Barış Pınarı Harekatından onca zorluklara rağmen olumlu sonuç alındı. Ancak terör belası sınırlarımızda bunu unutmayalım, ABD’nin de yaptıklarını da tabii...

33 yılda PKK 6 bin 500 asker ve  polis olmak üzere 5 bin vatandaşımızı katletti. Sadece 2015-2016 arasında 500 vatandaşımızı kaybettik. Bütün bunlara karşın ABD onları eğitti, silah verdi.

ABD’nin tehditleri yeni değil. Geçmişte onlara gereken cevaplar verilmişti. Bülent Ecevit’in haşhaş yasağı karşısındaki kararlı tutumu anımsayın.

ABD emperyalizmine örnekler o kadar çok ki;

Trump Türkiye’nin YPG’ye düzenlediği operasyonu okul bahçesinde kavga eden iki çocuğa benzetiyor; “Ben biraz kavga etmeleri gerekiyor dedim. Okul bahçesindeki iki çocuk gibi kavga etmelerine izin vereceksiniz, sonra da ayıracaksınız. Birkaç gün kavga ettiler ve hayli şiddetliydi.” 

Senatör Lindsey Graham terör örgütü başı Abdullah Öcalan’ın manevi oğlu Mazlum Kobani ile görüşüyor. Emperyalist ülkelerin tavrı hep aynı. Fransa; “Ortadoğu'da otonom bir askeri kapasite oluşturmalıyız. Avrupa, Ortadoğu'da 'küçük hissedar' olmaya devam edemez” diyor.

Hudson Enstitüsü uzmanlarından Michael Doran, “Obama döneminde Kürtlerle değil, müttefikimiz Türkiye'nin can düşmanı olan PKK ile iş tuttuk” diyerek bir kez daha ABD’nin iki yüzlülüğünü ortaya koyuyor.

***

Bu arada ABD'de Cumhuriyetçi ve Demokrat siyasetçiler Trump'ın asker çekme kararını eleştirerek Obama döneminde başlayan YPG’ye yardım politikasını saatli bomba olarak nitelendiriyorlar.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Barış Pınarı Harekatı'nı değerlendirdi: “Terörden çok çektik,genç yaşlı demeden,kadın erkek demeden çok kişi hayatını kaybetti. Terörün bir insanlık suçu olduğunu defalarca defalarca, ama defalarca dile getirdik. Terörün bir amacı yoktur. Terör insanları yıldırmak,düzeni bozmak için yapılan bir olaydır. Devletler arası ilişkilerde duygusallıktan uzak,akılcı ve gerçekçi bir politika izlenmesi gerekir. Dış politika ülkelerin halkları arasında derin yarılmalara yol açabilir. Dış politikada komşu ülkelerin iç işlerine karışmayın, dedik. Gazi Mustafa zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir, diyor”

Gerçekten Atatürk’ün barışla ilgili sözlerini anımsamak lazım;

“Barış ulusları refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. Ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.”

Sözün özü, toplumları birbirine düşman etmek emperyalizmin bir oyunudur. Oyuna gelmeyelim.

Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.