Spordan, sanata, sanayi ve siyasete kadar uzan çizgide herkes Sağlık Bakanı’nın ağzından çıkan sözlerle yarınını değerlendiremeye başladığı günden beri korona virüsün ikinci dalgasından önceki “son çıkış” tabelasına kilitlendi… Hak, adalet, iş-aş, basın, eğitim de herkes tünelin ucundaki ışığı görmek istiyor; Öyle ya, yaşamak zor be kardeşim!

Peki, bu durumda “Mutluluğa giden yolu” nasıl bulacağız? İşte evde kaldığımız 3 aylık dönemde sanatla, psikoloji ve psikiyatriyle uğraşanların hayatlarına ve mesajlarına göz gezdirip dinlenmeye çalıştım. İsviçreli psikiyatr Carl Jung’ a göre, “Mutluluğu giden yol”u sizlerle paylaşmak istiyorum:

1- Fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı yaşamaya dikkat etmek

2- Güçlü ilişkiler kurmak

3- Yavaşlamak ve güzellikleri içimize çekmek

4- Bir şeylere inanmak…

***

Carl Jung’ın bu mesajını sevgili dostum, değerli emekli eğitimci Tuğrul Tabakoğlu ile de paylaştım. Tabii arkadaşlık-dostluk sözleri ve de Atatürk’ün sanat ve sanatçıya verdiği önem de gündemimizdeydi. Bilindiği gibi hayatının bir parçası olan resim sanatı onun “olmazsa olmaz”larındandır. Geçen yıllarda Çeşme Altınyunus Oteli’nin Sanat Sokağı'nda genç bir sanatçı ile

beni tanıştırmıştı. Adı Sercan Koçak olan gençle sizleri de tanıştırmayı arzuladım. 1990 doğumlu olan Sercan, 2013’te Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Baskıresim-İş Öğretmenliği'nde eğitimini görmüş, yüksek lisansını da burada tamamlamış. 2018 yılında Berlin Kulturwerk Atölyesi'nde sanatçı olarak çalışmış. Üç kişisel sergi açmış ve üç ödülü bulunmaktadır. Birçok uluslararası ve ulusal karma sergide eserleri yer almış. Çalışmalarına İzmir'de kendi atölyesinde devam ediyormuş. Devamlı kent imgesini kullanıyormuş.

Sizin de ilginizi çeker diye bu yönünü biraz açayım. Eski ve tarihi değeri olan ancak korunamayan yapılar ana temasını oluşturuyormuş. Amacı kültürel değerlerinin kıymetinin bilinmesiymiş. Yoğun betonlaşmanın olumsuzluklarını da eserlerinde işliyormuş. En son sergisini Çin’de (Guanlan) düzenlemiş.

***

Öğretmen kimliğine gelince, Kovid-19 günlerinden önce “öğretmen kimliği” ile Buca Cezaevi’nde çalışmalar yapmış. Farklı psikolojideki insanlar ona yeni kazanımlar getirmiş. Bugüne kadar ülkemizi Almanya, Japonya, Çin ve Macaristan gibi ülkelerde temsil eden genç sanatçı Sercan Koçak, yaşadığı zorluklarla ilgili şunları söylüyor:

“Her zaman sanatın içerisinde olarak ulusal ve uluslararası sanat alanında yer almak istiyorum.

Ancak ülkemde malzeme fiyatları bizleri çok zorlamakta. Genç sanatçılara destek sözde kalmamalı. Üstelik yurtdışındaki sergiden çalışmalarım geri geldiğinde gümrük vergisi istenebiliyor! Ülkemin bu güzel şehrinde ticari kaygılar gütmeden sergi açacak alanlar kısıtlı. Özellikle çocuk ve genç nüfusu sanatla bütünleştirmek için belediyelere çok iş düşüyor.”