Biliyorsunuz İzmir’in orta yerinde devasa bir alışveriş merkezinin yapımı tartışmalar arasında sürüyor.
Akdeniz ikliminin yıldızı, güneşli, ılık bir coğrafyada nedir bu AVM’lere tıkılma tutkumuz pek anlamam ama yatırımcımız da, insanımız da sever.
Doğacak altyapı, trafik sorunlarını hesaplamayan yerel ve ulusal yöneticilerimiz, metro, iskele, tramvay gibi toplu taşım araçlarının kesişme noktasını bir AVM’ye tahsis etmeyi en başından planlar.
Devasa AVM’leri kent merkezinin orta yerine değil de trafik ve altyapı sorunu yaratmayacak çıkış noktalarına kurgulamak neden bu kadar zordur?

RUHSAT İPTAL İDDİASI


Üçkuyular’daki İstinye Park inşaatının usulsüz sürdüğü iddiaları var.
Çünkü 47 dönüm alanda gerçekleşecek AVM’nin eski vergi dairesine ait bir bölümünden kaynaklanan gerekçelerle ÇED raporu iptal edildi.
Şimdi konu, harıl harıl tartışmalı.
Bir gruba göre ruhsat iptali inşaatın tümünü kapsar, mutlaka durdurulmalı.
Firma ise kamu takası gerekçesiyle yapılan iptalin karşılığının zaten verildiği ve konunun kapandığı iddiasında.
Bu arada ne mi oldu? Tek satırlık bir haber geçti;
Üçkuyular’da AVM inşaatında iş kazası nedeniyle kalıpçı ustası bir işçi öldü.
Araştırmalar İstinye Park’ı gösterdi.

AYRI TAZMİNAT ALIR


İddialara göre bu tür sorunlu inşaatların bir an önce bitmesi için işçiler daha tempolu çalışmaya zorlandı!
Gerekçe tam bilinmiyor, elbette bilirkişi raporlarını takip edeceğiz.
Ancak durması gereken inşaatın sürmesinin, ölen işçinin yakınlarına ayrı bir tazminat hakkı doğuracağı öne sürülüyor.
TMMOB İKK Sekreteri Makina Mühendisi Melih Yalçın, “Her inşaatın tek ruhsatı olur. ÇED raporu mahkeme tarafından iptal edildiğine göre tüm inşaat ruhsatının da iptali gerekli. Bu koşullarda aile ayrıca bir tazminat davası daha açmalı” diyor.
Ailesinin daha yüksek tazminat alması teselli olur mu?
Aklım iş kazasında ölen işçide. Daha 41 yaşında genç bir adam.
Yakında o inşaat bitecek ve kimse adını bile bilmeyecek.
Eğer gerçekten firma inşaatı bir an önce tamamlama telaşına düşmüş ve bu telaş kana bulanmışsa, birkaç ay sonra yapılacak o görkemli açılışınız da yerin dibine batsın!

İzmir'e benzersiz şans


Geçtiğimiz günlerde İzmir, dünyaca ünlü bir konuğu yalnızca bir günlüğüne ağırladı.
TARKEM (Tarihi Kemeraltı İnşaat ve Yatırım A.Ş.) öncülüğünde Amerikalı mimar Danie Libeskind Tarihi Kemeraltı Bölgesi’ni gezdi, havralar sokağını inceledi, işdünyası ve mimarlarla buluştu.
Sessiz sedasız bir ziyaret oldu diyemeyeceğim ilgililerin neredeyse tümü oradaydı gelişme haberlere tam yansımadı.
Libeskind öyle böyle değil, mimarlık dünyasının efsane bir ismi.
11 Eylül 2001’de yıkılan ikiz kuleler, New York Dünya Ticaret Merkezi’nin baş mimarı daha önemlisi Berlin Yahudi Müzesi’ni yapan kişi.
Libeskind’in Kemeraltı’na gelmesinin asıl gizi, beraberinde Musevi fonlarını da taşıyor olması.
Ünlü mimar ve eşine dünyada tek örnek olan 9 havradan oluşan Havralar Bölgesi gezdirildi, burada idealize edilen proje anlatıldı.
Eğer Libeskind Havra Müzesi Projesi’nin mimarlığını üstlenir ve uluslararası fonları da buraya yönlendirirse işte bu İzmir’in tarihi bir fırsat yakalaması demektir.
Bir taşla onlarca kuş anlamına gelir.
Talih kuşu kapıda başını gösterdi.
Bölgenin bir destinasyon merkezine dönüştürerek çevresine emsal oluşturmasından tutun, Musevi cemaati için kutsal bir alan haline gelmesine kadar sayısız şans doğar.
Yabancı, yerli tüm mimarlar mutlaka Libeskind’ın bu yeni eserini görmek ister.
Hoş her ne kadar o gün Libeskind’e gösterilen sokaklar kir, çöp içinde olsa da TARKEM’in araladığı bu kapı çok önemli.
İzmir, kesinlikle bu işin peşini bırakmamalı.