Onlar kot pantolonlar üstüne çakma kefenler giyerek miting meydanlarına koşmadılar. Onlar meydanlarda ağızlarından salyalar akarak 'Huloğğk' naraları atmadılar. Onlar kimsenin g...kılı değildiler.

Onlar daha yaşları 14'ler, 15'ler, 20'ler olan tertemiz vatan evlatlarıydı. Üzerlerinde yamalı cepkenleri, yırtık poturları, ayaklarında yemenileri, yırtık lastik ayakkabılarıyla vatan savunmasındaydılar.

"Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar gelebilir" diyen bir kahramanın arkasında gözlerini kırpmadan ölüme yürüyorlardı. Annelerini, babalarını, yavuklularını geride bırakmışlar emperyalizme karşı dünyanın en büyük destanlarından birini yaratıyorlardı.

Büyük Çanakkale Zaferi'nin üzerinden 102 yıl geçti. Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.

Çanakkale Zaferi, ardından Dünya Savaşı'nın sonu, Sevr anlaşması, Kurtuluş Savaşı ve Büyük Önder Ataturk'ün önderliğinde Genç Cumhuriyetin temellerinin atılması. Bakın o günlerde Batı'da neler söylenmiş neler yazılmış;

İngiliz Başbakan Churchill, "Türkler Çanakkale'yi zorlayan çağın en ileri tekniğine sahip güçler karşısında adeta bir kale gibi dikilmişlerdir."

Sovyetler Birliği lideri Vladimir Iliç Lenin; "Atatürk soygunculara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. Emperyalisterin gururunu kıracağına ve Sultan'ı da çevresiyle birlikte alt edeceğine inanıyorum."

ABD Başkanı Franklin Roosevelt; "Benim üzüntüm Atatürk'le tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamasıdır."

İngiliz Times Gazetesi; "Atatürk Türkiye'nin önceki kuşaklarından hiçbirine nasip olmayan özgürlük ve güven dolu bir hayat sağladı. Başarıları Türkiye'nin Avrupa devleti olmasının önünü açtı."

Alman Wolkischer Beobachter gazetesi; "Atatürk ülkesini tek düşmanı kalmaksızın bırakmıştır."

O yıllarda yazılanlar, söylenenler böyleymiş. Peki bugün neler yazılıyor, söyleniyor bu güzel ülkemiz hakkında? Söylenenlere kulaklarımızı tıkayalım da yazılanlar pek yenir yutulur gibi değil. The Ekonomist Dergisi'nde yer alan makalenin özeti şöyle; "Erdoğan kimsenin farkına varamadığı Nazileri tespit etme yeteneğine sahip gibi görünüyor... Avrupa karşıtı çılgınlığın, referandumu kazanmasına yardımcı olacağını hesaplıyor... Erdoğan'ın Hollanda ve Almanya'ya karşı davranışları onun ne kadar çaresiz olduğunu gösteriyor."

Alman Bild Dergisi "Bay Erdoğan, siz burada istenmiyorsunuz. Demokrat değilsiniz."

Rotterdam kapılarındaki utanç sahnelerine hiç girmeyelim. Bu rencide edici yazıları hak ediyor muyuz?