Bir soruna ne zaman “sorun” demeye başlarız? Bu kelime oyunu soruya vereceğiniz cevap hayatınızın akışını belirler. Bu sorunun iki cevabı var. Birincisi, bir sorun kapıya geldiğinde sorunu öngörsek dahi elimizdeki imkanlar ile öncesinde ve sonrasında gerçekten yapabileceğimiz hiçbir şey olmadığı zararlara “sorun” deriz. İkincisinde zararın geleceğini bilsek dahi önyargılarımız veya kör iyimserliğimiz sebebi ile duruma hazırlıksız yakalandığımızda bu durumlar sorun haline gelmiş olur. Trafik kazaları, salgın hastalıklar gibi büyük olaylar veya ani olaylar hazırlık yapamayacağınız durumlardır. Ama diğer tüm zarar getiren ve hayatımızda sorun kategorisinde girmiş durumlar aslında hazırlıksız olduğumuz için birer soruna dönüşmüş durumlardır.
Sorunlardan uzak olmak için yolu da belli etmiş oldum. Hazırlık. Hazırlıklı olmanın ilk şartı da elbette bilgidir. Bilirseniz hazırlık yapabilirsiniz. Tüm bu bariz olanları vurguladığımıza göre tekrar soralım? Neden sorun yaşıyoruz? Çünkü ya veri eksikliği yaşıyoruz ya da elimizde çok fazla veri oluyor bu büyük verileri yönetemiyoruz. Her konu hakkında “çok” ve “doğru” verilerimiz olsa ve bu “çok” ve “doğru” verilerin içinden bize yarayacak bilgileri hızlıca ayırabilseydik, önümüze gelebilecek sorunlara o derece hazırlık yapacak bir mental yapıya sahip olurduk. Hatta öyle ki veriler ne denli büyük ve ayrıntılı ise problem ne kadar büyük olursa olsun hazırlık yapmak için o derece istekli olurduk. Bu basit önermeler zinciri, asıl olarak bilgisayarların da icat olma nedenidir.
Yani sorunları rahat çözmek ve daha hazırlıklı olmak için “çok” ve “doğru” veri elde etmek gerekiyor. Ve o elde ettiğiniz verileri işlemek için beyninizi kullanmak gibi bir hata yaparsanız da muhtemelen başarısız olur ve sadece daha endişeli bir karakteriniz olur. Çünkü organik beynimiz ile düşündüğümüz kadar çok veriye ulaşamıyoruz. Ulaşsak dahi beyin umduğumuz kadar veri işlemede başarılı değil. Bu sebeple bir olay hakkında karar verirken veri işleme teknolojisinden yararlanmak gerekiyor. Bu mutlaka sizden daha iyi bir matematik ile çalışabilen bir araç olmalı. Kişisel hayattan örneklersem, sorun algılamak ve çözmek için kullandığınız veri işleme teknolojisi aile üyeleri veya yakın arkadaşlarınızdır. Ama onlarda özellikle şahsi sorunlarınız hakkında tüm verilere sizden daha kötü şekilde hakim oldukları için sizi yanlış yönlendirebilirler. Yani veri toplama ve işleme için kullandığınız araçlar mutlaka bizden daha çok veriye ulaşmış ve daha hızlı işlemiş olmalıdır ki gelecek hakkında daha iyi kararlar verebilelim. Eğer böyle bir yardımcınız varsa bu yardımcı doğal olarak da dünyanın tüm sorunlarından sıyrılmanızı sağlamanın ötesinde, büyük de bir gelecek yönlendiricisi de olacaktır.
Şimdi tüm şu ana kadar gereksiz gibi gelen bu kelime topluluğunun özetini alırsam; ister kişisel ister devlet bünyesinde olsun, bu durumda günümüzde hangi teknoloji sahası diğer tüm teknolojilerinden daha üstün olur? 3 paragraftır açıkladığım gibi en güçlü teknoloji sahası; bize daha ortaya çıkmadan tüm sorunlar hakkında bilgi ve tahminler verebilecek olan veri toplama ve veri işleme teknolojisidir. Peki o zaman neden “veri işleme teknolojisi” sahasında dünya devrimsel bir eşikte olmasına rağmen ülkemizden bir üniversite veya devletin herhangi bir teknoloji kurumu bu saha ile ilgilenmiyor? Konuyu neticelendireyim;
Çok yakın zamanda İngiltere Savunma Bakanlığı “Quantum Bilgisayarlar” kullanmak üzere ABD menşeili Orca isimli bilişim firması ile çalışmaya başladıklarını duyurdu. Bu cümleden çıkaracağınız asıl vurgu ise büyük ihtimalle ABD çoktan bu “Quantum Veri İşleme Bilgisayarlarını” kullanmaya başlamış durumda. Quantum bilgisayarlarının şu anki bilgisayarların yerini almasının önünde sadece birkaç engel var. Ve bu engeller aşılmış ise veya aşılırsa sonucunu kısaca anlatayım; dünyanın geri kalanının savunma, finans ve veri güvenliği tamamen bir çöpe dönüşür. Quantum bilgisayarlar; dünyanın süper bilgisayar olarak bildiği en iyi bilgisayardan dahi 100 Bin kat daha hızlı veri işleyebilen bir yeniliktir. Bilinebildiği kadarı ile halen pratikte ısı ve hesaplama sorunları nedeniyle çok sağlıklı çalışmıyorlar. Ama kim bu bilgisayarları ayağa kaldırırsa dünyanın tartışılmaz lideri de o olacaktır. Böyle bir icat, ikinci dünya savaşını bitiren ve dünyaya yeni süper devletler kazandıran Atom bombasından bile daha kat ve kat önemli bir kozdur. Bu kadar önemli bir olaydan bahsediyoruz.
Peki böyle bir gerçeklikte bu teknolojiye sahip olmayan ülkelerin durumu ne olur? Bu cevap hayal gücünüze kalmış bir durum olsun. İster havadaki uçağınızı hacklerler, ister finans sisteminizi kitlerler. Seçin beğenin. Şimdi yazımızın özüne geri dönelim. Bir; elimizde böyle bir teknolojinin giderek daha pratik bir halde kullanıma girdiği bilgisi var. İki; buna sahip olacak ülke veya kurumların inanılmaz bir etkisi olacağının bilgisi de var. Peki niye ülke olarak hiçbir araştırma ve hazırlık yapmıyoruz? Ne diye bu teknolojiyi elde etmeye ve olabilecekler hakkında önlem almaya çalışmıyoruz? Umarım sorun ve çözüm bağlamında “hazırlık” vurgusunu net verebilmişimdir. Sağlıklı günler dilerim.