Düşünsel, kültürel, görsel gelişmeyi sağlayan etkin bir sanat yaratısı tiyatro.

     Uygarlık tarihinin en köklü, en eski sanat dallarından biri olan tiyatronun toplumların gelişimindeki, kültürlerarası etkileşimindeki önemi yadsınamaz elbette.

     Geçmiş ile kurgunun iç içe olduğu tiyatro, her öyküsüyle yaşamı daha iyi anlama, algılama, değerlendirme olanağı da sunar bizlere.

     Tiyatro üzerine uzun uzun yazmak, anlatmak bu işin ustalarına, emekçilerine yakışır. Ben ancak sevgimle, saygımla değinebilirim, anabilirim, alkışlarım onları.

     Tiyatroyu sanatın ilkeli, aydınlık, toplumsal duyarlığı, sezgisi varsıl gülen yüzleri, emekçileri yüceltir geleceğe taşır.

***

     Geçen hafta tiyatromuzun iki değerli sanatçısı Ferhan Şensoy ve Nusret Çetinel’in ölüm haberleriyle sarsıldık!

     Ferhan Şensoy ilk öykü ve şiirlerini 1969’da Soyut ve Yeni Ufuklar Dergisi’nde yayımlar. Tiyatromuzun bu verimli yazarı ayrıca roman, deneme, günlük, tiyatro, televizyon dizisi ve film senaryoları üzerine çok sayıda yapıta imza attı.

     Sesiyle, oyunuyla, usta sanatçı kimliğiyle belleğimizde yer eden Nusret Çetinel’i de unutmak ne mümkün.

     İki tiyatro sanatçımızı saygıyla anıyorum.

     Halktan, toplumdan, emekten, barıştan, aydınlanmadan yana olanlara, üretenlere ne yazık ki sahip çıkamıyoruz.

     Sanatçılar tutarlı, gerçekçi, toplumcu, kucaklayıcı, yol açıcı, aydınlanmacı duruşları ve eylemleriyle bir ülkenin yüz akları, saygın değerleridir. Onları yaşarken onurlandırmak, taçlandırmak da bizim görevimiz değil mi?

GÜNEŞE TIRMANMAZSAN AYI GÖREMEZSİN

     Prof. Dr. Hülya Nutku’nun ilk baskısı İleri Kitabevi’nce 1992’de yapılan “Güneşe Tırmanmazsan Ayı Göremezsin” yapıtı, yıllar sonra Pagos Yayınları’nca eklenen yedi yeni yazıyla birlikte yeniden yayımlandı.

     “Sanatlar içinde tiyatro birlikteliğin, paylaşmanın, ortaklaşa çabanın ve birleştirici gücün bir simgesi… Ama biz bu bilinçten uzak tutulan bir toplumda yaşıyoruz” diyor ön yazısında Hülya Nutku.

     Şu sözünün de altını çizdim: Sanatın olduğu toplumlarda şiddet, terörden söz edemeyiz. Sanata değer veren toplum, bireyin daha doğru seçim yapmasına olanak tanıyacak, özgür ve özgün insanın yetişmesini sağlayacaktır.”

     Özellikle sanatın her dalının yaşandığı, yayıldığı toplumlarda şiddet ve terörden söz edemeyiz vurgusunu onaylamamak olası mı? Müziği, resmi, şiiri, yontuyu, tiyatroyu yaşama geçiren, toplumun her kesimiyle buluşturan sanat ve onu var eden sanatçılar ne güzel insanlardır.

    Hülya Nutku’nun bugün de değerini, önemini yitirmeyen tiyatronun evrenselliği, düşünsel boyutu, yaratıcılığı üzerine deneme yazıları, yazarlara ilişkin incelemeleri bence dikkatle, ilgiyle okunmalı.

     “Yazdığını yayınlatan, ürettiğini sergileyen, özgürce sanatını icra eden, topluma ayna tutan, düşündüğünü özgürce ifade eden sanatçıların olduğu bir toplum” özlemine biz de içtenlikle katılıyoruz.

SERKAN FIRTINA’DAN ‘TEPEGÖZ’

     Şiir, öykü, inceleme, deneme ve eleştirileriyle de tanıdığımız Serkan Fırtına, “çeşitli tiyatro ekiplerinde; oyuncu, yönetmen ve dramaturg olarak” görev yaptı. Şimdi Aydın’ın Efeler Belediyesi’nde drama-tiyatro eğitmenliği ve sanat yönetmenliğini sürdürüyor.

     Serkan Fırtına’nın yeni çıkan “Tepegöz” yapıtı 2010-2020 yıllarında çoğu Tiyatro Gazetesi’nde olmak üzere tiyatro deneme, eleştiri, tanıtım yazılarından oluşuyor.   

     Klaros Yayınları’ndan çıkan Tepegöz’de Serkan Fırtına, kuramsal ve oyun kitapları, eleştirileri incelemesi, tiyatro ve seyirci ilişkisi üzerine yazılarının dışında izlediği oyunları da kendi gözlemi, deneyimi, bilgi birikimi ile okura sunuyor.