At insanın dostu, yardımcısı, yoldaşı... Atı ilk evcilleştirenlerin Türkler olduğu biliniyor. Onu eğiten, evcilleştiren, birlikte yaşamayı öğreten insanın bence atlardan öğrendiği daha çok şey var. En azından karşılısız sevgi ve sonsuzluğa uzanan dostuk.

Türklerin tarihine bakıldığında atın önemi daha iyi anlaşılıyor. Orta Asya'da ve Türk Cumhuriyetleri'nde at o kadar değerli ve önemlidir ki, Türkmenistan'da bir At Bakanlığı bile kurulmuş. Her yıl at şenlikleri düzenleniyor, at yarışmaları yapılıyor, iyi at yetiştiriciliği teşvik ediliyor.

Göçebe Türk’ün günlük hayatında da en çok kullandığı aracın at olduğunu söylemeye gerek yok. Göçebelerin hayatının büyük bir kısmı at üzerinde geçmekteydi. Tarihi kayıtlara göre, atlarına âdeta “yapışmış gibi” binen Hun Türkleri, “doğal ihtiyaçlarını gidermek için dahi atlarından inmezlerdi. At sırtında alışveriş yaparlar, yerler içerler; hatta atın ince boynuna sarılarak uyuyabilirler ve güzel rüyalar görürlerdi. At sırtında toplantı yaparak önemli kararlar verirlerdi.” İçkileri olan Kımız da at sütünden yapılıyordu.


At mezarlığı

Bazı ülkelerde atlar için mezarlıklar, anıt mezarlar yapılıyor. Bizde de at yetiştiriciliği ile ünlü Karacabey'de bir at mezarlığı var. İyi soydan gelen ünlü atlar ölünce buraya defnediliyor. Başına da özelliklerini, soyunu belli eden bir mezar taşı konuyor. Sevenleri zaman zaman gelip ziyaret ediyorlar mezarını.

Vefa duygusu hoş bir özelliği insanın. Tabi sadece insanlarda olmuyor vefa duygusu. Atlarda, köpeklerde ve pek çok hayvanda, birlikte yaşadıkları insanlara karşı özel duygular gelişiyor. Sahibinin arkasından ağlayan atlar mı istersin, mezarının başında nöbet tutan köpekler mi? Sadece insana has değil yani. Hoş günümüzde insanlarda vefa duygusu da kalmadı ya.

Ölen atların anısına

Ancak Kültürpark'ın kuruluşu sırasında, 1922 İzmir yangınından kalan molozların temizlenmesi sırasında ölen atlar unutulmamış, ölen atlar anısına bir anıt yapılmış. 1940 yılında yapılan bu anıt heykel, Türk çağdaş heykel sanatının öncülerinden büyük heykeltıraş Şadi Çalık’ın eseridir. Birbirine bitişik üç adet at başı yalaktan su içerken tasvir edilmiştir. Bu nal şekli üzerinde “Kültürparkın kuruluşunda emeği geçen atlar için” yazıyor.


Atlı ata sözleri

Günlük konuşmalarımıza benzetmeler ve deyimler olarak da girmiş at. “Atı alan Üsküdar'ı geçti.” “Arap atı gibi sonradan açılır.”, “At, adımına göre değil, adamına göre yürür.”, “At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır.”, “Atlar tepişir, arada eşekler ezilir.”, “Atın ölümü arpadan olsun.”, “Atına bakan, ardına bakmaz.”

Modern at yarışlarını da oldum olası hiç sevmedim. Tamamen insanların cebinden parasını almak üzere tasarlanmış, hastalık haline gelebilen, evi-tarlayı sattıran, yuvalar yıkan bir sistemin atın zarifliği ile ne ilgisi olabilir. Daha kötüsü var mı derseniz, tabii ki var; “Piyango”. At yarışlarında atın soyunu sopunu araştırıyorsun, geçmiş yarışlarını, binecek jokeyi. Piyangoda ise hiç bir müdahale şansınız yok. Boşuna güvercin amblemi yok. Verdin mi parayı, uçar gider güvercin misali.


Atın önemi anıtlara da yansımış. Özellikle komutanların genellikle at üzerinde heykelleri yapılmış. Atatürk'ün, İnönü'nün, Napolyon'un... Pek çok örneği var günümüzde. Bu şekilde kişiyi daha güçlü göstermek, atılgan, her an mücadeleye hazır olduğunu vurgulamak için kullanılmış at.
 

Gelelim turizm konusuna. İş dönüp dolaşıyor, yine ucuz turizmin ülkemize yaptığı kötülüğe geliyor. Vallahi ben böyle düşündüğümden değil, işin gerçeği bu. Ucuz turizm, kolay turizm. Beyler, bu ülkeyi bu kadar ucuza pazarlamaya hiç kimsenin hakkı yok. Bu kadar değerimiz, kültürümüz, doğa güzelliğimiz varken, en pahalı yemeği yapacak malzeme varken, neden ucuz çorbadan üç kuruş kazanç ile yetinelim.

