Develerin tellal, pirelerin berber olmadığı günümüzde, Brecht’i süreğen yad ettirir gerçeklikteki anlarımızın mutsuz edici ya da absürt yönleri, mutlu edici ve makul, olağan yönlerine ağır basmaya devam eder iken… Uganda’dan daha kaliteli bir demokrasisi olamadığı için üzüldüğümüz güzel yurdumuzun para biriminin anca 10.37 tanesi bir dolar etmeye başladı… Hayatımızın COVID-19’lu döneminin 20. ayını devirirken…  İzmir açısından COVID-19 salgınının beşinci piki plato çizmeye devam ediyor… Ağır kışa doğru mehtervari yavaş adımlarla giriyoruz… Sağlık Bakanlığı resmi rakamlarına göre 8.178.901 kişi infekte olmuş 71.724 kişi ölmüş durumda. Buna karşı her gün, 30 Ekim 2020 İzmir depreminde vefat rakamı olarak verilen hemşerimiz sayısının yaklaşık iki katını ülke olarak COVID-19 nedeniyle kaybetmeye devam ediyoruz. Gerçek tüm zamanlardaki toplam vaka sayısının aslında açıklanandan 2-4 kat arası bir yerlerde olma olasılığının olmama olasılığına göre çok daha yüksek olduğunu, ölüm sayısının ise kaç katı olduğunu tahmin etmenin zor olduğunu belirterek... Ömrümüzden bir hafta daha sağlıklıca ama Göztepe’nin futbol maçı olmadan geçer iken (Fenerbahçe’yi mağlup eden kadın voleybol takımını kutluyorum)… Dünya Kupası play-offlarına kalmayı başaran A Milli Futbol Takımının, 1959’da kurulan Milli Liginde 13. Hafta maçlarının tam seyircili oynanmasına karar verildi.

Bunun artı ve eksi yönleri var… Artı yönleri futbola gönül verenlerin stada dönme şansının ortaya çıkması. Yalnızca iki aşılıların maça girebilmesi… Teorik olarak stada girişlerde ve statlarda kurallara uyulması gerekliliği… Eksi yönleri; seyirciler arasındaki mesafe kavramının kalmaması ama zaten mesafe kuralına stadyum içinde pek de uyulmuyor… Maske kuralını tribündekilerin üçte ikisinden fazlası yoksayıyor… Kimse de denetlemiyor…

Bütün bunlar olurken… Sağlık Bakanlığının verdiği aşı verilerinin tamamen doğruyu yansıttığını kabul edersek… İki doz uygulananların sayısı 49.777.801. Nüfusun yaklaşık %60’ı civarında… Demek ki Yüce Halkımızın %40 civarı çift aşılı değil. Ki bu çift aşılıların da yadsınamayacak kısmı Biontech aşısına göre nispeten daha düşük koruma bariyerine sahip Sinovac aşısı ile aşılı… Bu grupta son aşı sonrasında bağışıklığı düşürebilecek kadar uzun zaman geçmiş olanların da azımsanmayacak sayıda olduğunu biliyoruz... Bu bağlamda hem maça girmek isteyenler hem de girmek istemeyenler için… Normal yaşamı özleyen herkes için… Pek çok aşı karşıtı vatandaşımızın şu anda COVID-19 servislerinde, yoğun bakımlarında olduğunu, hekim kimliğimle hem kahrolarak hem de çok üzülerek belirtirken... Mümkün olduğunca çok Yüce Halkımızın COVID-19 aşısını olması oldukça kritik… Aksi takdirde kış geldikçe, açık havada geçirilen, pencerelerin açık tutulabildiği zaman daraldıkça, maçlara tam kapasite ile girildikçe hasta sayısının artma olasılığı artmama olasılığına göre çok daha fazla gözüküyor…

Velhasıl kelam… COVID-19 döneminde sağ kalmayı başaran, hasta olmamayı başaran herkese selam olsun… Bunun devamını diliyorum…  Vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Tribünlerin tam açılmasına iyi ve kötü yönlerinden iyi olanlar toplumun kurallara riayet etmesi durumunda ağır basabilir… Ama bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin en önemli problemi hemen herkesin, belli problem karşısında yapılması gerekenleri bilip, o veya bu sebepten yapmaması ya da yapamamasıdır. Çift doz aşılıların sayısı en az %80’e çekilmezse (ki zaman içinde üçüncü doz zaten geldi yine ilerleyen zaman yıllar içinde dördüncü beşinci altıncı da gerekecek gibi), kurallara tam uyulmazsa kaçak çok olursa… Üzülerek söylüyorum ki… Sonbahar kış bitmeden bir kapanma daha yaşanma olasılığı yaşanmama olasılığından az değildir.