Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2002 yılından itibaren her yıl Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporu hazırlıyor. Son rapor, geçtiğimiz yıl yayınlandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2016 verileri üzerinden hazırladığı Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporu’na göre; ülke genelinde 30 ilde su kirliliği, 26 ilde hava kirliliği, 21 ilde atıklar, 3 ilde gürültü kirliliği, 1 ilde de erozyon öncelikli çevre sorunları olarak ifade edilmiş. Su kirliliğinin birinci, ikinci ve üçüncü sırada sorun olan il sayısının toplamı 76. Su kirliliğinin birinci öncelikli sorun olduğu illerin yer aldığı havzalar ise Meriç-Ergene, Marmara, Susurluk, Gediz, Kızılırmak-Yeşilırmak, Doğu Karadeniz, Çoruh ve Van Gölü havzaları. Özetle 2016 yılı verileriyle Türkiye genelinde birinci öncelikli sorun: Su kirliliği.

 

Rapora göre Gediz havzasındaki kirliliğin en önemli nedeninin deri, halı ve zeytinyağı işletmelerinden kaynaklanan kirlilik olduğu vurgulanıyor. 25 yıldır bu konuya dikkat çekerek, farkındalık yaratmaya çalışan Gediz Havzası Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma, Çevre ve Kalkınma Vakfı Başkanı Şener Kilimcigöldelioğlu, “25 yılda Gediz’i kurtaramadık. Ancak, kesin ve net bilinmeli ki bir 25 yılımız daha yok” diyor.

Kilimcigöldelioğlu'nun da dikkat çektiği gibi, Gediz Nehri’ndeki kirlilik tehlikeli boyutlara vardı. Acil önlem alınmadığı takdirde yakın bir zamanda İzmir ve Manisa içme suyu konusunda sıkıntı yaşayabilir. Nehirdeki kirliliğinin yanı sıra yeraltı sularında da bor ve arsenik miktarları hızla yükseliyor.

Gediz Nehri’ndeki kirliliğin dördüncü seviye olarak tespit edildiğini, tarımsal sulamada kullanılan nehir suyunun toprağı çoraklaştırarak verim kayıplarına neden olduğunun bilimsel raporlarla tespit edildiğini anlatan Kilimcigöldelioğlu, Gediz Nehri’ndeki kirliliği önlemediği için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı dava etmekten başka seçenekleri kalmadığını söylüyor.

10 binin üzerinde gönüllüsü ile Gediz Havzası'nı ve dolayısıyla bölgenin yaşamsal su kaynağını kurtarmaya çalışan GEMA Vakfı ve özveri ile konunun takipçisi olan Başkan Kilimcigöldelioğlu, havzada bir an önce önlem alınmazsa başta İzmir ve Manisa olmak üzere bölgede önemli içme suyu sıkıntısı olacağı konusunda ısrarlı. Kilimcigöldelioğlu, “Bakanlık, 20 yıldır Gediz’i kirletenlere ceza uygulamıyor. Birçok sanayi tesisi ve organize kurulmasına izin verilirken, arıtma tesisi kurulması erteleniyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 20 yıldır arıtma tesisini kurmayan organize sanayi bölgelerine, belediyelere bir yaptırımda bulunmadı. Vali, belediye başkanı, kamu kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve GEMA Vakfı olarak bizim de yönetiminde yer aldığımız Gediz Havzası Yönetim Kurulu etkin bir çalışma yürütemiyor. Şu an, suyun kirliliği dördüncü seviyede ve yerüstü sularınının yanı sıra yeraltı suları hızla kirleniyor. Gediz kurtarılmazsa İzmir, Manisa içme suyu bulamayacak. Yarın çok geç olmadan bu işi elbirliği çözmeliyiz” diyor.

Konunun vahametine dikkat çekmek isteyen GEMA Vakfı, bakanlığa Gediz Havzası'nda yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerine ilişkin 22 maddelik bir rapor sundu. Şimdi bu raporun sonucunda neler yapılacağını bekleyip göreceğiz.

Ama bizim genel alışkanlığımızdır, herhangi bir konuda önleyici tedbirler almak yerine iş işten geçtikten sonra 'ah vah' demeyi seviyoruz. Ama su ciddi bir konu. Konunun ciddiyetine aynı ciddiyette yaklaşmak gerekiyor. Zira gelecekte yaşanabilecek muhtemel savaşların sağlıklı ve temiz su kaynaklarına ulaşım nedeniyle olacağı konusunda tüm uzmanlar hemfikir.