Yaklaşık 125 bin kişinin katıldığı 40. İstanbul Maratonu'nda yarışan Bedensel Engelli Özgür Yetkin, tekerlekli sandalyeyle 42 kilometreyi bitiren ilk sporcu oldu.

LEVENT11 Kasım'da düzenlenen ve yaklaşık 125 bin kişinin katıldığı geleneksel 40. İstanbul Maratonu'nda bir İzmirli ilki başardı. Karşıyaka One Team'in bedensel engelli sporcusu Özgür Yetkin, tekerlekli sandalyeyle 42 kilometrelik maratonu tamamlayan ilk sporcu oldu. Engelli sporcuların genellikle 3 tekerlekli "handbike" modelli sandalyeyle yarıştığını, kendisinin farkındalık yaratmak amacıyla güç gerektiren tekerlekli sandalyeyle maratonu tamamladığını ifade eden Yetkin, "Benim dışımda tekerlekli sandalyeyle yarışanlar oldu ancak 10 ya da 15 kilometrede bıraktılar. Ayrıca arkalarında itme ve çekme yapan bir yardımcıları vardı. Ben tek başıma bu zorlu maratonu geçtim. Aslında 3 tekerlekli, yurtdışında çok yaygın olan tekerlekli sandalyeyi kullanacaktım ancak kulübüm Karşıyaka One Team'den arkadaşım Tümer Gülümserler bir öneride bulundu. Tekerlekli sandalyenle bu maratonu tamamlayabilir misin diyince tamam dedim. Bir farkındalık yaratabileceğimi düşündüm. Handbike denilen sandalye çok daha dar, vücudu saran bir araç. Yokuş yukarı ve aşağı indiğinde denge sorunu yaşanmıyor. Maraton sandalyenin yanında bir tekerlekli sandalyenin şansı çok az. Benim için dereceye girmemden çok tekerlekli sandalyeyle turu bitirmem önemliydi. 4 saat 26 dakikada 42 kilometreyi tamamlayıp maratonu bitirdim" dedi.

Adaletsizlik yaşadı


Kullandığı tekerlekli sandalyenin uzak masefe için tasarlanmadığı için sadece kol ve bel kaslarının kuvvetiyle yarıştığının altını çizen Yetkin, "Herşeyden önce mental dayanıklılık şarttır. Herkes sizi geçerken, modunuzun düşebilmesi söz konusu olabilir ama ben yılmadım. Pek çok normal insanı geride bırakıp yarışı tamamladım. Fakat İstanbul maratonunu düzenleyenler tarafından bir haksızlığa uğradım. Maraton bisikletim olmadığı için beni normal insanlarla aynı kategoriye koydular. Tekerlekli sandalye sınıfında yarışmam gerekirdi. Beni tasnif dışı bırakıp madalya alacak iken mahrum kaldım. Normal insanlar içinde beş buçuk saatte maraton bitiren varken ben 1 saat daha erken engelli şekilde bitirdim ama adaletsizliğin kurbanı oldum" dedi.

Mavişehir Sahili'nde antrenman yapıyor


Haftada 2 gün Mavişehir Sahili'nde koşarak yarışlara hazırlandığını söyleyen başarılı sporcu, "Bostanlı'dan Sasalı'ya kadar sahil şeridinde 3 kilometre boyunca gidip geliyoruz. Haftada bir gün de Karşıyaka Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonu'nda kondisyon çalışması yapıyoruz" diye konuştu. Spora basketbolla başladığını söyleyen Özgür Yetkin, "Savunma oyuncusuydum ve rakibi önlemek için kısa mesafede hızlı olmak zorundaydım. Hız konusundaki hünerimi daha sonra koşuda gösterme fırsatı buldum. Wings For Life organizasyonlarıyla kendimi geliştirdim. İzmir Yarı Maratonu, Atadan Anaya Saygı Koşusu ve Zübeyde Hanım Koşuları'nda yer aldım. İstanbul Maratonu'na yüzde 30'lük bir performansla katılmama rağmen bir ilki başardım. Hedefim Mayıs ayında düzenlenecek Wings for Life'ta yardım almaksızın sonuna kadar yarışı tamamlamak" cümlelerini kullandı.

