Yıllardır sürdürülen kutuplaştırma politikaları, ekomik ve sosyal yapımızı kökünden değiştirerek hayatımızı yüksek “TANSİYON” bir ortamda yaşamamıza neden oluyor. Bir tarafta “Saray”a yakın duranlar, diğer tarafta her alanda yaşam kavgası veren geniş bir “Halk” var.

Ekmeğin 5 liraya satıldığı, emekli maaşı ile birlikte 83 bin lira alan milletvekilinin “geçinmek” için danışmanından borç aldığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının mahkemelerce uygulanmadığı, hayati bazı ilaçların bulunamadığı, ne kadar maaş aldıkları bilinmeyen kişilerin asgari ücreti belirlemeleri, kısacası halkın yaşamını ilgilendiren hiç bir konuda olumlu bir adım atılmaması halka “Bıçak kemiğe dayandı” dedirtiyor.
         
Maliye Bakanlığı'nın sorunlara çözüm getirmeyen “Bitkisel” para politikalarının yanı sıra yaşantımıza ortak olan adına ilticacı, mülteci denilenler de bir başka sorun.

Halkın deyimiyle “Ekmek herkese yetecekti aslında. Tarlaya karga, ambara fare, fırına hırsız, ülkeye harami dadanmasaydı. Geldikleri gibi gitmediler. Kimi itini bıraktı, kimi bitini, kimi de p…. Buna dağ dayanmaz. Bu sorun mutlaka çözümlenmeli.
       
Hayatımızı can güvenliğinin olmadığını gösteren gazetelerin 3'üncü sayfa haberlerine çeviren bu kutuplaşma ortadan kaldırılmalı. Bunun için ilk adım iktidardan gelmeli. Bir ziyaret, iki görüşme, söylem yumuşaklığı, istenilen ulusal birlik, beraberliği getirir.

Seçimlere gidilirken bu yüksek tansiyon mutlaka düşürülmeli, olası çatışma zemini ortadan kaldırılmalıdır. Yeniden şekillenen dünya düzeninde ülkenin bekası için bu gereklidir. Ülkeyi yöneten ve yönetmeye talip olanlar şapkalarını önlerine koyup vizyon ve politikalarını bir kez daha değerlenmelidirler.