Rahmetli Nadir Nadi, “Diyalektik sözcüğü bir bakıma ‘tartışma sanatı’ anlamına gelir.
Bilimde olsun, felsefede olsun, politikada olsun insanın gerçeğe varabilmesi için olayları ve verileri
çeşitli yanlarıyla eleştirmek, doğru olanla olmayanı ayıklamak, doğru düşünceye ulaşmak gerek.” demişti.

Türkiye 31 Mart’ta yerel seçimlere giderken;
TBMM’de, televizyonlarda, meydanlardaki mitinglere baktığımızda, konuşmalar nasıl düzeysizleşiyor ve çığırını aşıyor.

Ahlaki değerlerden dün olduğu gibi bugün de uzaklaşılıyor.
Halkımız bütün olup bitenleri izliyor ve hayretler içinde kalıyor.
Televizyon kanallarında izlediğimiz tartışmalarda gazeteciler, yazarlar ve politikacılar birbirlerine
saldırıyorlar.

Hakarete varan söylemler havalarda uçuşuyor.
Bütün bu olaylar benim gözümde tartışma değil, halk deyimiyle düpedüz dalaşmadır.
Toplumsal sorunlarımızın çözümü için halkın oy vererek meclise gönderdiği milletvekillerinin
meclis kürsüsünden yaptıkları konuşmalar da çoğu zaman benzer biçimde umut kırıcıdır.
Özellikle CHP milletvekillerinin toplumsal sorunların çözümü için meclise verdikleri yüzlerce
önerge hiçbir akılcı gerekçeye dayanmadan AKP ve MHP vekillerinin oylarıyla reddediliyor.
İleri toplumların meclisleriyle bizim meclisi karşılaştırdığımızda ne kadar seviye farkı olduğunu görüyoruz.

Demokrasisi gelişmiş toplumların iktidarı da muhalefeti de toplumlarının çıkarlarında buluşuyorlar.

Bizde henüz böyle bir siyasi kültürün olmadığını görüyoruz.
Buradan iktidarın milletvekillerine seslenmek istiyorum.
Büyükşehirlerin etrafını saran gecekondularda yaşayan milyonlarca vatandaş, sizden, yoksulluklarına, işsizliklerine çözüm bekliyor.
İşsiz güçsüz, umutsuzluğa kapılmış milyonlarca genç, geleceğini görmek istiyor.
Milyonlarca köylü, üretim için devletin desteğini bekliyor.
Gençliğin sorunlarından uzaklaşan, onlara kayıtsız kalan politikalardan herkes gibi ben de rahatsızım.
Tüm politikacılara buradan sesleniyorum:
Gençliği sevin, gençliğe güvenin, gençlerin işsizlik sorunlarına çözüm arayıp bulun.
Gençliğe güvenmezseniz kime güveneceksiniz?
Şunu hiç unutmamak gerekir ki ülkenin geleceği gençliktir.
Geleceğimizin büyük umudu genç öğretmenler, iktidardan, mesleklerine atanmalarını bekliyorlar.
Benzerine rastlanmamış büyük nüfus patlamasına karşı üretim gücümüzün gerilemesi, siyasilerimizi hiç kaygılandırmıyor mu?
Bütün bunların yanında kendi vatandaşımız büyük sıkıntılar içinde yaşarken, kendi kendimize
yetmezken Suriye’den gelip ülkemize yerleşen dört buçuk milyon insanı daha ne kadar içimizde
tutup barındırabileceğiz?

Onları kendi vatanlarına ne zaman göndereceğiz?
Bir vatandaş olarak bütün bu sorunların çözümsüzlüğünden kaygılıyım.
Siyaset, sorunlara çözüm arama ve bulma sanatıdır.
Bizim meclisimizde vekillerin birbirlerine, “Sus be! Satılmış adam. Sus be! Utanmaz adam”
diye küfretmeleri toplumda takdir görmüyor, toplum bu tarz politik söylemlerden rahatsız oluyor.
Sorunlar, iktidarın ve muhalefetin birlikte tartışarak doğruyu bulmasıyla çözülür.
Nadir Nadi’nin düşüncelerine katılmamak mümkün değil.
Ne yazık ki biz hiçbir ortamda, “tartışma sanatını” henüz öğrenmiş değiliz.