Bugünler, tıp, sağlık, tanı ve tedavi kavramlarının yeniden tanımlandığı bir geleceğin
başlangıcı. Neredeyse her gün yeni tıbbi terminolojilere aşina oluyoruz. Etik ve hukuki kavramlar yeni yorumlara yelken açıyor. Bebekler artık birer proje. Doğumlar toplumsal ya da kamusal yarar anlayışı içinde planlanıyor ve daha doğmadan hastalıklı genlerin ayıklandığı bireylerden oluşacak bir toplum modellemesinin ayak sesleri işitiliyor.
Ana tema, sürdürülebilir sağlıklılık. Aslolan, hastalık oluştuktan sonra tedavi etmek değil,
hastalığın oluşmasını engellemek. Artık, tedavi hizmetinden pasif yararlanan hastalar yok, tüm
süreçlere etkin olarak katılanan, giderek güç dengesinin hastalar lehine arttığı bir gelecek söz konusu.
Günümüzde, müşteri hakları olarak sıklıkla dile getirilen olgu, artık hasta haklarına dönüştü.
İnsanlar sağlıklı yaşama odaklanıyorlar, gereksinim duydukları bilgi realtime-online parmaklarının
ucunda. Karşımızdaki, bilinçli ve etkin bir hasta profili. Bu hastalar için, kişiye özel tıp ile genetik
mühendisliği ve DNA rekombinant teknolojisi kullanılarak hastalıklı genlerin ayrılması ve kişiye özel ilaç ve tedavi sistemleri uygulanmadığı bir tedavi neredeyse çöp vasfında. Ev ortamına adapte
edilebilecek MEMBS denilen uzaktan erişimli tıbbi sistemlerin mikrohastane vasfında entegre edildiği smarthome’larda yaşayacak insanların da daha azı ile yetinmesi mümkün görülmüyor.
Devletlerde de giderek artan kamusal sağlık harcamalarından muzdarip. Ülkelerin total
bütçeleri içinde sağlık harcama oranları (GSYİH) kıta Avrupa’sında yüzde 10’ların altında Seyrederken Amerika ve Japonya'da yüzde 15’lere kadar çıkmakta. Buna paralel olarak kişi başı harcamalar da örneğin ABD’de 5000 doları bulurken Almanya, Fransa ve İngiltere’de 2500 dolar seviyelerinde.
Ülkesel bazda total sağlık harcamalarının finansmanı, sosyal devlet uygulamalarının revaçta olduğu
Avrupa ülkelerinde yüzde 80’e yakını kamu tarafından sağlanırken ABD’de kamu finansman oranı
maksimum yüzde 50’yi bulmakta. OECD verilerine göre sağlık hizmeti alan kişilerin kendilerinin
yaptığı harcamalar ise total meblağın yüzde 10’u ile yüzde 40’ı arasında değişmektedir. Elbette bu
oranlar, ulusal ölçekte uygulanan sağlık politikalarının liberal, Bismakien ya da karma olmasına göre şekillenmekte. Total sağlık harcamalarında ilaç çıktıları ise, total bütçelerin yüzde 20’sine yakın ve kişi başı da 100 ila 600 dolar seviyelerinde değişmekte olduğunu vurgulamak gerek.
Küresel sağlık harcamaları her yıl ortalama yüzde 5 artmakta. Bu yıl itibari ile 11 trilyon doları aşmış durumda. Sağlık teknolojilerin ilerlemesi ve sağlık hizmeti alanların hasta konumundan tüketici konumuna evrilmesine paralel olarak ülkelerin bütçelerindeki sağlık harcamalarının maksimal artışının bloke edilmesi, kamu politika oluşturucuları tarafından giderek daha fazla dillendirilme noktasında.
Son noktada, ülke sağlık bütçeleri devasa boyutlara ivmelenirken, Koruyucu Hekimlik, İnfeksiyon
Hastalıkları, Geriatri, Nörolojik Hastalıklar, Plastik ve Rekonstriktif Cerrahi ile Sibernetik Bilimlerin ön plana geçeceği bir gelecekte, biz insanlara düşen ideal kilomuzu korumak, bol egzersiz yapmak ve organik beslenmeye dikkat etmek şeklinde özetlenebilir diye düşünüyorum.