da sağlanacak. Merkezde kısırlaşan canlar ise alındığı yere bırakılacak. Sevgili Başkanımız Tunç Soyer'den talep ettiğimiz güçten düşmüş yük hayvanları için de ayrıca ağaçların olduğu bölümde bir yer yapılacak. Sabırsızlıkla bekliyoruz. Başkanımıza, Genel Sekreterimize ve emeği olan herkese teşekkür ediyoruz.”

***

Depremzede kediler için Konak’tan çağrı

Bu hafta yer vermek istediğim ikinci belediye ise Konak. Konak Belediyesi Hayvan Sağlığı Merkezi, depremin hemen ardından Bayraklı Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü ile iletişime geçerek hem enkazdan kurtulan canlar için araç ve personel desteği verdi hem de yıkılan evlerden kurtulan bazı kedilere ev sahipliği yaptı.

Gönüllü bakıcıları olan kediler eski ortamlarına döndü, 6 kedi ise hala merkezde kalıyor. Bu kediler için sahiplendirme duyurusu yapan Konak Belediyesi hayvansever vatandaşların (0232) 459 2410 numaralı telefonu arayarak veya [email protected] e-posta adresine ve konakveterinerislerimudurlugu instagram hesabına mesaj göndererek bilgi alabildiğini kaydetti.

Siz de evinizi harika bir canla paylaşmak ve bir depremzede kediye kucak açmak isterseniz hemen Konak Belediyesi ile iletişime geçin.

Konak Belediyesi’nin can dostlarla ilgili bir diğer müjdesi ise hizmete giren yeni muayene odası. Geçtiğimiz aylarda Hayvan Sağlığı Merkezi mobil ultrason cihazı, 21 parametreli kan sayım cihazı ve birkaç dakika içerisinde sonuç veren, altı farklı hastalığın teşhisinde kullanılan hızlı tanı kiti gibi yeni nesil cihazlar ile donatılmıştı. Şimdi de yeni muayene odası oluşturuldu. Kafes sayısı iki katına çıkartıldı. Hayvanseverlerin özellikle talepte bulunduğu sokaktaki hayvanların zarar görmeden güvenle yakalanması için iki adet uzun menzilli sakinleştirici ilaç atıcı da alındı.

Güzel örnekler alkışlanmalı ve teşvik edilmeli. Bu vesileyle can dostlar için hizmetlerin tam gaz sürmesini temenni ediyor, iyi çalışan belediyelere teşekkür ediyorum.

***

Hayvanları belli bölgelere bırakmak ne kadar ETİK?

Biliyorsunuz, her şehirde gönüllü sayısının çok olduğu, bu yüzden de sokak hayvanları ile daha yakından ilgilenilen bölgeler vardır. Maalesef bu bölgeler bilinir ve başka bir yerde zor durumda olduğu düşünülen hayvanlar buralara bırakılır. Bırakan kişi vicdanını rahatlatarak, şöyle düşünür: “Nasıl olsa burada hayvanlara bakan, besleyen insanlar var. Burada daha mutlu olur.”

Bu bölgelerdeki hayvanseverler de tabii ki her gelen hayvanı kabul ederler. Zaten hayvanları geri çevirmek gibi bir seçenek söz konusu değildir.

Bu böyle sürüp devam eder. Her geçen gün, söz konusu bölgedeki hayvan nüfusu artar. Nüfus arttıkça hayvanları doyurmak, kısırlaştırmak, gerektiğinde tedavilerini yaptırmak zorlaşır. Daha çok desteğe, daha çok yardıma ihtiyaç duyulur. Üstelik bu işe daha çok zaman ayırmak gerekir.

Sizin anlayacağınız tam bir kısırdöngü söz konusu…

Bir yanda bazı bölgelerdeki sokak hayvanlarının diğerlerinden daha zor şartlarda hayatta kalmaya çalıştığı gerçeği var. Diğer yanda sokak hayvanı nüfusunun sürekli arttığı bölgelerde onlara yetişemeyen gönüllülerin yaşadıkları zorluklar var. Kent genelindeki sokak hayvanı nüfusunun kontrol altına alınamaması ise apayrı bir kriz konusu…

Böyle durumlarda yüzde 100 herkesi memnun edecek bir çözüm bulmak neredeyse imkansız.

***

Kayıtlı kent ormanı canları

Yukarıda bahsettiğim konu İzmir’de de yaşanıyor. İnciraltı Kent Ormanı’nda maalesef yıllardır, sürekli artan hayvan nüfusuna bağlı olarak zaman zaman gönüllülerle belediye, STK’larla hayvanseverler, STK’larla belediyeler karşı karşıya gelebiliyor.

Son olarak, İzmir Valiliği’nin kararıyla Kent Ormanı’ndaki hayvan nüfusu artışına engel olmak adına “kayıt” formülü devreye alındı. Karara göre burada yaşayan tüm hayvanlar çiplenip, kısırlaştırılıp kayıt altına alınacak. Bu işlem tamamlandıktan sonra bölgeye bırakılan kayıtsız hayvanlar ise maalesef bakımevine gönderilecek.

Bakımevine göndermenin gerekçesi; insanların bu bölgeye daha fazla köpek getirmelerine engel olabilmek. Ama bazı hayvanseverler de “Ya buraya kendiliğinden gelen köpekler ne olacak?” diye soruyor.

Kent Ormanı aslında konum itibarıyla köpeklerin kendiliğinden gelebileceği bir yer değil. Yani bunun olma ihtimali düşük. İmkansız değil elbette.

Şimdilik bölgedeki köpekler kayıt altına alınmaya başlandı. Artık onlar hem Valilik hem de Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğu altındaki Kent Ormanı Canları. Bakalım ilerleyen günler ne gösterecek.

***

Sosyal Medyadan İnciler

Instagram’da Petlebi adresinde kedilerin uyku alışkanlıkları ile ilgili ilginç bir yazıya denk geldim. Sizinle de hemen paylaşmak istedim:

“Kediler günde 20 saate kadar uyuyabilirler ancak bu süre ne kadar uzun olursa olsun sandığımız kadar uyumuyorlar. Kedilerde derin uyku süresi toplam uyku zamanının sadece %25’i kadar. Derin uykudan geriye kalan %75’lik dilimde ise hafif uykuda oluyorlar ya da gözlerini dinlendiriyorlar. Kedilerin hafif uykuda olduğunu kulaklarının hareket etmesinden, gözleri kapalı olsa da seslere tepki vermelerinden anlamak mümkün. Çoğu zaman kolayca uyanmaları ve sanki hiç uyumamış gibi uyku mahmurluğu çekmeden o ana ayak uydurmalarının sebebi de genellikle hafif uykuda olmaları.”

***

Kimi takip etsek?

Bu hafta Twitter’dan vazgeçemeyenler için bir önerim var. Komik ve şirin videolar paylaşan Hayvanlar Alemi sayfası benim Twitter listemin başında yer alıyor. Twitter’dan Hayvanlar Alemi diye aratarak veya direkt olarak twitter.com/komik_hayvanlar adresinden bu sayfaya ulaşabilirsiniz.

***

Haftanın Karesi

Kedi: İki saattir “deh” diyorum. Hadi ama kalk gidelim artık!

Alpaka: Ben de sana iki saattir “binek hayvanı değilim” diyorum!

Kaynak: sweetcatclub/IG