EKONOMİ

Temmuz ayında şirket kuruluşları şaha kalktı, ancak yılın geneli alarm veriyor: Açılan kadar kapanan da arttı!

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) açıkladığı Temmuz 2025 verileri, Türkiye ekonomisinin nabzına dair karmaşık bir tablo ortaya koydu. Bir önceki aya göre yeni kurulan şirket sayısında %33,5'lik rekor bir artış yaşanarak girişimcilik ruhu canlanırken, yılın ilk yedi aylık dönemine bakıldığında ise hem kurulan şirket sayısında hafif bir düşüş hem de kapanan şirket sayısında %11,8'lik endişe verici bir artış gözlemlendi.

Abone Ol

Türkiye ekonomisinin dinamizmini ve girişimcilik iştahını yansıtan en önemli öncü göstergelerden biri olan kurulan ve kapanan şirket istatistikleri, 2025 yılının Temmuz ayında piyasalara adeta bir canlılık aşıladı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) açıkladığı verilere göre, Haziran ayına kıyasla Temmuz'da kurulan şirket sayısı %33,5'lik rekor bir sıçrama yaparak 7.330'dan 9.788'e yükseldi. Bu sert yükseliş, bir önceki aydaki durgunluğun ardından piyasaların yeniden hareketlendiğini ve yatırımcıların yeni iş kurma konusundaki cesaretini yeniden kazandığını ortaya koydu.

Artış sadece şirket sayısıyla sınırlı kalmadı. Yeni kurulan bu şirketlerin ekonomiye getirdiği taze kanın miktarını gösteren toplam sermayelerinde de bir önceki aya göre %64,5 gibi devasa bir artış yaşanması, Temmuz ayında kurulan işletmelerin daha güçlü bir finansal yapıya sahip olduğunu gösterdi. Bireysel girişimciliği temsil eden gerçek kişi ticari işletmelerinde de benzer bir canlanma gözlendi. Kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı, bir önceki aya göre %46,5'lik bir artışla 1.124'ten 1.647'ye çıktı. Bu veriler, Temmuz ayının, hem kurumsal hem de bireysel düzeyde, girişimcilik ekosistemi için son derece verimli bir dönem olduğuna işaret ediyor.

Yılın geneli temkinli: açılan şirket sayısı azalırken, kapananlar arttı

Temmuz ayında yaşanan bu bahar havasına rağmen, yılın ilk yedi ayını kapsayan genel tablo, ekonomideki kırılganlıkların devam ettiğine dair önemli sinyaller içeriyor. TOBB verilerine göre, 2025'in ilk 7 aylık döneminde kurulan şirket sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre %0,6'lık hafif bir düşüşle 62.389'dan 62.014'e geriledi. Bu durum, yılın genelinde yeni şirket kurma iştahının geçen yıla kıyasla bir miktar azaldığını gösteriyor.

Ancak asıl endişe verici gelişme, kapanan şirket sayılarında yaşandı. 2025'in ilk 7 ayında kapanan şirket sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre %11,8'lik kayda değer bir artış göstererek 14.828'den 16.582'ye yükseldi. Bu veri, piyasadaki rekabet koşullarının zorlaştığını ve birçok işletmenin ayakta kalmakta güçlük çektiğini ortaya koyuyor. Açılan şirket sayısındaki durağanlık ve kapanan şirket sayısındaki artış bir arada değerlendirildiğinde, ekonominin hala tam olarak istikrara kavuşamadığı ve işletmeler için zorlu bir dönemin devam ettiği sonucu ortaya çıkıyor. Buna karşılık, kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısında yıllık bazda %5,7'lik bir azalış yaşanması ise, küçük esnafın ve bireysel girişimcilerin daha dayanıklı bir yapı sergilediğini düşündürüyor.

Ekonominin lokomotifi yine ticaret ve inşaat oldu

Temmuz ayında kurulan 9.946 şirket ve kooperatifin sektörel dağılımı incelendiğinde, Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinin değişmediği görülüyor. Kurulan yeni işletmelerin ezici bir çoğunluğu yine ticaret ve inşaat sektörlerinde yoğunlaştı.

