Her sene 9 şubat tarihi, sigara içimine ve zararlarına dikkat çekmek amacı ile, tüm dünyada değişik farkındalık etkinliklerinin yapıldığı bir gün. Yeni yapılan çalışmalar, sigara içen ebeveynlerle büyüyen çocukların, ileri yaşamlarında, astım, KOAH ve akciğer kanseri için büyük risk taşıdığını ortaya koyuyor.

Sigaranın, toksik (zehirli) bir bitki olan tütünün kağıt ile sarılması sonucu elde edildiği ve içinde 3 bini aşkın katran, nikotin, karbonmonoksit, aseton, arsenik, siyanür ve naftalin gibi öldürücü ve/veya kronik zehirlenmeye yol açan moleküller zararlı madde barındırdığı biliniyor.

Bireyde sağlık ve toplumda kamusal mali hasar gözönüne alındığında, sigara için, ‘asrın vebası’ nitelemesi hiç de yanlış olmayacaktır. Sırf ülkemizi ele aldığımızda, yasal kısıtlamalara rağmen hali hazırda 18 milyon olarak tahmin edilen sigara içicisinin günde bir paket olarak ortalama tüketimi düşünüldüğünde ayda 500 milyon ve yılda 6 milyar dolar sigara paketi alım ücreti ödemelerinin üzerine sigara nedenli kronik akciğer, kalp ve damar hastalıkları ile kanser tedavileri için yapılan harcamaları eklediğimizde, 10 milyar doların üzerinde bir maliyet çıkmaktadır.

Bunda bireysel dramlara dair sosyal maliyet hesaplamaları dahil değildir.

İnsanlığın tütün ile tanışması, zenginlik ve altın ihtirası ile Amerika’ya ayak basan Columbus sonrasında gerçekleşmiştir. Tütün tarımının 8 bin yıl önce Amerika kıtasında başladığı, zamanla yerel grup ve kültürlerde, önce yaprakları sararak daha sonraları ufalayarak, Maya ve İnka uygarlıklarında da dini tören ve ritüellerde kullandıkları bilinmektedir.

Avrupalı denizcilere ikram edilen tütünü, yerliler, ‘tobacos’olarak isimlendiriyorlardı.

Tarihte tütünün ilk öldürücü itkisini, Columbus’un ilk seferinde yer alan Rodrigo de Jerez isimli denizcide görürüz. Jerez,Avrupa’ya dönüşünde kullandığı tütün nedeni ile ağzından çıkan dumanlar yüzünden, dehşete düşen halk tarafından, kiliseye şikayet edilmiş, kilise de Jerez’i, ‘içinde şeytan var’ hükmü ile ölümle cezalandırmıştır.

Sonuç olarak, 16. yüzyılda,Avrupa’da tütünün endüstriyel ekimi başlamış, tüm kıtaya yayılımı da Fransa’nın Portekiz elçisi Jean Nicot sayesinde olmuştur. Nikotin diye isimlendirilmesi de bu kişinin adına izafetendir.

Kendini ispat etme, arkadaş baskısı, otoriteye karşı durma psikolojisi, özenti ya da gösteriş gibi masum nedenli başlayan sigara içme eyleminin altında, tütün tröstlerince yapılan milyarlarca dolarlık harcamaların varlığı unutulmamalıdır.

Gelişmiş ülkelerdeki çok sıkı yasal kısıtlamalar nedeni ile ticari çalışmalarını Kıta Afrikası ve Uzak Asya odaklı hale getiren sigara firmaları, maalesef buradaki az gelişmiş ülke insanlarının yarıdan fazlasını sigara içicisi yapmıştır. WHO raporlarına göre artık, dünyada 3,8 milyar insan (total dünya popülasyonunun yüzde 55’i) sigaranın olumsuz etkilerini bünyelerinde hissetmekte, her yıl 500 bin insan bu yüzden ölmektedir.

Ülkemizde, her yıl 250 bin vatandaşımız sigara nedenli ölüm ile karşı karşıya kalmaktadır. Akciğer kanserinin yüzde 90’nından sigara sorumludur ve ne yazık ki her yıl 40 bin insan, Akciğer kanseri tanısı almaktadır.

Türkiye’de, artık sigaraya başlama yaşı 10’lara düştü ve son 5 yılda 6 milyonu aşkın genç İnsanımız sigaraya başladı. 4207 sayılı tütün mamullerinin zararlarının önlenmesine dair kanun her ne kadar ülkemiz için milat olsa da, kanunun tüm olarak hiçbir tolerans gösterilmeksizin, katı bir şekilde uygulanması ve hatta daha radikal tedbir ve yasal düzenlemelerin ek müeyyideler olarak getirilmesi, güncel verilerin ışığında, bir zorunluluktur.

Umarız birgün, güzel ülkemiz bütün sathıyla, dumansız hava sahası haline gelir.