Ana yüreğine sorun bir de o Mehmetçikleri.

Şiir okuyarak bu acıyı dindiremezsiniz.

Ana yüreğine sorun siz nasıl yakıcı bir şeydir evlat acısı.

Yitirdiği evladının tabutunda görünce o anneyi yüreklerimiz sızlıyor.

Gelelim İdlib ve uçurum diplomasisine.

Diplomatik çözüm umudunun azaldığı İdlib için savaş çanları çalıyor.

Erdoğan’ın izlediği "uçurum diplomasisi" Rusya’ya geri adım attıracak mı, yoksa savaş kapıda mı?

Uzmanlar değerlendirdi; “Türkiye'nin Esad rejimine İdlib'den çekilmesi için tanıdığı süre doldu. Ankara-Moskova hattında diplomatik çözüm bulunması umudunun azalması, "savaş kapıda" endişesini arttırıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ne pahasına olursa olsun İdlib'den vazgeçilmeyeceğini, Esad rejiminin İdlib'den çıkartılmasını hedefleyen askeri harekatın artık an meselesi olduğunu söylüyor. 

Moskova ve Şam'a Türkiye'nin savaşı göze aldığı mesajını veriyor. Uluslararası ilişkiler uzmanları, Türkiye'nin gerilimi tırmandıran adımlarını "brinkmanship diplomacy" olarak adlandırılan, Türkçe'ye de "uçurum diplomasisi" olarak çevirilen bir stratejinin parçası olarak görüyor. 

Bu stratejiyi uygulayan taraflar, savaşa ramak kalana kadar gerilimi tırmandırıyor, taleplerinin büyük bölümünün son anda karşı tarafça kabul edilmesi üzerine geri adım atıyor.

Türkiye'nin "ültimatomuna" rağmen ne Esad rejimi ne de rejimin İdlib'deki ilerleyişini destekleyen Rusya geri adım attı. 

Gerek Rusya'nın, gerekse Esad rejiminin, Türk askerlerini doğrudan hedef almaları, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor.”

İdlib saldırısını değerlendiren emekli Tuğamiral Türker Ertürk İdlib'de hava sahasının kontrolü karşı taraftayken yakın hava desteği veremiyorken oraya birlik göndermenin intihar olacağını belirterek bir an önce yanlışlardan dönülmesi söyledi.

Emekli Büyükelçi Profesör Hüseyin Pazarcı da İdlib’de izlenen politikanın sonuçsuz kaldığını belirterek ABD de Rusya da kendi ulusal çıkarlarının hesabını yaptıklarını ve bizi de ona ikna etmeye çalıştıklarını belirtti.

Cumhuriyet Gazetesinden Işıl Özgentürk de yazısında hep birlikte ölüyoruz dedi;

“ Nerelerdesiniz, beyaz tül perdelere sarılıp “Tayyip bizi İdlib’e götür!” diye yeri göğü inletenler? Dünya nefesini tutmuş beklerken Suriye sınırına yığılan Türk tanklarının videolarını her dakika dünyanın gözüne sokanlar, neredesiniz? 

Biraz savaş filmi izleyen biri bile bilir ki, hava desteği olmadan herhangi bir yer işgal edilemez”

Sözün özü; Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü ile noktalayalım.” 

Zorunlu olmadıkça milletin hayatı tehlikeye girmedikçe savaştan kaçınılması gerekir.

Savaş bir cinayettir”

Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşçakalın dostlar...