İçimiz pas tuttu... Yukarıdakini düşürme, aşağıdakini çıkar... Play Off'u kaçırma... İlk 6'ı mı, ilk iki mi... Hesap yapmaktan kafayı yedik... Neyse ki Göztepe yetişti imdadımıza... Ne kadar özlemişiz böyle bir ortamı... Bayram yerine dönmüş tribünlerle şampiyonluk sevinci yaşamayı...
Öyle bir inanmışlık vardı ki dün Atatürk Stadı'nda, Kırklareli değil Seksenlereli olsa yine sonuç değişmezdi.
En küçüğünden, en büyüğüne kenetlenmiş bir camia... Göztepe adı altında yanyana maç izleyen protokol. Farklı partilerden milletvekilleri ve adayları... Herkes sarı kırmızı, her yer sarı kırmızı...
Bu saatten sonra skoru ve oynanan futbolu anlatmanın gereği yok.
Kim ne yapmış, kim ne oynamış. Hepsi 5 yıldız, hepsinin alınlarından akıttığı ter helal...
Kolay değil... Koca bir yıl verilen emeğin karşılığını şampiyonluk olarak aldılar.
Bu sezon forma giyip de sahada olmayan futbolcuların, sezonu tamamlayamayan teknik adamların... Yöneticinin ve malzemecinin, hepsinin hakkı var bu başarıda... Fakat aslan payı taraftar ve Başkan Mehmet Sepil'in... İnancını hiç yitirmeden zorlu deplasmanlarda hep vardı sarı kırmızılılar... Hatta giremedikleri maçlara bile gittiler. Takımlarını eksik hissettirmediler. Bir de kendilerine holigan muamelesi yapıp yasak koyanlara dün ders verdiler. Son düdük çaldığında kimse sahaya girmeden hep bir ağızdan İsyan Marşı'nı söyledi. Dosta düşmana kutlama nasıl yapılır gösterdiler. Camianın dünya çapında ilan verse bulamayacağı başkan Mehmet Sepil'e de teşekkürü borç biliyorum. Pozitif enerjisi ve tarzıyla hepimize unuttuğumuz değerleri hatırlattı. İzmir futboluna bir soluk getirdi. Pozitif enerjisini hiç kaybetmemesi dileğiyle... Tebrikler Göztepe...