Son çalışması olan Stanislavski’nin altı yüz sayfalık “Yaşamım” çevrisinin son sayfasına, şu notu düşmüştü: “29 Ekim 1982, bugün bitirdim, radyoda Beethoven’ın ‘İmparator’ senfonisi çalıyor. Hayat her şeye rağmen güzel.” Ben de şu an bu yazıyı, aynı beste eşliğinde, yaşam ve sanat ustama dair büyük minnetim ve hasretimle yazıyorum. İçimde de büyük bir teşekkür büyüdükçe büyüyor. O teşekkür sevgili sınıf arkadaşım, kadim dostum Müjde Bilir içindir. Hepimiz Müjde’ye ve katkıda bulunan herkese, elbette Ayrıntı Yayınları’na teşekkür borçluyuz. Onlar sayesinde, “Suat Taşer, Bir Ben Bir Yokuş, Bütün Şiirleri” adlı bir kitap kazandık. Olması gerekeni, çok güzel biçimde yerine getirdi Müjde. Seni yürekten alkışlıyorum sevgili arkadaşım. Suat Hoca'nın tiyatro emeği üstüne yaptığın “Üç Duvarlı Dünya” çalışmasından sonra, böylesine bir kitap ancak yine senin ürünün olabilirdi. Bu çalışmaların gizli kahramanı Huriye Taşer ablamızı da sevgiyle selamlıyorum. 

***

Belleğim beni yanıltmıyorsa, Suat Hoca için düzenlenen bir anma toplantısında, Mehmet H. Doğan ağabey (o da yüreğimizin Unutulmazlar Galerisi’ndedir) şöyle demişti hocamın şiiri üstüne: “Tiyatro için şiiri bırakmıştı. Yeniden döndüğünde ise şiir onu bırakmış, çok ileriye gitmişti.” Duygusallığımın aklımı ele geçirdiği o anlarda duyduğum sözler, beni şaşırtmış, hatta üzmüştü. O gün ne demek istediğini, şimdi bu kitaptaki yazısıyla daha iyi anlıyorum. Aklıma, bir başka yaşam ve sanat ustam Turgut Özakman’ın, oyundan çok şiire daldığım bir süreçte beni uyarması geliyor: “Şiire bu kadar yönelirsen, oyun yazarlığına hak ettiği alanı, fırsatı, şansı tanıyamazsın.” Ben de, olanca cahil cesaretimle Suat Hocayı örnek göstermeye kalkmış ve Turgut Hoca'nın kalkan kaşlarının gölgesinde, bir “ders” daha almıştım: “Hele sen önce Suat ol da, sonra yine konuşuruz.” Evet, bu değerlendirmeleri yapabilmek için Mehmet H. Doğan ağabey ve Turgut Özakman, yaptırtabilmek için de Suat Taşer “olmak” gerekiyordu.

Karmakarışık bir yerden girdiğimin, bir kitap değerlendirmesinin böyle yapılmayacağının elbette ayrımındayım sevgili okur. Ama şu ana kadar saydığım adların ve elimde döne döne okuduğum kitabın öznesinin bendeki karşılığı, yalnızca yapıt-okur ilişkisiyle açıklanamaz. Tanışlarım bilir, “ben” diyerek söze başlayıp, kendilerini övmekten bıkmayan, hasbelkader tanıdıkları “ünlü”lerin üstünden hatırat pazarlayan cinsleri sevmem. Ama ben yaşamımda övünçlü, gururlu tek bir tümce kurarım: “Ben onların öğrencisiyim!” Bunu yoktan yarattığı okulla sağlayan, bizleri bir “Yıldızlar Takımı”nın öğrencisi yapan Özdemir Nutku hocama ve altın bileziğimizi bize sunan o muhteşem kadroya borçluyum, borçluyuz. O yüzden bağışlayınız ve bir gün onları kendi penceremden anlatacağım kitabı bekleyiniz. 

***

“Bir Ben Bir Yokuş” sanatsal çabasını toplumsal duyarlık ve sorumlulukla buluşturmayı bilen bir kuşağın, temsilcilerinden birinin şiirler toplamıdır. 40 Kuşağı diye adlandırılan bu kuşak, bir yandan küflenmiş bir sistemin kalıntılarıyla uğraşırken, bir yandan yerine kurulmuş bir sistemin daha insani olması adına -kimse onlardan bunun istememişken, dahası yetenek ve çalışkanlıklarıyla konforunu sürecekken- görev ve sorumluluk üstlenmiş, bunun bedelini ödemiş yiğit insanlardan oluşur. Aralarında dayanışma kadar çatışma, buluşmalar kadar ayrılma, velhasıl her şey yok mudur? Elbette vardır ve fakat bunu “bilgi-görgü-entelektüel duruş” erdemiyle çiçeklendirirler. Onlar, yapıtları ve mücadeleleri kadar, bu açıdan da hepimize örnek olmayı sürdürmektedirler. Müjde, harika bir tercihle, şiirlerin sonuna eklediği ve birbirinden değerli kalemlerce yazılan değerlendirmeler sayesinde, bize yalnızca bir şiirler toplamı sunmuyor. Söylemeye çalıştığım erdemleriyle, bu kuşağı anımsatıyor, Suat Hoca özelinde bugünlere ışık tutmasını sağlıyor.

Bu köşede sayısız kez şu tümceyi okudunuz: “Sanat, yaşamdan aldığını, estetik ve düşünsel bir süzgeçten geçirdikten sonra yaşama sunmaktır. Olması gerekeni, olanı tüm çıplaklığıyla değerlendirerek, incelikle öngörmektir.” Ben bu tümceyi kurma cesaretini, biraz da Suat Taşer Hoca'mdan öğrendim. “Bir Ben Bir Yokuş” bu nedenle de önemlidir, tam zamanında imdadımıza yetişen bir duyarlıklar toplamıdır. Okumamak vahim eksikliktir.