Yok. Şimdi yazıyı allayıp pullayıp süslerim ama gizlisini, saklısını geçelim. Artık ülkemizde Kadının bilimsel alanda yeri yok. Çünkü bir kısım olan ama maalesef egemen durumdaki erkek, çarpık hayat ve ahlak(sız) görüşleri sebebi ile 'kadın’ın değerini ev eşyasına indirgemek için varını yoğunu ortaya koydu koymaya devam ediyor. Bunu yapma nedenlerini de aslında gizlemediler. Biliyorlar ki kadınlar entelektüel yönden gelişirse bırakın bu tip adamlara sevgili, eş, koca falan olmayı sokaklarından bile geçmeyecek, her türlü akıldan, mantıktan insan onurundan uzak isteklerini şuursuzca yerine getirmeyecek. Bu dogma erkek kesim için kadın sadece çocuk doğuran ve evde yemek temizlik yapan şeydir. Birey bile değil “şey”. 

Maalesef son yirmi senedir zaten kötü olan eğitim sisteminin daha da sabote edilmesi ile beraber  cahil olma övülür bir meziyet haline de geldi. Televizyon, filmler, diziler ve siyasi arena yedire yedire cehaleti övme misyona hizmet ettiler. Toplumdan her kesimin kimi büyük kimi küçük çıkarları da cehalet politikasını daha da besledi. Öyle ki koca koca profesörler dediğimiz kişiler bile bir makam, koltuk için cehaleti ve cehaleti savunanları övdü.

Bir de kadını evin içinde tutmaya da yarayan bu “toplum cahil kalsın” politikası da bu politikayı yayanları açıktan desteklemeyen birçok erkeğin dahi işine geldi. Ne de olsa makamların başında yüzde 90 erkek varken sonuçları kadını hayata katacak uygulamalara prim vermenin ne manası var diye de düşündüler. Siyasilerin işine geldi, çünkü cahil halk kolay yönetiliyor. Çoğu patronun işine geldi. Çünkü cahil ama kuvveti yerinde eleman çok çalışma az maaş demekti. Bazı kocaların işine geldi, elinin hamuru ile işlerine karışacak kadın istemiyorlardı. Yani her kesimden birileri el birliği ile elbette başta kadın olmak üzere tüm halkın, sormaması, sorgulamaması için her şeyi yaptılar yapmaya devam ediyorlar.

Kısaca ülke de cahiliyet depara kalktı. Yani ülkemizde bilimsel dünyada kadının yeri yok dedim ya. Biraz eksik söyledim sanki. Ülkemizde bilimin aklın mantığın da yeri kalmamaya başladı ki kadının buradaki yerini sorgulayalım. Hayatınızı insan olarak evrensel etikler ve mantık çerçevesinde sorguluyorsanız gerçekten işiniz zor.

Kadının bilimsel dünyada yerinin kalmamasının bir nedeni de cahilliğin fizyolojisinden kaynaklanıyor. Cahilliğin ilk yaptığı şey fiziksel olarak zayıf olanı ezmektir. Normal bir gelişme olarak cahilliğin arttığı yerde önce fiziksel olarak zayıf olan kadın ezilir. Kadın böyle bir hayatın içindeyken, bilimsel alanda başarı gösterebilmesi için önce ailesindeki, sonra okulundaki, sonra hayatındaki tüm o cahilleri geçmeli. Son yıllarda ülkemizde bir kadın, doğduğu günden itibaren her geçen gün daha fazla cahil ile muhattap olurken (ki bazıları da hemcinsleri olan) ve bilimsel alana varsa dahi bu savaşı vermeye devam ediyorken nasıl bilimsel alan içinde başarılı olacak ki?

Geçen hafta dünya ile ülkemiz arasındaki bilimsel dünyadaki kadının yerini çok iyi özetleyen iki haberi okuduk. Önce Almanya’da Türk kökenli bilim insanları olan “Kadın bilim insanı Özlem Türeci” ve kocası Uğur Şahin’in Almanya’da Kovid-19 aşısı için liyakat madalyası ile ödüllendirildi haberi geldi. Gururlandık. Ardından ülkemizde ise yalan haberlerle saptırılmaya çalışılsa da amacı “sadece kadının şiddet görmesini engellemek” olan için üstelik yine bu hükümet tarafından ilk imzası atılmış İstanbul Sözleşmesi’nin feshedildiği haberi geldi. Bırakın bir kadının bilimsel başarısını sağlamayı, ödüllendirmeyi daha insanca yaşamasını hatta hayatta kalmasını bile garanti edilemediği, kadının ikinci sınıf vatandaş kalmasını sağlayan uygulamaların övüldüğü bu topraklarda neyin bilimselliğini konuşalım?

Ülkemizde kadın iseniz gerçekten işiniz artık daha zor. Yani uyum sağlayıp kurtulacağınız bir durumda bana göre yok. Uyum sağlayayım, kör kütük cahil kalayım deseniz bir gün bir şiddet olayına kurban gitmeyeceğinizin, evde rehin kalmayacağınızın, etrafınızda 4-5 çocukla dövülüp kakılmayacağınızın da bir garantisi yok.

Bence ülkemizde eğer erkek değilseniz el altından gizli gizli kendinizi yetiştirmeye çalışmaktan başka bir seçiminiz yok. Ama kendinizi yetiştirirken sağa sola da fazla çaktırmayın. Maazallah fark edilirse ülkemizde bilinçli kadın olmanın cezası da büyük. Yine de hayatta kalmak için açıkçası mecbursunuz, yılmadan her konuda kendinizi geliştirin ve hayatınıza girecek zır cahil adamlardan kendinizi korumayı öğrenin. Tüm içtenliğim ile hem akıl hem beden hem ruh sağlığımızı koruyabildiğimiz günler dilerim.