Bizim mesleğe en yakın iş berberlik... Her yeni gittiğin berber sorar, “Abi daha önce kim kesiyordu saçını... Böyle makas izi mi olur? Bak şimdi nasıl şekillendi” diye... Her berber değiştirdiğinde büyük ihtimal aynı hikayeyi duyarsın. Bizde de durum farklı değil. Bu işin bileni bir iki duayeni tabii ki işin içine katmıyorum. Kalan kesimin hepsi en en iyi dil bilgisine, en iyi habercilik bakışına sahiptir. Elinde gazete ile dolaşıp durur: “Mizampaj böyle mi, öteki şöyle mi yapılır.”
Hoş bende saç yok ama durumu özetleme uğruna örneği verdik. Gazetecilikte traşı sevenleri de onore ettik.
Bir benzer meslek dalı da teknik direktörlük. Dünya Kupası'nı alsan meslektaşı ötekini beğenmez: “Kazandı ama hatalıydı...”, ”Yanlış adamı oynatsa da şanslıydı” gibi uzar gider sallamaları....
Fakat bir ortak nokta var ki bu “Baba teknik direktörler” gençlere güvenemiyor. Eee oynatırsa kariyere leke sürülür... O gençler deneyim kazanacakken hocalarımıza zeval gelmemesi gerekli. Şimdi dolar, euro çıldırınca hafiften hafiften genç fidanlara fırsat doğuyor gibi. Ancak bu nereye kadar sürer bilinmez. Altınordu-Fenerbahçe maçında televizyondan sahaya bir baktım. Kırmızı lacivertliler zaten misyonu olduğu için gençleriyle oynuyor. Fenerbahçe de aslarını yormamak uğruna genç isimlerle mücadele ediyor. Keşke lig başladığında tüm takımlar böyle bir mecburiyete girse... Kurt futbolcuların kavgasından, aşk hayatından bıktık artık. Dünya Kupası'nı kasıp kavuran Mbappé 19 yaşında. Kumaş iyise aynı keyfi izleyenler alır zaten. Sen yeter ki iyi olduğuna inandığın gençlere şans ver. Kariyer yapıcam, zengin olucam derken aradaki fidanları harcama. Şansı ver ki Türk futbolu ileri gitsin. Yoksa kenar mahallede traşa devam edersin.