Turizmin doğru şekli
Alternatif turizm, katma değeri yüksek turizm, doğa dostu turizm... Bunlar zor işler, kafa yormak gerek, yaratıcı olmak, çalışmak, uğraşmak gerek, para yatırıp risk almak demek. İşin kolayı kopyacılık, ucuzculuk, mevcut pastayı daha küçük parçalara bölmek, bölerken de eline yüzüne bulaştırmak. Hadi bazı uyanıklar bunu yapıyor, devlete ne demeli? Doğru turizm politikasını neden bulup çıkartmaz, kurallarını koyup denetlemez?

Pek çok değerimizden biri de ata olan sevgimiz, at ile iç içe olan tarihimiz. Peki alternatif turizm olarak bunu öne çıkartamaz mıyız? Çıkartırız, hem de düzgün bir iş yaparak, haklı güzel kazançlar elde edebiliriz turizmden. Dünya bunun örnekleri ile dolu.


Beyaz atların balesi

En çok beğendiğim Viyana'da sarayın bünyesinde yüzyıllardır hizmet veren İspanyol Binicilik Okulu. Viyana'nın merkezinde, sarayın bir bölümünde hizmet veren İspanyol Binicilik Okulu 1572 yılında kurulmuş. Çok özel eğitilen Avusturya'nın beyaz Lipizza atlarının müzik eşliğindeki gösterileri için çok önceden yer ayırtmazsanız gösterileri izleme şansınız olmuyor.

Yılda yaklaşık 300 bin kişinin izlediği gösteriler çok ilgi çekiyor. Bir saatten biraz fazla süren “Beyaz Atlar Balesi”ni izlemek için ödeyeceğiniz bilet fiyatı 50 ile 220 Euro arasında. Bunun yanında antenmanlarını izlemek de ücret karşılığı. Gösteri yok, antrenman da yok, ama yine de gösteri salonu, ahırlar ve avluyu içine alan bir tur alabilirsiniz. Çok kaliteli ama pahalı hediyelik eşyalar da her zaman alınabiliyor. Gördüğünüz gibi bir koyundan kaç post çıkıyor. Ama işi bilenler yapabiliyor bunu ancak.



Güzel atlar ülkesi


Adının anlamı Güzel Atlar Ülkesi olan Kapadokya'da balon öne çıkar da AT çıkamaz mı? Kaliteli ve iyi organize edilmiş at turları ile yapılacak peri bacaları turunu hangi turist unutabilir. Artemisyon'a en güzel atları yetiştiren Kolophon / Değirmendere İzmir'e yarım saat uzaklıkta. Peki güzel cirit oyunumuza ne demeli? Kökü Orta Asya'ya dayanan bu ata sporu güzel bir turistik atraksiyon olamaz mı? Atı dünyaya tanıtan bir milletin, turizmde at ile yapacak bir turizm tanıtımı olamaz mı? Olur, olur da, bunlar için yaratıcı olmak, kıvrak zekaya sahip olmak gerekir. Ama boşverin, kopyacılık daha kolay.

Atlı turizm


Bizim ülkemizde de bu tür aktivitelerin yanında atlı turlar yapılabilir. Daha önce yapılıyordu. Ama o kadar organize değil tabi. Günübirlik turlar yapılabileceği gibi, çadır konaklamalı, dağları tepeleri aşan, köylerden geçen, tarihi yerleri ziyaret eden turlar neden yapılmasın? Turizm yenilik demek, turizm heyecan demek. Turistin aradığını verirseniz, kazancınız da normal turistin getirisinden kat be kat fazla olur.

Atların engelliler üzerindeki iyileştirici gücünü de yabana atmamak gerekir. Buna yönelik yapılacak özel binicilik okullarında hastalar ve engelliler rehabilite edilebilir. Ata dokunmak, onu hissetmek bile insana huzur verir. Doğamızın güzelliği yanında, bu tür sporları aktiviteleri yapmaya uygun ortamlarımız da çok. İş bunu düşünmek, planlamak ve uygulayabilmekte.



Urla'da at binmek


Son zamanlarda ata olan ilginin arttığını görmekten mutlu oluyorum. Özellikle Urla çevresinde kurulan at çiftlikleri bölgeyi bu anlamda hareketlendirdi. Bazıları çiftlik turizmi şeklinde gecelemeli olarak konuklarını ağırlarken, bir kısmı da binicilik ve restoran hizmetini birlikte veriyor.

Bunlardan biri de İnekobası At Çiftliği. Eski Çeşme-İzmir yolu üzerindeki çiftlik hem doğanın içinde kahvaltı hizmeti verirken, diğer yandan da her yaş kategorisinde ve eğitim seviyesinde at biniciliği dersleri veriyor. Özellikle çocuklarına at sevgisi aşılamak isteyen aileler çocuları ile birlikte eğlenceli zaman geçiriyorlar.

Ez cümle, turizm yapıyorsak, kopayala yapıştır şeklinde değil, kendimizin ürettiği, değerlerimizi öne çıkartan turizm yapmalıyız. Özentiden uzak, kaliteli ve karşılığında da hakkıyla iyi para kazanacağımız turizm hedefimiz olmalı.