Karısının kendisini aldattığından şüphelenen Temel bir dedektif tutmuş. Dedektif, ertesi gün Temel’e bilgi vermiş; Siz işe gider gitmez karınız son derece şık bir kıyafetle evden çıktı. İki sokak aşağıda kendisini bekleyen son model bir arabaya bindi. Hemen arabamla peşlerine takıldım. Onların arabası lüks bir restorantın önünde durdu. İçeride şarap eşliğinde nefis bir yemek yediler.
Yemek bitince çok lüks bir villaya gittiler. Hemen villayı gözleyebileceğim bir yere çıkıp dürbünümü elime aldım.
İkisi de çırılçıplak soyundular. Karınız koşarak yatağa atladı. Adam prezervatifini takmıştı ki aklına gelip pencerenin önüne geldi ve perdesini örttü. İşte bu fotoğraflar, bu ana kadar olan her şeyi apaçık gösteriyor.
Temel hiç fotoğraflara bile bakmadan yanıtlamış dedektifi;
“Tüh Ulan! Heruf perdeyu tam zamanunda kapatmuş. Acaba Fadume benu aldattu mi aldatmadu mi? Gel de karar ver! Yine şüphe yine şüphe!”
Seçmenimizin bir bölümü de fıkradaki Temel gibi. Oranları yüzde 10’lara kadar düşse de Türkiye’de olan biten gün gibi ortada olsa da hala kararsız hala şüphe içindeler.
20 yıllık AK Parti iktidarının Türkiye’yi getirdiği nokta ÇOY.
Yani Çoklu Organ Yetmezliği.
Yasama, yürütme ve yargı başta olmak üzere, Merkez Bankası'ndan üniversitelere kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin organlarının hiçbiri gereği gibi çalışmıyor.
Eğitimin hali içler acısı, adalet batmış durumda, özgürlükler hak getire...
Dışarıda itibar kalmamış, içeride huzur. Durum öyle bir hal aldı ki Yunanistan bile açık açık Türkiye Cumhuriyeti'ne kafa tutmaya cesaret edebiliyor.
Sığındıkları bir tek Ekonomik istikrar vardı o da tepe taklak oldu.
Eskiden yakın dostlarımızın düğününde tam altın mı takalım yarım mı, diye bütçemizi zorlandık. Şimdi tam gevrek almak bile bütçemizi zorluyor.
Bırakın özel arabalarımıza binmeyi metroya, belediye otobüslerine binmek bile lüks hale geldi.
Ama seçmenin yüzde 10’u hala şüpheli hala kararsız.
Dedektifin getirdiği bilgilerden şüphesi geçmeyen Temel, arkadaşı Dursun’la birlikte karısının aşığı ile buluştuğu evi basmış.
Bakmış ikisi de çırılçıplak yataktalar. Temel sinirle tabancasını çekmiş neredeyse karısını ve aşığını öldürecek. "Dur Temel!” demiş karısı Fadime.
'Niye durayum Fadume?” diye sormuş Temel öfkeyle.
'Şimdu oturduğumiz evu kim aldı piley musun? Pizum uşaklaru Amerika'da kim okutayi sanayisun?
Bodrum'daki yazlıkla yeni tripleks villayı kim yaptırayi? Hepsinu bu adama borçliyuz!”
Temel bunları duyunca daha çok dellenmiş ve elindeki tabancayı çıplak adamın kafasına dayayıp, beraber baskın yaptıkları Dursun’a sormuş:
"Ne edeyum şimdu ben bu adama ha söyle ne edeyum?
Dursun, önce çıplak adama saygıyla bakmış ve çok sakin bi sesle cevap vermiş'
"Ört abiciğum üstünü, ört ki peyimuz üşümesun!"
Dursun da; “Duble yolları o yaptı, başörtümüzü o serbest bıraktı. Ört abimin üstünü, ört ki üşümesin!” diyerek hala Erdoğan’a oy veren yüzde 25-30’luk seçmen kesimini temsil ediyor.
Temel, Dursun'a dert yanıyormuş; "Ula, şu penum Fadime çok arsız pir karı çıktı. Her sabah penden pin lira para isteyi."
Dursun şaşırmış ve ;"Allah Allah" demiş" her gün o kadar parayı ne yapay da?"
"Ne pileyum da" demiş Temel "pu güne kadar hiç vermedum ki!"
Muhalefet partileri de 20 yıldır Fadime gibi her seçim milletten oy istiyor. Kimi Dursun gibi, muhalefetin aldıkları oyla ne yapacaklarını merak ediyor, kimi Temel gibi 20 yıldır muhalefete hiç şans vermediğinin farkında.
Galiba bu sefer çözüm Temel’de değil Bektaşi'de.
Hani, Bektaşi'ye iki koca testi şarap vermişler ve “Erenler tat bakalım hangisi iyidir bizi aydınlat" demişler.
Bektaşi birinci testiyi kafasına dikmiş, biraz içip, ağzını kol yenine sildikten sonra, "öbürü daha iyi" demiş.
Bu kez; “İyi de erenler, daha diğerini tatmadan nasıl karar verebiliyorsun" diye sormuşlar.
Bektaşi kendinden emin cevap vermiş; “Çünkü bundan kötüsü olamaz!”
Ee, arif olan anlar ki, gelecek iktidar 20 yıldır tadına baktığımız bu iktidardan daha kötü olamaz.
Puro meraklısı rahmetli bir üstadımız;
“Karınız puronuzdan şikayetçiyse, puronuzu değil karınızı değiştirin!” derdi.
Ama tüm bu olan bitenden şikayetçi olan süzseniz, değiştirmeniz gereken tek şey var;
BU İKTİDAR!
En sevdiğim düşünür Fa-Lanca (Yazıldığı gibi okunur)
“İstemediğiniz bir şeyi görmekten iki şekilde kurtulabilirsiniz;
1- Gözlerinizi kapamak,
2- Değiştirmek” demiş.
Biri kolaydır, olan biteni görmezden gelmeniz yeter.
Diğeri zordur ve çaba gerektir.
Tercih size kalmış!