Teşekkürler

Abone Ol

Gece saat 2.00'de telefonu çalar; "Bir araba köpeğe çarptı yardım edin" der telefondaki. Üşenmez gider yaralı hayvanı alır. Gecenin o saatinde veteriner bulmaya çalışır; bulamazsa da sabaha kadar o hayvanı rahat ettirmeye çalışır, sonra sabah ilk iş veterinere götürür.
Tedaviye muhtaç bir hayvanla belediyeye gittiğinde kimi zaman veterinerlerden "Çok yoğunuz alamayız" cevabı alır. Özel veterinere götürür, cebinden verir parasını. Bir değil, iki değil bazen bir ay içinde böyle onlarca hayvanın imdadına koşar.
Ona maddi destek sağlayacak kimsecikler yoktur etrafında.
Ne belediyeler, ne valilik ne kaymakamlık, ne orman ve su işleri müdürlükleri yeterli desteği verebilir.
İşin maddi tarafı bir yandan manevi yükü bir yandan biner sırtına. Kurtaramadığı her canla yüreği parçalanır, koşamadığı, yetişemediği, yetemediği canların sorumluluğunu derinden hisseder.
Sokakta bulduğu yavru kedileri ve köpekleri sahiplendirmek için uğraşır, didinir. Kimilerine ev bulur. Böyle zamanlarda ondan mutlusu yoktur.
Dernek kurar. Bir derneğe üye olur. Mücadelesini farklı bir platforma taşır.
Bir kişiden bahsetmiyorum elbette. Bu ülkede kendini ifade edemeyen, kendini koruyamayan, hor görülen, çoğu zaman yaşam hakkı bile çok görülen sokak hayvanlarını korumak için canla başla mücadele eden kişiler onlar. Onlar hayvanseverler.
Maddi ve manevi olarak kendilerini adadıkları bu dava nedeniyle toplumun -maalesef- azımsanmayacak kadar kalabalık bir kesimi onları 'tuhaf' kabul eder. Şöyle düşünürler: Alt tarafı bir kedi veya köpek için bu kadar uğraşan bir kişi, tuhaf değildir de nedir?
Ama onlar her şeye rağmen uğraşır. İyi ki de uğraşıyorlar. Bizimki gibi ne adam gibi bir hayvanları koruma kanununun olduğu, ne doğru düzgün denetimlerin yapıldığı, ne de toplumdaki farkındalığın yeterli düzeyde olduğu bir ülkede, eğer hayvanseverler olmasa sokaktaki sahipsiz hayvanların hali ne olurdu, hiç bilmiyorum. Aklıma hiç de hoş olmayan senaryolar geliyor.
Bu ülkede hayvanlara karşı işlenen tüm suçların karşısında dimdik onlar duruyor. Görevini yapmayan resmi kurumları onlar -bazen zorla da olsa- harekete geçiriyor.
İnsanları bilinçlendirmek için çoğu zaman resmi kurumlardan daha çok ter döküyorlar.
Acı çeken, yardıma muhtaç canların derdine onlar yetişiyor.
Üstelik karşılığında bir teşekkür bile almıyorlar.
Teşekkürler Esin Önder.
Teşekkürler Sinem Karakaş
Teşekkürler Şule Baylan
Teşekkürler Ayşegül Güzel
Teşekkürler Sibel Altun
Teşekkürler ismini bilmediğim ve tanıma fırsatı bulamadığım tüm hayvan dostları. Varlığınız ben ve benim gibilere güven ve umut veriyor.
İyiki varsınız.