  • Ticaret Sektörü: Toplam 3.098 yeni şirket ve kooperatifin kurulduğu bu sektör, girişimcilerin en çok yöneldiği alan olmaya devam etti. Bu durum, iç piyasadaki tüketim talebinin canlılığını koruduğunu gösteriyor.

  • İnşaat Sektörü: 1.434 yeni kuruluş ile ikinci sırada yer alan inşaat sektörü de, konut ve altyapı projelerindeki hareketliliğin sürdüğünü teyit etti.

  • İmalat Sanayi: 1.232 yeni kuruluş ile üçüncü sırada yer alan imalat sektörü ise, üretim çarklarının dönmeye devam ettiğine dair olumlu bir sinyal verdi.

Bireysel girişimcilikte ise inşaat sektörünün bariz bir üstünlüğü dikkat çekti. Temmuz ayında kurulan 1.647 gerçek kişi ticari işletmesinin 737'si inşaat faaliyetleri üzerine kurulurken, bunu 442 işletme ile toptan ve perakende ticaret sektörü izledi. Bu veri, bireysel girişimcilerin ve küçük esnafın, özellikle inşaat taşeronluğu ve tadilat gibi alanlarda yoğunlaştığını gösteriyor.

Yabancı sermayeden türkiye'ye güvenoyu

Ekonomideki bu karmaşık tabloda, en olumlu ve en umut verici sinyal ise yabancı sermaye girişlerinden geldi. Temmuz 2025'te, Türkiye'de 675 adet yabancı ortak sermayeli şirket kuruldu. Bir önceki aya göre (479 adet) yaşanan bu ciddi artış, uluslararası yatırımcıların Türkiye'ye olan ilgisinin yeniden canlandığını gösteriyor.

Kurulan bu 675 şirketin ortaklık yapısı incelendiğinde ise, 450'sinin Türkiye, 22'sinin Almanya ve 19'unun da İran ortaklı olması dikkat çekti. Ancak asıl çarpıcı veri, sermaye yapısında ortaya çıktı. Temmuz ayında kurulan yabancı ortaklı şirketlerin toplam 2,33 milyar TL'lik sermayesinin, tam 2,15 milyar TL'lik kısmını, yani %92,3'ünü doğrudan yabancı ortakların payı oluşturdu. Bu son derece yüksek oran, yabancı yatırımcıların Türkiye'de kurdukları işlere sadece ortak olmakla kalmayıp, aynı zamanda projenin ana finansörleri olarak ne kadar büyük bir güven duyduklarını da ortaya koyuyor. Yılın ilk 7 ayında kurulan toplam 3.671 yabancı ortaklı şirketin getirdiği toplam yabancı sermaye miktarı ise 10,4 milyar TL'yi aştı.

Konut kooperatifleri patladı: barınma krizi yeni modeller mi yaratıyor?

Raporun en dikkat çekici ve sosyo-ekonomik açıdan en anlamlı verilerinden biri de kooperatifçilik alanında yaşandı. Genel olarak bakıldığında, 2025'in ilk 7 ayında kurulan kooperatif sayısı, geçen yıla göre %27,6 gibi ciddi bir oranda azaldı. Bu durum, kooperatifçilik modelinin genel bir kan kaybı yaşadığını gösteriyor.

Ancak, Temmuz ayında kurulan 158 kooperatifin detaylarına inildiğinde, çarpıcı bir gerçek ortaya çıkıyor: Bu kooperatiflerin tam 111 tanesi "Konut Yapı Kooperatifi" olarak kuruldu. Bu, kurulan her 3 kooperatiften 2'sinin konut amaçlı olduğu anlamına geliyor. Bu veri, son yıllarda Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri haline gelen fahiş konut fiyatları ve kira artışları karşısında, vatandaşların bir araya gelerek kendi evlerini daha ucuza mal etmek için kooperatif modeline yöneldiğini gösteren çok güçlü bir sosyal gösterge. Barınma krizinin, unutulmaya yüz tutmuş bu kolektif modeli yeniden canlandırması, önümüzdeki dönemin en ilginç ekonomik ve sosyal dinamiklerinden biri olmaya aday.