Çocukluğumu doya doya geçirdim


Bedensel engelinin çocuk felci sebebiyle meydana geldiğini söyleyen Özgür Yetkin, "Doktorların ihmalkarlığından, tanıyı geç koymalarıdan dolayı 3 yaşında rahatsızlığım başladı. Ama çocukluğum doya doya geçti. Okullarım hep uzak yerlerdeydi. "Ortez" denilen yürüteç takılarak yürüyebiliyordum. Çocukluğumun geçtiği Çiğli'nin Güzeltepe Mahallesi fiziki şartları sebebiyle engelliler için uygun değil ama ben hep dağlar, taşlar, derelerin içindeydim. Çevremde hiç bir zaman engelli olduğum hissedilmedi. Normal arkadaşım hangi şakaları yapıyorsa, bana da aynısını uyguladılar. Kaçan topu getirsene dediklerinde cebelleşerek topu alırdım. Tüm sokak oyunlarını oynamışımdır. 9 kiremit, misket, istopu birebir oynayan birydim. Bir çok engelli bireyin aksine hep hayatın içindeydim" cümlelerini kullandı.

Virüs de yazdı Tapuda da çalıştı


İnsanlarla iletişim halinde olmanın avantajını iş hayatında gördüğünü dile getiren Yetkin, "Lise bittikten sonra 1992 yılında bilgisayar öğrenmeye başladım. Milli Eğitim Bakanlığı'nın sertifikasını aldım. Yazılım öğrendim. Excel, Word, Auto Cad'i kavradım. Bilgisayar bilmek iş kapılarını açtı. Örneğin bilgisayar oyunu satan bir dükkanda masum virüsler yazıp oyunları satardık. Zarar verici virüsler değildi tabi. Planlamacı ve müşteri temsilcisi olarak bir tekstil firmasında çalıştım. Bir yandan da açık öğretimde iktisat okuyordum. Bir süre orada da devam ettim. Fakat özel sektörün aşırı zor çalışma koşullarından dolayı memurluğa geçtim. 1998'den 2008'e Çiğli Tapu Kadastro'da çalıştım. 2008'den bu yana kurumlararası geçiş yaptım. KOSGEB hibesi alan vatandaşlara danışmanlık yapıyorum" ifadelerini kullandı.

Oğlu gurur duyuyor


Eşinin hayatındaki en büyük destekçi olduğunu vurgulayan Özgür Yetkin, "Eşim normal bir birey.
Tapu sicil müdürlüğünde çalışırken tanıştık. Gerek iş hayatı, gerek sportif faaliyetlerden dolayı her zaman arkamdaydı. Bir çocuğumuz var ve oğlum 9 yaşında. Spora çok merakı var. Beni gördükçe daha da yürekleniyor. Arkadaşlarına beni anlatıyor ve gurur duyuyor. Geçmiş dönemden beri yüzme kursuna gidiyor. Koşu potansiyeli var. Hangi branşa yatkınsa orada ilerleyecek. Doğaya çok meraklı. Biz fırsat buldukça dağa, taşa çıkarız. Aracımız uygun olmasa bile o riski göze alırız" cümlelerini kullandı.


Doğada engel yok


"Doğada engel yok" başlığıyla sosyal medyada, bedensel engelli insanların şehir hayatının dışına çıkması için heveslenmesi adına çalışmalar yaptığını dile getiren Özgür Yetkin, "Doğada engel varmış gibi görünebilir ama mutlaka şehir hayatından daha rahat edeceğimiz kesin mesajı veriyorum. Olmadık yerlerde, yüksek mesafelerde fotoğraflar çekip paylaşıyorum. Haliyle insanlar da şaşırıyor. Ayrıca fırsat buldukça tekneyle balık tutmaya giderim. Doğa, başlı başına bir meditasyondur" dedi.