TBMM Zirai Don Olayını Araştırma Komisyonu, iklim değişikliğinin tarımsal üretim üzerindeki etkilerini incelemek üzere yürüttüğü çalışmalarını tamamlamak üzere. Komisyonun gelecek hafta gerçekleştireceği son toplantıda, hazırlanan raporun nihai değerlendirmesi yapılacak.
Komisyon Başkanı ve AK Parti Burdur Milletvekili Adem Korkmaz, yaptığı açıklamada, çalışmalarına 14 Mayıs’ta başladıklarını, yaklaşık iki ay boyunca sahada üreticiler, kurum temsilcileri ve akademisyenlerle bir araya geldiklerini söyledi.
Korkmaz, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde düzenledikleri çalıştayda da hem iklim değişikliği hem de tarım sigortaları sistemine ilişkin önemli öneriler ortaya çıktığını belirtti.
“Artık üreticinin güvence sistemi zorunlu olmalı”
Zirai don olayının tarımsal risk yönetiminde yeni bir döneme işaret ettiğini vurgulayan Korkmaz, “Bu mesele artık üreticinin kendi inisiyatifine bırakılamaz” dedi.
Korkmaz, şu değerlendirmede bulundu:
“Her yıl ‘bu sene don oldu, seneye sigorta yaptırayım’ yaklaşımı sürdürülebilir değil. İklim değişikliği gerçeği karşısında, üreticinin ürününden belli bir gelir elde etmesini garanti eden bir sistem kurmamız gerekiyor. Zirai Don Olayını Araştırma Komisyonu ve çalıştayda ortaya çıkan sonuç, bir DASK ya da trafik sigortası mantığıyla, riskin en azından bir bölümünün zorunlu olarak güvence altına alındığı bir yapının inşa edilmesi gerektiğini ortaya koydu.”
“Bu konuyu ülke gündeminde tutacağız”
Komisyonun son toplantısında raporun çerçevesinin tamamlanacağını belirten Korkmaz, hazırlanan taslak üzerinde akademisyenler ve TBMM uzmanlarının birlikte çalıştığını aktardı.
“Bir ay içinde nihai raporumuzu Meclis’e sunmuş olacağız” diyen Korkmaz, şunları kaydetti:
“Bu mesele artık ülke gündeminden düşmemeli. Komisyon raporumuz, hem TARSİM’in yeniden yapılanmasına hem de tarımsal üretimle ilgili yasal düzenlemelere zemin oluşturacak. Ayrıca, TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu nezdinde de bu konuyu öncelikli gündem haline getireceğiz.”
Korkmaz, iklim değişikliğiyle birlikte artan zirai risklerin üreticiyi ekonomik olarak koruyacak şekilde yeniden tanımlanması gerektiğini vurgulayarak, “Artık bu alanda güvence sistemi bir tercih değil, zorunluluk haline geldi” dedi.