Bundan 194 yıl önce, ülkemizde modern anlamda ilk tıp okulu öğrenime başlamıştı. Bu aynı zamanda, Batı'daki 15-16. yüzyılda Rönesans ile başlayan tıp ve tüm bilim/sanat dallarındaki gelişmelerden üç yüzyıl sonra, bu topraklarda gerçekleşen en önemli reformdu. 3. Selim ve 2. Mahmut'un hükümdarlığında başlayan ıslahatlar, 14 Mart 1827’de Hekimbaşı Behçet Efendi önderliğinde, Batılı anlamda ilk tıp okulu olan Tophane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire'nin Şehzadebaşı'nda açılması ile taçlandı. Daha sonra bu temel üzerinden 1839’da Mektep-i Tıbbıye-i Adliye-i Şahane, 1909’da Darülfünun’a bağlı tıp okulu ve 1933’te de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi vücut buldu. Ankara Tıp ve Ege Tıp da sonraki yıllarda açıldı.
2020 ve 2021 yılının 14 Mart Tıp Bayramı takvimi, tüm sağlık çalışanları açısından pandemi mücadelesi ile geçti. Küresel boyutlarda 20 bine yakın sektör çalışanı için bu mücadelenin bedeli canlarının kaybı ile ödedi maalesef. Halihazırda dünyada 117 milyon 459 bin 698 Kovid-19 vakası mevcut. 92 milyon 970 bin 276 rakamı da hastalığı geçirenleri ifade ediyor. Toplam ölüm sayısı 2 milyon 605 bin 637. Tüm ülkeler hastanelerinde 21 milyon 883 bin 785 hastayı tedavi etmeye çalışırken, bunlardan 89 bin 501’i ciddi klinik durumları nedeni ile yoğun bakımlarda takip ediliyor. Ülkemiz, koronadan en çok etkilenen ülkeler arasında 2 milyon 780 bin 417 vaka sayısı ve 29 bin 30 ölüm ile dünyada dokuzuncu sırada. Amerika 29 milyon 696 bin 250 vaka ve 537 bin 838 ölüm ile listenin başında.
Görülen o ki ne ABD ve Avrupa ülkeleri ne de sosyalist antendanslı ülke sağlık sistemleri böylesi bir pandeminin oluşmasını önleyecek donanıma sahip değilmiş. Tüm ülke sağlık bakanlığı bürokratları pandemi sonrası için yeni kurumlar oluşturarak farklı yapılanmaları şimdiden kurgulamaya başladılar.
Küresel sağlık harcamaları, pandemi öncesi her yıl ortalama yüzde 5 artmakta idi. Bu yıl sonu itibari ile korona etkisi de eklendiğinde 17 trilyon doları aşmış olacak. Sağlık teknolojilerinin ilerlemesi ve sağlık hizmeti alanların hasta konumundan tüketici konumuna evrilmesine paralel olarak ülkelerin bütçelerindeki sağlık harcamalarının maksimal artışının bloke edilmesi yönünde maliyet tabanlı görüşler giderek daha fazla dillendirildiği bir ortamda Kovid-19 pandemisi bu yaklaşımı ters yüz etmiş durumda. Pandemi öncesi, total bütçeleri içinde sağlık harcama oranları Kıta Avrupası'nda yüzde 10’ların altında iken Amerika ve Japonya'da yüzde 15’lere kadar çıkıyordu. Kişi başı harcamalar da örneğin ABD’de 5 bin doları bulurken Almanya, Fransa ve İngiltere’de 2 bin 500 dolar seviyelerinde idi. Ancak bu harcamaların, sosyal devlet uygulamalarının hakim olduğu Avrupa ülkelerinde yüzde 80’e yakını kamu tarafından sağlanırken ABD’de kamu finansman oranı maksimum yüzde 50’yi bulmakta. OECD verilerine göre sağlık hizmeti alan kişilerin kendilerinin yaptığı harcamalar ise total meblağın yüzde 10’u ile yüzde 40’ı arasında değişmekte idi. Ancak sağlıkta, yaşadığımız pandemide de gördüğümüz gibi, dinamik ve değişken bir süreç söz konusu olduğundan mükemmel sistemler ve uygulamalardan bahsetmek de çok güçtür. Doğrusu, bugünün en gelişmiş ekonomileri olarak addedilen ABD ve AB ülkelerinde bile bitmek bilmeyen sağlık politikaları değişiklikleri ve sağlık reformlarından bahis, sürekli güncel konumunu korumuştur... Tophane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire’nin 14 mart 1827 yılında açılmasından bu yana geçen 194 yılda oluşan birikim, ülkemizin pandemi dahil tüm sağlık sorunlarında, tıp çalışanlarının halkına karşı sorumluluklarını layığı ile yerine getirmesini sağlamıştır. Tüm sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı'nı kutlarken, görevlerini yaparken hayatlarını kaybeden başta Hastanemiz Onkoloji Kliniği'nden Profesör Dr. Uğur Yılmaz Hocamız olmak üzere tüm meslektaşlarımızı saygı ve minnetle anıyorum.